BIST 9.717
DOLAR 32,48
EURO 34,95
ALTIN 2.437,25

Kültürel hegemonyanın sonu mu?

Bu ülkenin en önemli meselesi kafa yapısının yani fikir ve kültür dünyasının değişimidir!

Muhtemelen Türkiye şu anda Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası ile yatıyor, istifası ile kalkıyor durumda. Bütün yazılı, görsel ve sosyal medya bu konu üzerinde yazıyor çiziyor. Sanırım daha bir zaman bu istifa konusu konuşulacak, yazılacak, çizilecek.

Ben ise bugünkü yazımda bütün beklentilerin uzağında kalarak bu konuyla ilgili bir şey yazıp çizmeyeceğim. Benim gündemim, daha doğrusu beni heyecanlandıran gelişme bütün bunların çok dışında.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, birkaç yıl önce yaptığı bir konuşmada “Sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda sıkıntılarımız var.” diyerek şunları dile getirmişti: "Siyasi olarak iktidar olmak başka bir şeydir. Sosyal ve kültürel iktidar ise başka bir şeydir. Biz 14 yıldır kesintisiz iktidarız. Ama hâlâ sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda sıkıntılarımız var!"

Elbette devletin en tepesindeki ismin bu tespitte bulunması önemli. Bu demektir ki tespit varsa çözüm çalışmaları da olacaktı.

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi açılış töreninde yaptığı konuşmada, eğitim ve öğretimde istenilen ilerlemeyi sağlayamadıklarını söyleyerek, “Gerçek iktidarın fikri iktidar olduğunu gayet iyi biliyoruz. Genç bir nüfusa sahibiz ama medeniyet tasavvurumuzu hayata geçiremiyoruz. Fikri iktidarımızı hâlâ tesis edemediğimiz kanaatindeyim. Fikri iktidarı siyasi kadrolar değil, ilim, sanat ve hikmet insanları inşa eder. Siyasi kadrolar ancak onlara ihtiyaçları olan zemini sağlar. Dolayısıyla, bu konudaki sorumluluğun bir kısmı bize aitse, önemli bir kısmı da ilim ve fikir adamlarımıza aittir” demişti.

Bu konuşmanın ardından kültürel hegemonyayı sonlandıracak gelişmelerin beklentisi içerisinde oldum hep. Bu yönde yapıldığını bildiğim çalışmaların ise ete kemiğe bürünür hale gelmesini dört gözle bekledim.

“Nihayet” diyebilme arzusu ile bekliyor olduğum haberler içerisinden güzel gelişme olarak değerlendirilebilecek bir atılım gerçekleşti gibi.

Erdoğan’ın imzaladığı ve Resmî Gazete’de yayınlanan kararname ile “Yeni Sanat Vakfı” kurularak faaliyete geçti. Vakfın yönetim kurulu; Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, oyuncu Hasan Kaçan, 15 Temmuz darbe girişiminde şehit olan Erol Olçok’un kardeşi Cevat Olçok, iş adamı Hasan Gürsoy ve Mehmet Kalyoncu ve dizi yapımcısı Mustafa Fener’den oluşacak

Kuruluş amacını “Kadim medeniyetimizin yapıtaşları ve değerleriyle beslenen evrensel bir kültür sanat anlayışından güç alarak, eğitim ve üretim odaklı yaklaşımı ile Türkiye’nin kültür-sanat ekonomisine katkı sağlamak” olarak ifade eden vakfın, bu amaç doğrultusunda yapacağı çalışmalarını bir kültür adamı olarak heyecanla beklemekteyim.

Bu bağlamda birkaç kelâm etme hakkımın var olduğunu düşünüyorum.

Toplumsal olarak asıl meselemiz suni olayları alıp asıl merkezimiz haline getirmemizde yatıyor kanaatindeyim. Bu ülkenin en önemli meselesi kafa yapısının yani fikir ve kültür dünyasının değişimidir!

Anadolu coğrafyası yüzyıllardır İslam, iman, irfan, kültür, eğitim, adalet, millet ve ümmet şuuru ile ayakta kalmış. 

Kadim kültür çizgimizde hareket edildiğinde; yerli yerine oturmuş millî şuurumuz, kökleşmiş ruhlarımız ve manalarımız karakterimizin bir parçası haline gelecek.

Bugüne kadar olduğu gibi başkalarının kültür ve fikir kaynaklarıyla ruhumuzu doyurmaya ve bu minvalde taklit inşa etmeye devam edersek mağlubiyetlerin her daim kahramanı oluruz. Vesayetten kurtulamamış bir kültür maalesef milletçe varlığımızı sürdürmemize engel teşkil edecektir.

Bugüne kadar millî kültürümüz açısından kadim medeniyetimizin ruhundan çok uzak kişilere kültür emanet edilmiş ve milliliğimiz yozlaştırılmıştır. Bu sebepten dolayı maalesef İslam ve Anadolu değerleri üzerinden geleceği tasavvur edebilecek millî ve dinî şuur savrulmaları yaşamış bir gençlik sokaklarda dolaşmakta.

Benliğimize özümsetmeden giydiğimiz başka milletlere ait kültür libasları bize yakışmadı-yakışmıyor. Hatta diyebilirim ki çoğu zamanda üzerimizde komik duruyor. Bize ait olan ne kadar üzerimize oturmuş ve bize mâl olmuşsa o kadar kalıcı ve istikbal vaat edici olur.

İnşallah vakfın yapacağı çalışmalar toplum hayatımızdaki kültürel hegemonyayı bitirecek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söz ettiği sosyal ve kültürel iktidar bir an önce tesis edilecektir.