BIST 9.717
DOLAR 32,48
EURO 34,93
ALTIN 2.438,24

Kur’an- ı Kerim'in i’cazı üzerine birkaç söz

Kur'an, Aziz olan yüce Allahın , Aziz olan peygamberi Muhammed Mustafaya (sav) indirmiş olduğu, Aziz olan kitabın adıdır.

Bir büyük zatın ifadesi ile; Kur'an, Aziz olan yüce Allahın, Aziz olan peygamberi Muhammed Mustafaya (sav) indirmiş olduğu, Aziz olan kitabın adıdır.

Kuran-ı Kerim Yüce Allah'ın kelamıdır…

Her bir harfi mucizedir. Çünkü onu söyleyen bir benzeri olmayan yüce Allahtır. Kur'an'ın kendine has müthiş bir belağatı vardır. İnsanların ortaya koyduğu roman, hikaye vs edebi çalışmaların hiçbirisinin usul ve ilkelerine bağlı kalmaz. Kuran-ı Kerim ilke koyar. Kanun koyar. İlkelere bağlı kalmaz. O'nun ortaya koyduğu belağat, edebi üslupta ortaya konacak en son noktadır. Onu aşacak hiçbir şey olamaz. Hiçbir zamanda olmamıştır da.

Kur'an-ı Kerim indiği dönemde belağat ustaları olan Arapları mağlup etmiş, yüce kuranın i’caz'ı ( insanı hayrete bırakan söz ) ve belağatı karşısında şaşa kalmışlardır. Ona karşı bir delil getirmekte de aciz kalmışlardır. Kuran- ı Kerim öyle her çağda en çok merak edilen, en çok üzerine çalışmalar yapılan kitap olmuştur. Çünkü Kur’an ilahi bir vahiy olmakla beraber hukuk alanına DAcevap veren, münekahat denilen evlenme, boşanma, nafaka gibi meselelere cevap veren, miras meselelerine cevap veren, ticari ahlakımıza yön veren, hulasa bir insanın hayatında ki bütün aşamalara yön veren bir kitaptır. İnsanlığın karşılaştığı bütün problemlere çözüm getirecek kitaptır. Beşeriyetin en daraldığı anda kendisine sığınacağı ve inşirah bulacağı kitaptır.

Kuran-ı Kerim öyle bir kitaptır ki, her okunduğunda okuyucuyu ayrı bir atmosfere sokar.

Şöyle diyebiliriz ki, herhangi bir romanı okuduğumuzda alacağımız hisse hemen hemen aynıdır. Bize vereceği mesaj aynıdır. Ama Kur'an öyle değildir. Kur’an her okunduğunda ayrı bir manayı veren, her okunduğunda ayrı bir mesaj veren kitaptır. Her bir ayetinden zahiri ve işari bir çok manalar çıkarılan müthiş bir ilimdir. Hakikaten okyanus gibidir... Bir kitabı baştan sona okuyup bitirdiğinizde ikinci bir kez okumak istemezsiniz. Sıkıcı gelir. Ama Kur’an öyle değildir. Her okuduğunuzda ayrı bir haz alırsınız. Ayetlerdeki ahenk sizi kendine hayran bırakır. Sizi hayretlere düşürür. Çünkü o Kur’an'dır. Çünkü o kulu yüce Allah'a götüren nurlu bir iptir. Çünkü o son vahiydir. Çünkü o Yüce Allah'ın insanlığa son mesajıdır. Çünkü o yüce Allaha yakınlaşmada bir vesiledir. Çünkü o kasvetlenmiş , katılaşmış kalpleri yumuşatan şifa veren kelamdır. Çünkü o kainatın kalbidir. Eşsiz bir nimettir.

Kuran-ı Kerim'in i’cazı karşısında en kuvvetli edebiyatçılar ve dil bilgisinde çok maharetli olan ustalar aciz kalmışlardır. Çünkü Kur'an ayetlerini beşer sözlerine benzetemezsiniz. Mesela sizi kendine hayran bırakan bir eser okursunuz. Sizi artık öyle etkisinde bırakır ki , artık okuduğunuz her kitapta hep onun tadını almaya çalışırsınız. Daha sonra hoşunuza giden bir kitapı okuduğunuzda, sizde iz bırakan o kitapa nisbet ederek ‘’bu, o kitaba benziyor‘’ dersiniz.

Bu beşerin kaleme aldığı kitaplar için geçerlidir. Ama yüce Allahın kelamı için bu söz konusu olamaz ki. Çünkü kur’an-ı kerimi her hangi bir söze , bir kitapa benzetebilmeniz mümkün değil. Çünkü kur’an ne vezni ne kafiyesi itibari ile şiir değildir. Kur’an-ı kerim bazen geçmiş milletlerden örnekler verirken , akıllarda hiçbir soru bırakmaksızın olayları bütün cephesiyle işlerken çok az sözle bunu anlatan müthiş bir kitaptır.

Size şöyle bir misal vereyim. Tefsir kitaplarında maruftur ki : Kur’anın edebi gücü karşısında aciz kalanlardan biride Arapların meşhur filozosu kindidir.Onun kur’an hakkında ki itirafları adeta darb-ı mesel haline gelmiştir.Emsalleri ona ‘Bize Kur’anın bir benzerini yaz' demeleri meşhur bir hadisedir. Günlerce evine kapanan filozof kur’an-ı kerimin belağatı karşısında aciz kaldığını şöyle dile getiriyor. ‘’

Vallahi buna ne bizim , ne bir başkasının kudreti yetmez !

Mushafı (kuran sahifesini) açtım. Maide suresi çıktı, baktım ahde vefayı emretmiş, sözden rücü etmeyi yasaklamış, bir umumi tahlilde bulunmuş sonra bir istisna yapmış, sonra da kudret ve hikmetinden haber vermiş ve bütün bunları iki satıra sığdırmış. Halbuki bunları , sayfa sayfa yazmadan kimse ifade edemez . Bu mümkün değildir. Bu insan ürünü olamaz. Bu ilahi bir kaynaktan gelmektedir. "Evet.. Kur’anın i’cazı’dır ki , meramını iki ayet ile anlatır ve sarsar. Ama beşer sayfa sayfa meramını anlatmadan hakkını veremez. Buda kuranın yüceliğine delalet etmez mi ? İnsanoğlu kaleme aldığı her yazısını tekrar tekrar okuduğunda mutlaka bir hatasını,bir kusurunu bulur ve yenisini yazma ihtiyacı hisseder. Ama yüce Kur'an için bu söz konusu bile değildir. Kur'an baştan sona kusursuzdur. Kur'an baştan sona öyle bir insicam içinde yazılmıştır ki , 14 asır önceki insanlara hitab ettiği gibi ,kıyamete kadar tüm insanlığa aynı kelam hitab edecek ve insanların aklına ,ruhuna ve kalbine hükmedecektir. Bu bile yetmez mi Kur'an-ı Kerim'in yüceliğini anlatmak için ?

Kur’an-ı Kerim'in bir mucizesinden daha bahsetmeyi isterim. Onun her kelamı bütün seviyelere hitap etmektedir. Her kelamı her seviyedeki insanı büyüler. Ama insan oğlu öyle değildir. Övgüler dizilen en iyi edebiyatçıların bile takat getiremediği bir nokta vardır ki : oda bir cümle ile her seviyeye hitap edebilmesi. İşte bu imkansızdır. Kimse bir cümle ile her seviden insana meramını aktarırken haz veremez. Birine doyurucu gelen lafız diğerine doyurucu gelmeye bilir. Bunun istisnası yoktur. Şöyle örnek verelim. Çağın en iyi konuşmacısını bütün insanların huzurunda konuşturalım. Ona bir kaside,bir metin hazırla desek : hem ilimde derinleşmiş hem de okuma yazma bilmeyen kişilerden meydana gelen bir topluluğa  hitap edip, her birine uygun gelecek bir konuşma hazırlaması mümkün değildir. Diyelim ki hazırladı , ikisinede aynı anda hitap edecek düzeyde olamaz. İlimde derinleşmiş bir kişi ile ilimde derinleşmemiş kişiye hazırlanan uslub aynı seviyede nasıl olacak ? Bir üst seviyede konuştuğunuzda ilim sahibi olmayan meseleyi anlayamayacak. Alt seviyede konuştuğunuzda ilim sahibini etkileyemeyeceksiniz ? İşte Kur'an insanları bu mevzidende yakalıyor. Kur'an öyle bir üslup kullanıyor ki ,kullandığı lafız her iki seviyeyede hitab ederken , her birini ayrı ayrı etkisi altında bırakıyor.  kur'an'ın her ayeti ,her vechi , hem ilim ehline , hem sıradan bir insana aynı anda hitap ederken cevap verecek mahiyettedir. İşte buda kur’an-ı kerimin mucizesidir. Kur’anın beşeri ölçülerin dışında bir ölçüye sahip olduğuna bir delildir. Kur’anın bedii oluşudur.

Kur’anın i’cazı üzerine elbette söylenecek çok söz var. Ben sadece sizlerle biraz bu konu hakkında hasbihal etmek istedim. Kur’an üzerine saatlerce konuşsak hakkını verebilmek mümkün değil. Yüce Allahın ilminin yanında insan oğlunun ilmi, tıpkı okyanustan su içen kuşa benzer. Kuşun koca okyanustan içeceği su ne kadar sınırlıysa insanın ilmide bir o kadar sınırlıdır. Bütün ilimler kur’andadır ( Bu ilimler kur’anda işaret yoluyla mevcuttur. ). Fakat insanlar bunu kavramakta aciz kalmaktadır, bunu hakkıyla anlayamamaktadır.

Rabbim Kur’an-ı Kerim'i anlamayı ondan istifade edebilmeyi bizlere nasip eylesin.

Kur’an'a bir ömür adamayı bizlere nasip eylesin. Kur’an ile çene açıp çene kapamayı bizlere nasip eylesin. Nasibimizi Kur’an'dan kesmesin. Mahşer günü bize şefaatçi kılsın.

Ve bizi insanlığın yegane rehberi medar-i iftiharı olan Hz.Muhammed (sav)'in yolundan ayırmasın.