BIST 9.805
DOLAR 32,50
EURO 34,95
ALTIN 2.429,85

Kalıcı Olarak Silmek İstediğinize Emin Misiniz?

Silginin kalemden daha önce bitmesi, umumiyetle bir sorun olarak görülürken biz, kısacık ömrümüzde kalemin tepesindeki silgiyi dahi bitiriyoruz.

Bu soru, hayatımız üzerinde gitgide daha fazla tahakküm kurmakta olan makinelerin insana sorduğu en anlamlı sorulardan biri olabilir… Genellikle bilgisayar, tablet, telefon gibi cihazlarda bir şeyi silmek istediğinizde karşınıza çıkan bu kritik soru, geniş anlamda düşünüldüğünde ve içtimai ilişkiler göz önünde bulundurulduğunda insana, hayati sorgulamalar yaptıracak kadar derinlik içeren, hikmetli ve cins bir soru aslında.

Günümüzde kâğıt üzerine yazdığı bir kelimeyi dahi silmekte zorlananlara olduğu gibi, bir cümleyle koca bir insanı, hatıraları, yaşanmışlıkları anında silebilen kişilerin varlığına da şahitlik edebiliyoruz. Şahitliğimiz; güven, sadakat ve sevgimizi belirtmekteki cimriliğimiz nispetinde, insan silmedeki hızımıza ve bonkörlüğümüze olan şaşkınlığımızı da kapsıyor.

Hemen herkesin silmek istediği hatıralar, sözler, davranışlar olsa da günümüzde “silmek” kavramı daha çok “insan silmek” anlamında kullanıldığını üzülerek görüyoruz. Kavram, insana nispet eden haliyle daha tehlikeli, sevimsiz ve yakışıksız bir anlama bürünüyor. Çünkü gerçekte kimse temiz bir şeyi silme ihtiyacı hissetmiyor. Silmek fiiline mazhar olmak için kirlenmiş, tozlanmış, ciddi derecede zarar veren bir yanlışlığa düşmüş ve hata yapmış olmak gerekir. Bütün bu mazeretleri bir insanı silmek için yeterli neden olarak görsek bile Cenab-ı Hakk’ın, insanı, hata yapmaya meyilli olarak yarattığı gerçeği ile yüzleşiveririz. Öyleyse hatalarını silip tozunu almak yerine neden bir insanı topyekûn olarak silip hayatımızdan atabilme keyfiyetine ve cüretine sahibiz? Bu yaptığımız, acımasızca ve insan yaratılışına ters bir durum değil mi? Hayata dair net cevap verilmesi gereken onca şey varken, insana tanıdığımız bu önceliğin ve silme kararı almadaki bu hızımızın nedeni ne?

Silginin kalemden daha önce bitmesi, umumiyetle bir sorun olarak görülürken biz, kısacık ömrümüzde kalemin tepesindeki silgiyi dahi bitiriyoruz. Oysa kalem, silgi ile var olmamıştır ve varlığı da ona bağlı değildir. Fakat defter yani hafıza öyle değildir. Defter bu hali ile geniş manada hataların, sevapların, yaşananların, hatıraların ve en değerlisi paylaşılanların muhafaza edildiği yerdir. Deftere bu manada bakılabildiğinde onun Kirâmen Kâtibîn Meleklerinin işlevselliğinde olduğu görülür. Bu hikmetli bakışa sahip olunabildiğinde ise insanoğlunun defterden sildiklerinin ya da eklediklerinin bir anlam ifade etmediği de anlaşılır.

Nasıl ki bilgisayardan bir şeyi silmek istediğimizde “Kalıcı olarak silmek istediğinize emin misiniz?” sorusuna muhatap oluyorsak ve soruya “evet” cevabı verdiğimizde dahi onun gerçekten silinmeyeceğini biliyorsak; bir insanı silmek istediğimizde onu sevip sevmediğimizi göz önünde bulundurmadan, yalnızca eşrefi mahlûkat olduğu için yeni bir başlangıcı hak ettiğini de bilmemiz gerekir.

İmam Gazali, (RA) bu nedenle şöyle söyler;

“İnsanoğlunun iki önemli kusuru vardır:

1. Sevdiğinde kusur,

2. Sevmediğinde meziyet görmez.”

Neyse ki kusur ve meziyetleri ile bir insanı sevebildiğimizde problemlerin de ortadan kalkacağına dair inanışı az da olsa muhafaza edebiliyoruz. Çünkü insanı, insan olarak ve kendine has özellikleri ile kabul etmenin kader bahsi kadar teskin edici olduğuna inanıyoruz.

Twitter/@MuratCahid