Kış mı geldi?
Erdoğan öncesini bilmedikleri için, şimdilerde çocuklar kayak merkezindeki sucuğu beğenmiyor...
Kışın ilk kar yağışını cam kenarında izlerken, üzerinde
portakal kabukları tütsüleyen kuzinenin son çıtırtıları eşliğinde,
camın buğusuna hayaller çizdiğim çocukluğuma dönerim her
seferinde...
Babaannemin ördüğü eldivenlerim, sökülüp dikilmekten küçülmüş
çizmelerimle; burnunda havucu, başında şapkası olmayan kardan
adamlarım, saatlerce yokuşun buzunda kayarken, uçları buz tutan
saçlarım, kar topu savaşlarım, sonra hasta olup ateşler içinde
yanmalarım...
Suları buz tutan evlerimiz, her gece tüplü televizyonu
kapatıp yatakları sermelerimiz, sabah uyanınca soba yanana kadar,
yün yorganlar altında titremelerimiz...
Anneannemin masalları, babannemin çörekleri, salep tarçın kokusu
ve zamanın karaladığı bir müsveddeye dönüşmemiş fikriyatımda;
Kemalettin Tuğcu, Ömer Seyfettin, Hasan Nail Canat hikayeleri olan
bir rüya göresim; çocukça hatalara ağladığım, küçük şeylere
sevindiğim günlere, Muhsin Yazıcıoğlu'nun cirit oynadığı,
hatıralarından kan damlamadığı zamanlara dönesim geldi yine...
Kışa dair bizden önceki neslin hatıraları, daha çetin zorluklarla dokunmuştur yüreklere. Sönmüş tandırın sıcağına sallanan ayaklar, üstüne koyulan tandır sekisinde içilen çaylar kadar sıcak, karla kapanmış yolların ardında, dünyayla iletişimi kopmuş köylerde, hastaneye yetişemeyen hastalar kadar çaresiz, saatlerce yürüyüp su getirilen çeşme donunca, karları toplayıp suya dönüştürmek zorunda olan eller kadar emektar insanların hatıraları...
Çocukluğumuzun fakir hayallerinden bir Recep Tayyip Erdoğan
geçti bizim. Her odası sıcak bir ev hayali, birden fazla botum
olsun hayali, her evin bir arabası, babası yokluktan gurbete düşmüş
çocukların yanında babası, çocukların kendine ait odası, otuz
altıdan fazla ve bedava resim çekebilmek, istediğin şarkıyı
dinlemek için radyonun başını beklememek, saatlerce telefonda
sohbet etmek gibi hayalleri gerçeğe dönüştürdü...
Erdoğan öncesini bilmedikleri için, şimdilerde çocuklar
kayak merkezindeki sucuğu beğenmiyor...
Bu arada, Yıldız Dağı Kayak merkezini hayal dünyamızdan alıp
hayata katan değerli insan Sayın Salih Ayhan, halk tarafından
hiçbir şehirde görülmeyecek ilgi ve sevgi gördüğü Sivas'ımızın
valisi oldu. Siyasetçilerde çok gördüm ama bir vali için bu ülfet
ve hürmet, görülmüş şey değil. Kendisine bu vesileyle "hoşgeldiniz"
diyelim ve Türkiye'nin en yeni kayak pistinin reklamını da yapmış
olalım.
Kışa dönecek olursak, sonbaharda dökülen yaprakların, ilham verici hışırtılarını ayaz vurunca, insanın şiiri bile donar, eksi otuzbeş derecede.
Caddelerde yorganla gezerek soğuğu protesto eden üniversiteliler de, yakında karları kenara süpürüp mangal yakmaya başlarlar. İnsanoğlu neye alışmıyor ki... Herşeye rağmen kış çok güzel...
Kevser Zeynep Çakır'ı sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.
facebook.com/herhangi.biri.5074644
twitter.com/TutusKevser?s=08