BIST 9.712
DOLAR 32,52
EURO 34,79
ALTIN 2.421,02

KADEM’in yapması gereken...

Atalarımızın da dediği gibi “Lafla peynir gemisi yürümez”...

Ülkemizin geleceği üzerine bir karabasan gibi çöken İstanbul Sözleşmesi görünen o ki daha uzunca bir süredir gündemi meşgul edecek.

Bu konunun tartışılmasında, konuşulmasında elbette ki büyük faydalar var ancak kadına değer kazandırmak amacıyla yola çıkan Kadın ve Demokrasi Vakfı’nın (KADEM) bu tartışmada durduğu nokta çok büyük önem arz ediyor.

İmzalandığı günden beri değişik şekillerde gündeme gelen İstanbul Sözleşmesi içeriğinin ortaya çıkmasıyla ve toplumdaki yansımalarıyla gündemimizin adeta ilk sırasına yerleşiverdi.

LGBT ve benzeri yapıların gemi azıya almasında ve adeta toplumu baskı altına almasında İstanbul Sözleşmesi’nden aldığı cesaret yatıyor.

İstanbul Sözleşmesi’nin zararlarını bu sütunlarda dile getirmeye çalıştım. Aynı şekilde ülkemizin önde gelen entelektüel beyinleri de toplumu bu sözleşmenin içeriği ve zararları konusunda bilgilendiriyorlar. Özellikle Yusuf Kaplan ve Abdurrahman Dilipak başta olmak üzere birçok yazar ve kalem erbabı konuyla ilgili yazılar kaleme aldılar ve söyleşiler yaptılar.

Bütün bu yazılan ve çizilenlerin merkez noktasında ise bir kadın derneği bütün dikkatleri üzerine çekti: KADEM.

Vakıf, aynı zamanda başkan yardımcılığını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın yapması dolayısıyla ayrı bir öneme sahip.

Ne yazık ki KADEM, bu tartışmaların negatif kutbunda yer aldı algısı daha fazla. KADEM’in İstanbul Sözleşmesi’ne destek verdiği noktasında iddialar ortaya atıldı-atılıyor.

Ne yazık ki KADEM, bugüne kadar ki tutum ve davranışları ile bu iddialara sebebiyet verdi. Gerek katıldığı toplantılar gerekse konu hakkında net bir tavır sergilememesi KADEM’in eksilerinden.

KADEM, muhafazakâr kadınların kurduğu, aileye destek ve önem veren insanların desteklediği bir vakıf. Dolayısıyla böyle bir vakıftan “şeytanın en büyük zaferi” olarak nitelediğim İstanbul Sözleşmesine karşı daha net bir tutum ve davranış beklenirdi.

Ancak vakıf yöneticileri şu anda bunu başarabilmiş değil. Doğru olmasa bile tam tersi KADEM’in bu sözleşmeyi desteklediğine dair iddiaların ortaya atılmasına sebebiyet verdiler.

Oysa KADEM’den yapısı, misyonu ve vizyonu itibariyle çok daha net bir duruş sergilemesi beklenir. Çünkü bu vakfın yaptıkları sadece kendilerini bağlamıyor. Sümeyye Erdoğan üzerinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hedefe konuluyor.

İç ve dış düşmanlarla ölesiye pençeleştiğimiz şu dönemde Cumhurbaşkanı’na zarar verecek yeni bir cephe açmanın hiç ama hiçbir izah edilir tarafı yok.

Ama tam tersine KADEM yöneticileri basın açıklamaları ile şahsi savunmalarını yapmayı ya da TV programlarına katılarak üstü kapalı olsa da mezkur sözleşme ile ilgileri olmadığına dair ve dahi ifa etmeye çalıştıkları hizmetlere dair adeta PR (Halkla İlişkiler) çalışması yapmayı tercih ettiler.

KADEM, yapısı, misyonu ve vizyonu gereği bir an önce İstanbul Sözleşmesi’ne karşı net bir tavır almalı, söylem ve eylemlerini bu sözleşmenin zararlarını bertaraf edici şekilde belirlemelidir.

Anlaşılmaz terimler ya da alan kavramları ve dahi hukuki kavramlar kullanarak toplum tarafından bir türlü netliğe kavuşmayan beyanlar soru işaretlerini çoğaltacaktır. Bu soru işaretleri pek tabi beraberinde buğzetmeyi getiriyor ve İslami camianın tepkisini büyütüp seküler camianın yağlarını eritiyor.

Vakıf politik ya da dolambaçlı açıklamalar yerine net bir tavır ile duruşunu açık etmelidir.

Bu tavır sadece söylemde kalmamalı aynı zamanda eyleme de dökülmelidir. Mesela KADEM’in düzenleyeceği ve geniş katılımlı bir İstanbul Sözleşmesini tel’in eden bir miting acilen düzenlenmelidir.

Aynı zamanda KADEM, İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi için gerekli hukuki ve bürokratik adımları atmalı ve bunları da kamuoyu ile paylaşmalıdır.

İstanbul Sözleşmesinin toplumu duçar bıraktığı ahlaki yozlaşmaya ve savrulmaya iten muhteviyatı hakkında bilinçlendirme mahiyetinde spesifik bir şekilde ses getirebilecek çalışmalar yapmalıdır.  

Sadece söylemde kalacak açıklamaların yeterli olmayacağını şimdiden belirtmek isterim.

Atalarımızın da dediği gibi “Lafla peynir gemisi yürümez”...

KADEM’in düzenleyeceği İstanbul Sözleşmesi’ni protesto eden bir mitinge ve her türlü hukuki-bürokratik girişime destek vereceğimi beyan eder KADEM’i asli görevini icra etmeye davet ederim... 

facebook.com/msbeser

twitter.com/msbeser

instagram.com/msbeser