İHL’lerde “deizm” korkusu, dev külliye projesi! ve özel davetliler?…
Sorunları seyreden değil, görevini yapan idareciler gerek...
GÜNCEL/ ADAYLAR: Bu aralar, o kadar çok müzik etkinliği var ki, yetişemiyoruz…25.İstanbul Türk Müziği Festivali başlıyor..Her konser, yeni yüzler/sohbetler/eleştiriler demek..İstanbul’un nabzı buralarda atıyor, ama bir MV/gazeteci/köşe yazarı göremiyoruz…İnşallah festivalimizde yanımızda yer alırlar…
GÜNCEL/SİYASET:Siyasette
konuşulanlar ise şöyle; Başkanlık adaylığı için A.Gül’den
kesinlikle vazgeçilmeli. Zaten -F.Koru ne kadar ısıtsa da-
A.Gül; olmaz, olamaz… CHP lideri, başkanlığa aday
olmamalı… CHP, şu andaki açıklanan adayları ile
İstanbul’u alamaz..Ve son not: Nasıl bir siyaset ki; yeni yüzler,
yeni kişiler bulamıyor, ortaya çıkaramıyor da, sağdan-soldan aday
arayışı yapıyorlar…Oysa, halk bazı isimleri seslendiriyor, ama üst
makamlar duyamıyor!...İlginç değil mi?!..
DEİZM
KORKUSU!..
Kayseri’de Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Kırşehir
Şube Başkanlığı’nca düzenlenen “Büyük Türkiye İdeali' konulu
konferansta konuşan AK Parti MV Metin Külünk; "Eğer tedbir almazsak bu milletin evlatlarını bekleyen
tehlike; Kur'an’sız İslam, Peygambersiz Kur'an daha ötesini
söylüyorum, Allah'ın yeryüzünde hiçbir şeye karışmayacaklarını
iddia ettikleri deizm. FETÖ belasını savdık; ama Türkiye kendi
başına bırakılmayacak. Şimdi Allah'ın varlığını kabul eden, ama
Kur'an hükümlerinin Allah'ın yeryüzüne karışamayacağını iddia eden,
her noktaya sirayet edecek yeni tehlikenin farkında olun. Bu
tehlikeyi fark etmezsek 10 yıl sonra çok değil, 15 yıl sonra
bambaşka tehlikeyle karşı karşıya geleceğiz" diye
konuştu.”(Basından)
Önce bir Prof. söyledi, arkadan yetkililer ve MV.
geldi. Köşe yazarları da yazmaya başladı. Meğerse önemli bir
problem; İHL’de “deizm” korkusu varmış…16 yıl tek
başına hükümet olan bir partinin MV olarak, “İHL’ler
bir tehlike ile baş başa” demesi nasıl bir iştir?
MEB/DİB/İlahiyat Fakülteleri Akademisyenleri ne işe
yarıyor? Görevlerini yap(a)mıyorlar mı? Havanda su mu dövülüyor?
Yoksa, olmayan şeylerle insanlar korkutulmaya mı çalışılıyor?
Yıllarca, “kominizm gelecek” diye
korkutuldu bu millet… Biz, bir eğitimci olarak,
gittikçe artan bu tenakuz dolu ifadeleri ve çaresizliği
anlamakta zorlanıyoruz…
Yetkililer; sorunu -varsa- ortaya koyup kaçmayınız; gereğini yapınız lütfen!...
Konuyu basında araştırdık; İlahiyatçı yazar Cemil Kılıç’ın(Odatv) “Deizm gerçekten yayılıyor mu?” başlıklı yazısını,Halit Kakınç’ın (OdaTV) İşte Deizm budur” başlıklı yazısını,Nazif Ay’ın (OdaTV) “Deizmi aslında dinciler yayıyor” başlıklı yazısını, Kemal Öztürk’ün (Yenişafak) “Deizmin yükselişinin sebebi nedir?” başlıklı yazısını ve Yusuf Kaplan’ın (Yenişafak) başlıklı yazısını okumak gerek. Konu, Salı Grup toplantılarında siyasilerinde gündemindeydi.
Genel görüş: Asıl sorun; yerini korumaya çalışan idarecilerin, dilekçeleri gündeme almaması veya yetkilerini yanlış kullanması. Bir çok akademisyen haklı şikayetlerini bile yapamadıklarını, üst makamlara güvenemediklerini, rektörleri hangi cemaatten diye araştırdıklarını ve ona göre tutum aldıklarını v.b. yazıyorlar/söylüyorlar… Osmangazi Üniversitesi’ndeki cinayet bunu açıkça ortaya koydu. M.Şakiroğlu (internethaber/06.04.2018) köşe yazısında, “akademisyenlerin içinde bulunduğu ortamı” yazmış. İnanın, üzülerek okuduk…Böyle mi olmalı!...
Eğitimci, iş insanı, yazar Talip Emiroğlu’nun (Önce Vatan/07.04.2018) üçüncü kitabı “Linç” okuyucuyla buluştu. (Moda Yay., Nisan 2018) Emiroğlu’nun gerçek hayatta yaşadıklarından esinlenerek kurgu roman tarzında kaleme alınan roman; acı, dram ve entrikalarla dolu sarsıcı hikâye örgüsüyle okuyucuyu “şoke” edecek bütün unsurlara sahip. Linç’te, başarılı bir iş insanına yapılan iftira ve karalamalar karşısında; hem sosyal çevresi, hem iş hayatı, hem de iç dünyasında meydana gelen ağır tahribat yalın bir dille anlatılıyor. Çok katmanlı bir roman olan Linç, ana olayı linç ve karalama kampanyası perspektifinde geri planda “toplumsal ahlak”, “ikiyüzlülük”, ve “ön yargı” gibi kavramlara ciddi göndermeler yapıyor. Kitapta, roman kahramanının, “İnsan önce kendi şeytanını taşmalı” sözleriyle yazar, okuyucuların bu kavramları ciddi ciddi sorgulamasına ve öz eleştiri yapmasına neden oluyor.
Demek ki, asıl iş; gittikçe artan yanlış/zehirli/tehlikeli ortamı yok etmek…
Ve, çözüm zor değil, yeter ki atamalarda; liyakat..liyakat..liyakat…aransın!..
Dev Külliye Projesinden haberiniz var mı?!...
Radyolarından her gün yayın
yapıyorlardı. Web sayfalarında da bilgiler mevcuttu. Ama, hiç isim
yoktu!.. “Dev Külliye projesi ile
İslam’ın ve kültürümüzün öğrenilmesi, öğretilmesi, yaşanması ve
gelecek nesillere aktarılmasını amaçlıyoruz. Projemiz neslimizin
Kur’an ve sünnet çerçevesinde yetiştirilmiş ve terbiye edilmiş
imanı kâmil, ahlakı güzel insanlar olarak yetiştirilmesine katkı
sağlayıcı niteliktedir. Bu bağlamda Dev Külliye Projesi
kültürümüzün, dini ve ahlaki değerlerimizin yaşatılmasında,
geleceğin İslam âlimlerinin yetişmesinde önemli bir role sahiptir.
Kur’an ahlakının, dayanışma ve paylaşma ruhunun, maneviyatın ve
kültürümüzün korunması için İslam şuurunun nesillerin gönlüne
nakşedilmesi çok önemlidir. Bu yapı Türkiye ve Dünyanın çeşitli
coğrafyalarından gelecek öğrenciler ile adeta ümmetin buluşma
mekânlarından bir tanesi olacaktır.”
Bir sene önce yazmışım,
https://www.internethaber.com/dib-ve-ilahiyat-fakulteleri-topluma-yon-veremiyor1-1828146y.htm
Ama; ses çıkmadı, reklamlar, yardımlar devam ediyor? Bu gibi faaliyetleri kim denetliyor? DİB bu konuda ne düşünüyor? YÖK, izni olmadan -ki kanunlara göre akademi kurulamıyor- nasıl böyle bir çalışma yürütülüyor/para toplanıyor? DİB ve İlahiyat Fakülteleri kendi asli görevini bir derneğin yapmasını nasıl karşılıyor? Ve, bu gibi “Allah için” diyen vakıfları/dernekleri; takip ediyor, denetliyor mu?!.
NEVRUZ DAVETLİLERİ…
“Arnavutluk’un başkenti Tiran’da Yunus Emre Enstitüsü ve Türksoy’un ortaklaşa düzenlediği “Tüm Renkleriyle Türk Dünyası” adlı Nevruz Bayramı programında konuşan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu “Asya'dan kopup gelen Türk'ün gittiği coğrafyalara nasıl güvenliği, barışı, özgürlüğü, sevgiyi ve adaleti götürdüğünü göreceksiniz. Kısaca buradaki gösteriyle Türk'ün medeniyetini bir kere daha gözlerinizle görmüş olacaksınız” şeklinde konuştu” (Basından/01.04.2018)
Vay arkadaş!…Her yönetici, kendi yerini sağlama almak için üst makamlardan, ya da iktidar MV’den konuk çağırmaya gayret gösteriyor!..Nevruz konusunda çalışan/araştıran/yazan, tanıdığımız sınırlı sayıda folklor araştırmacısı akademisyen dostumuz var...Onlar sadece sempozyumlarda mı konuşacaklar?..Enstitünün ve Türksoy’un vizyon/misyonuna bakar mısınız? http://www.yee.org.tr/tr/kurumsal/misyon ve https://www.turksoy.org/
Not: "25.İstanbul Türk Müziği Festivali" tanıtım filmi yayımlandı.
https://drive.google.com/file/d/1-aMkLxeLq78nzlt1gZIJ13zqcTXnnbIE/view