BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Kopan kıyamet o pankartta gizliymiş

Arınç, Gül'ün Köşk'e çıkışında yaşanan tartışmayı Özal'ın ölümünde taşınan bir pankartla açıkladı

Abone ol

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği'nin ödül törenine katıldı. Arınç, burada Özal'ı hatırlattı Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşadığı zorlu süreci değerlendirdi. Arınç, Abdullah Gül'ün Köşk yolculuğunu, Özal'ın ölümünde kullanılan küçük bir pankartla özetledi.

8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'ın vefatında sonra da ülkeye hizmet etmeye devam ettiğini söyledi.

Turgut Özal Düşünce ve Hamle Derneği tarafından düzenlenen 2010 yılı 'Turgut Özal Ödülleri' sahiplerini buldu. Turgut Özal Üniversitesi'nde gerçekleştirilen ödül törenine Dernek Başkanı Galip Demirel ev sahipliği yaptı.

Ödül töreninde bir konuşma yapan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bediüzzaman Said Nursi'nin 'Bazen mevti hayatından ziyade hizmet eder.' sözünden alıntı yaparak 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'ın vefatında sonra da ülkeye hizmet etmeye devam ettiğini kaydetti. Özal'ın ölümünden sonra da Türk Siyasi Tarihine armağan ettiği önemli bir olayın olduğuna vurgu yapan Başbakan Yardımcısı Arınç sözlerini şöyle sürdürdü; "Rahmetli Özal'ın ölümünden sonra Türk Siyasi Tarihine armağan ettiği çok önemli bir olay var. 2007 Nisan Ayında bir ödül töreni yapılmıştı. Ben de Meclis Başkanıydım. Benden konuşmamı istediler. Ben de konuşmamın içinde rahmetli Özal'a ilişkin ne söyleyebilirim diye düşündüm. Bir şeyler söyledim. Ama sonra vefatına ait izlediğim fotoğraflardan bir pankart dikkatimi çekti. O iki milyon insan üzgün bir şekilde yürürken, arada bir küçük pankart dikkatimi çekmişti: 'Sivil, dindar, demokrat Cumhurbaşkanı'"

Meclis Başkanlığı yaptığı süreçte Cumhurbaşkanlığı seçimi olduğuna da değinen Arınç, o dönem bir takım eleştirilerin yapıldığını hatırlattı. Bir takım medya kuruluşlarının Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden korku duyduklarını aktaran Bülent Arınç şöyle konuştu:

"Meclis Başkanıyım süreç başlıyor. Anayasayı 20 defa okudum. Şartlar nedir? Nasıl seçilir? Süreç nasıl başlar? Ama gürültü koptu Türkiye'de. AK Parti'den birisi olmayacak diye karşı çıktılar. Eşinin başında örtü var diye şikayet ettiler. Geçmişte Milli Görüş siyasetinde bulunmuş bir siyasetçi istemiyoruz diye ortalığı ayağa kaldırdılar. Halbuki Anayasada bunların hiçbirini dikkate alan bir madde şart bulunmuyordu. Ben acaba bu gürültülerin arkasında ne var diye arka planını araştırdım. Ve kafamda bir şimşek çaktı. Rahmetli Özal'ı halkın sevmesine yol açan o üç önemli özellik acaba yeniden parlamentoda bu özellikli bir Cumhurbaşkanı seçilir mi? diye endişe eden, korku duyan insanların gürültüsüydü. Evet TBMM'nin yeniden 11. Cumhurbaşkanı'nı 'Sivil, dindar, demokrat' birisi olarak seçmesinden korku duyuyorlardı. O gün ki konuşmam da bunu söyledim." dedi.

'MÜSLÜMAN CUMHURBAŞKANI İSTİYOR' DİYEREK SAFSATA YAYDILAR

Arınç, Müslüman Cumhurbaşkanı istediklerine dair bazı haberlerin yapıldığını da kaydederek dönemin gazetelerini de sert bir dille eleştirdi. O günkü konuşmasının çarptırıldığını ve safsata çıkarıldığını belirten Arınç, o dönemi şu sözlerle anlattı:

"Bu konuşmayı o gün yaptım. Ben pankartta sadece varlığı belli olan bir şeyi söylemiştim. Ama ertesi gün o gürültüleri koparanlar, beni de hedef tahtasına koyarak 'Bu adam aslında Müslüman Cumhurbaşkanı seçeceğiz' demek istedi dediler. Söylediğim üç kelimeydi. O çok satan gazeteler ki artık o çok satan gazetelerin başında hamdolsun ki 1 milyon tirajıyla Zaman geliyor.

Ertesi gün bu gürültüler koptu. Biz hedef tahtasındayız. Cumhuriyet mitingleri başladı. 'Bunlar Müslüman Cumhurbaşkanı istiyor' safsatasını yayan gazeteler ve bunun üzerinden kamuoyu oluşturmaya çalışanlar bakınız nelerle karşılaştılar."

'TÜRKİYE 'GÜL' GİBİ BİR CUMHURBAŞKANINA KAVUŞTU'

Arınç, son olarak 'Dindarlık' sıfatının dünya ülkelerinde de bir ölçüt sayıldığını hatırlatarak konuşmasını şöyle tamamladı:

"Bütün bunların arkasından sadece 4 aylık gecikmeyle Ağustos 2007'de Türkiye 'Gül' gibi bir Cumhurbaşkanı'na kavuştu. Dindarlık sıfatı Müslümanlık anlamında kullanılmaz. Her inancın dindarı vardır. ABD'den Avrupa'nın tüm ülkelerine kadar bir yere Cumhurbaşkanı seçilecekse dindarlık vasfı, aile vasfı, ortak toplumun değerleri her zaman bir avantajdır."