BIST 9.645
DOLAR 32,55
EURO 34,90
ALTIN 2.427,11

Marmara Denizi’nden ayran yapan geri zekâlılar ve kabak tarlası!

Marmara Denizi’nden ayran yapılabileceğini düşünen geri zekâlılarla zayi edilen bir haftadan sonra, çoğu artık yaş itibariyle prostat mağduru olan 103 kişinin kirli/darbeci bilinçaltını dışa vurmasına maruz kaldık!

            Edebiyatımızdaki “teşbih sanatı” bazen anlama kapasitemizi ortaya koyar. “Mecaz mürsel” sanatı da öyledir.

            Teşbih yapıp “cennet gibi güzel vatan” dediğinizde “demek ki cennete gidersek yine memlekete döneceğiz!” diye düşünen insanın sadece soyut zekâsı değil, komple durumu angut kıvamındadır!

            Veya “ne zamandır evde tencere kaynamıyor” diye küçük bir mecaz-ı mürsel örneği vermek istediğinizde kazanın kaynadığını zannedenlerin zekasını ciddiye almadığınız gibi!..

            Marmara Denizi’nden ayran yapılabileceğini düşünen geri zekâlılarla zayi edilen bir haftadan sonra, çoğu artık yaş itibariyle prostat mağduru olan 103 kişinin kirli/darbeci bilinçaltını dışa vurmasına maruz kaldık!

            İsterseniz önce meselenin özetini aktarayım…

            TBMM Başkanı Mustafa Şentop, katıldığı bir programda Cumhurbaşkanı’nın İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinde yetkisi olup olmadığını anlatıyor. Gazeteci Muharrem Sarıkaya, uç örneklerle Şentop’a sorusunu soruyor:

            “Bir gün bir cumhurbaşkanı gelip ben Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden çekildim derse veya Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Sözleşmesi’ni feshettim derse yapabilir mi?”

            Şentop cevap veriyor:

            “Teknik olarak yapabilir… Ama bu şeydir, mantıkta mümkün, muhtemel arasında bir fark vardır. Buna da bir örnek verirler Osmanlı mantıkçıları. Marmara Denizi’nden ayran yapabilmek mümkün müdür? Mümkündür. Yeterli miktar yoğurt bulabilirseniz, Marmara Denizi’ne de karıştırabilirseniz bu aklen mümkündür. Akli imkândır bu. Bu muhtemel değildir…”

            Yani Mustafa Şentop diyor ki;

            Cumhurbaşkanının uluslararası sözleşmelerden çekilme yetkisi var.

Teknik olarak Montrö Sözleşmesi’nden de çekilme yetkisi var.

            Ancak, teknik olarak böyle bir yetkisinin olması demek Montrö’den çekileceğimiz anlamına gelmiyor. Marmara Denizi’nden ayran yapma ihtimali ne kadarsa, Montrö’den çekilme ihtimalimiz de o kadardır…

            Ancak günlerdir Marmara Denizi’nden ayran yapılabileceğini zannedenler yüzünden Montrö’den çekilme ihtimalini tartışıyoruz!

            Tamam, doğrudur. Recep Tayyip Erdoğan yapılamaz denilen çok şeyi yaptı ama Montrö’den çekilmek için de Marmara’dan ayran yapamaz!

            Yani kesin, galiba, belki!

            Ve Marmara’dan ayran yapılabilme ihtimalini/tehlikesini gördüğünü iddia eden 103 prostat mağduru emekli general, gece vakti bir bildiri yayınladı.

            Ciddiye almaya değer mi?

            Çok emin değilim.

            Ama ciddiye almamız gereken gurur duyacağımız bir şey var…

            CHP, İP ve HDP gilleri saymazsak bu ülkede içinde “muhtıra, darbe, bildiri” kelimeleri geçen veya imasında bulunan her türlü niyete karşı, halkta; demokratik olgunluk oluşmuş.

15 Temmuz ruhu tuğla gibi sapasağlam yerinde duruyor.

            Bu iradeyi cesaretlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

            Bildiriyi imzalayanlara da küçük bir hatırlatmam olacak…

            Biliyorum, derdiniz Montrö değil. Siz de biliyorsunuz ki kimse Montrö’den çekilmez.

            Ne zaman darbe heveslisi birileri imada bulunsa aklıma şerefli Türk askerinin üniformasını gasp edip 15 Temmuz sabahı don katına kalan FETÖ’nün darbeci itleri geliyor!

Hani şu kabak tarlası gibi yerde yatan FETÖ’cüler!

            Bu millet vergileriyle sizi en yüksek makamlara getirdi. Oturun; torun sevin, apartman yöneticisi olun, organik sebze yetiştirin!..

            Memleketin faydasına olacak tecrübeleriniz varsa sizlerden istifade edelim.

            Sonra bu millet bir yerlerinizi kabak gibi açmak zorunda kalmasın!