Kızıl saçlılar doğuştan şanslı!
Yapılan bir araştırma popüler görüşün yanlış olduğunu gösteriyor. Kızıl saçlılar, genetik olarak bir çoğumuzdan daha üstünler.
Kızıl saçlı insanların toplumun tüm bölümlerinde, gerçek anlamda üstün görüldüklerini söyleyemeyiz. Sevimli midirler? Kesinlikle. Egzotik oldukları da söylenebilir. Peki genetik anlamda insanların arzu ettikleri bir şey midir kızıl saçlılardan biri olmak? Genel anlamda bu yönde bir eğilim olmadığını söyleyebiliriz (Bkz. Kızıl saçlıları ruhsuz olarak hicvetme temayülleri gösteren, internet aleminin yılmaz yorumcu toplulukları). Ama tabii şimdiye kadardı bu durum. Yazar Erin La Rosa ‘Kızıl Saçlıların Gizli Toplumu İçinde’ adlı kitapta, bugüne değin kültürel olarak göz ardı edilen kızıl saçlıların, aslında özel genetik kabiliyetlerle donatıldıklarını ispat eden, çeşitli kaynaklardan alınmış araştırmaları derliyor. McGill Üniversitesi 2003 yılında yapılan bir araştırmada, MC1R geni taşıyan kızıl saçlı ve açık tenli kadınların, siyah saçlı kadınlardan daha yüksek acı eşiğine sahip oldukları görülmüştü. Sadece bu değil; Louisville Üniversitesi’nin 2005 yılında yaptığı bir araştırmada, MC1R geninin, taşıyıcılarını, ısıya daha hassas hale getirerek, değişiklikleri daha çabuk tanımlayıp, tepki vermelerine olanak sağladığını bulmuştu.
Bu gizli üstünlüğün aslında görünür yollarla meyvesini verdiğini de görüyoruz. 2014 yılında yapılan bir analizde, Amerika’daki TV gösterilerinin %30’da kızıl saçlı kişilerin, lider rolde oynadıkları görüldü. Benzer şekilde CBS’ de Amerika’da her 106 saniyede bir kızıl saçlının ekrana çıktığı tespitinde bulunuyor. Mad Men’deki ikonik karakter Joan Holloway’den tutun da, Riverdale’deki yakışıklı Archie Andrews ve Ed Sheeran’a kadar bunun neden böyle olduğunu görmek zor değil. Üstelik toplumun sadece %2’sini oluşturmalarına rağmen, Allah’ın kızıl saçlılara daha merhametli davrandığını görüyoruz. Zira Avrupa’nın kurşun rengi, bulutlu gök yüzünün altında geçirilen yüz yıllar sayesinde kızıl saçlı insanların D vitamini üretme kapasitelerinin daha gelişmiş olduğu söyleniyor.
Tabii bu özellik aynı zamanda kızıl saçlıların güneş yanmalarına karşı daha hassas olmalarına da neden olduğu için, özellikle güneş banyosundan kaçınmalarını zorunlu kılıyor. Kısa zamanda daha fazla D vitamini üretebilme kapasitesi, kızıl saçlıları diyabet, artrit ya da raşitizm gibi hastalıklara karşı daha korumalı hale getiriyor. Bu denli Allah vergisi özellikten sonra, kızıl saçlıların neslinin kesilmeyeceğini şimdiden tahmin etmek zor olmasa gerek.
Kızıl saçlılar çoğunlukla kahverengi gözlü olarak doğarlar. Aralarından şanslı olan bazıları ise mavi göz - kızıl saç kombinasyonuna sahip. Kızıl saça, mutasyona uğramış MC1R geni neden oluyor. Siyah saçlılarla veya sarışınlarla karşılaştırıldığında kızıl saçlılar daha az saça sahip. Kızıl saçlıların saçları asla beyazlamıyor! Yaşla beraber sadece kızıl renkten sarı-gümüş beyazı rengine doğru soluyorlar. Kızıl saçlılardaki solak sayısı diğer saç renklerindeki solaklara göre daha fazla. Ameliyatlarda da bazı kızıl saçlıların diğer hastalara göre % 20 daha fazla anesteziye gereksinim duyduğu görülmüş. Kızıl saçlıların saçındaki pigment sıklığı, diğer renk saçlarınkine göre daha yoğun olduğu için kızıl saçı boyamak daha zor, eski Yunanlılarca vampir olarak görülüyorlardı. 1483-1784 yılları arasında Avrupa'da 45.000 kızıl saçlı kadının cadı avı sırasında öldürüldüğü tahmin ediliyor.