BIST 9.718
DOLAR 32,53
EURO 34,95
ALTIN 2.431,11

İslam’ı İslam’a bırakın…

Aklına bir camiyi yok edip, çok sayıda Müslümanı öldürmek ya da yaralamak fikrinin düştüğünü ve kendi el yapımı bombasıyla yakınlardaki Muncie İslam Merkezi'ne saldırmayı tasarladığını anlattı.

Geçtiğimiz günlerde yaşanan bazı olaylar İslam dininin en büyük müdafiinin yine İslam olduğunu gösterdi. Bu olaylardan yola çıkarak rahatlıkla söyleyebiliriz ki eğer İslam dini, müntesipleri tarafından hakkıyla yaşanabilse bütün dünyanın İslam ile şereflenmesi işten bile değil…

İlk olay en yeni olanı…

ABD'li eski bir asker, "nefret" nedeniyle bombalamayı planladığı İslam Merkezini ziyaret ettikçe İslam ile tanışıp Müslüman oldu.

Ortadoğu, Somali, Filipinler, Güney Amerika gibi bölgelerde uzun yıllar görev yaptığını belirten McKinney, ülkesine döndükten sonra içinin "Müslümanlara karşı nefretle" dolduğunu belirtti.

İlerleyen dönemlerde aklına bir camiyi yok edip, çok sayıda Müslümanı öldürmek ya da yaralamak fikrinin düştüğünü ve kendi el yapımı bombasıyla yakınlardaki Muncie İslam Merkezi'ne saldırmayı tasarladığını anlattı.

O dönemde yakalanıp, cezaevine girmeyi dahi umursamadığını anlatan McKinney, bir gün küçük kızının eve gelip sınıflarına gelen yeni bir Müslüman çocuğun kıyafetlerini anlatması üzerine, mahalledeki İslam Merkezine giderek Müslümanlarla tanıştığını belirtti.

Gittiği İslam merkezindeki Müslümanların kendisine Kur’an-ı Kerim'den ayetler okuduğunu ve 8 haftada İslam'dan etkilendiğini belirten McKinney, "Cami'de her gün daha uzun saatler harcamaya başladım ve her şey çok mantıklı gelmeye başladı. Şehadet getirip, Müslüman olmak istedim ve oldum." ifadelerini kullandı.

Müslüman olduktan sonra birçok insan için ilham kaynağı haline geldiğini ve şu anda bir zamanlar bombalı saldırı düzenlemeyi planladığı Muncie İslam Merkezi'nin başkanı.

İkinci olay ise Yeni Zelanda’da yaşandı.

Acıları hala taze olan Yeni Zelanda’daki camiye yapılan terör saldırısı ve katliam sonrasında Yeni Zelanda’da İslam adına çok sevindirici gelişmeler yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor.  Katliam sonrası sayıları her geçen gür artan 500 civarında Yeni Zelanda’lı İslamiyet ile şereflendi. Ülke başbakanından polislerine ve sokaktaki halka varıncaya kadar tüm ülkede yaşayan insanlar tarafından büyük bir hüsn-ü kabul gördü. İnşallah İslam’ın güzel yüzünü gören Yeni Zelanda halkından İslamiyet ile şereflenenlerin sayısı daha fazla olacaktır.

Üçüncü olay ise İskoçya’dan…

İskoçya vatandaşı Alan Rooney, çevresinde hiçbir Müslüman olmamasına rağmen tatil için gittiği Türkiye'de duyduğu ezan sesi bütün hayatını değiştirdi.

Alan Rooney, Müslüman olma sürecini şöyle anlatıyor: “Her şey Türkiye'de deniz kenarında yaptığım bir tatilde camiden gelen ezan sesini duymamla başladı. İçimde bambaşka bir hisle uyandım ve bu bana ruhani arayışımla ilgili ilham verdi. Evime geri döndüğümde hemen bir kitapçıdan Kur'an aldım ve okumaya başladım. Bu yolculuğumda hep Allah'tan bana yol göstermesini diledim.”

“Kur'an beni gerçekten çok sarstı. Okumak için oldukça ürkütücü bir kitap; çünkü kendinizle ilgili çok şey buluyorsunuz. Kendimle ilgili sevmediğim bazı şeyleri Kur'an'la keşfettim. Bu yüzden, kendimle ilgili değişiklikler yapmaya karar verdim. Kur'an okumayı ve bu süreci istediğim zaman durdurabileceğimi biliyordum ama bu çok önemli bir şeyden vazgeçmek olacaktı. Ve ben sürecin sonunda Müslüman olacağımı biliyordum.”

“Bütün bunların kilit noktası, süreçte her şeyi sorgulamam oldu. Dini bir konuda değişim için önce sorgulamak gerekiyor. Kendini sorguluyorsun, neler duyduğunu ve okuduğunu sorguluyorsun. Eğer bir şeylerin kendin için doğru olmadığını hissediyorsan da zaten onun senin için olmadığını anlıyorsun. Önsezilerini ve kalbini dikkatle dinlemek zorundasın.”

“Bu süreç benim 18 ayımı aldı. Bazı insanlarda daha kısa, bazılarında daha uzun da sürebiliyor. Ben her şeyi hiçbir yardım almadan kendim öğrenip, yaptım. O süreçte hiçbir Müslüman tanıdığım da yoktu. 18 ayın sonunda Müslüman olduğuma karar verdim. 5 vakit namaz kılan, Ramazan ayında oruç tutan ve Kur'an'ın öğretilerine göre yemek yiyen biri haline dönüşmüştüm.”

Evet, bu üç hikâye bize İslam dininin en büyük savunucusunun yine İslam olduğunu gösteriyor.

En başta söylediğimi yine söylüyorum: İslam dini, müntesipleri tarafından hakkıyla yaşanabilse bütün dünyanın İslam ile şereflenmesi işten bile değil…

facebook.com/msbeser

twitter.com/msbeser

instagram.com/msbeser