BIST 9.645
DOLAR 32,56
EURO 34,69
ALTIN 2.416,63
HABER /  MEDYA

İclal Aydının Dersim hikayesi

Aşiret isyanlarında öksüz kalmış bir dede. 12'sinde evlendirilen ve torunlarının asla Kürtçe konuşmasını istemeyen bir babaanne ve savrulan hayatlar...

Abone ol

Zeynep KURTBAY

İNTERNETHABER

Gazeteci Yavuz Semerci yaşanmış bir Dersim hikayesini, babasının dramını yazdı... İclal Aydın da Vatan gazetesi için onunla söyleşi yaptı. İclal Aydın'ın o söyleşide söylediği öyle bir söz vardı ki bir Dersim hikayesinin daha günyüzüne çıkacağı işaretini veriyordu sanki...

''O anlatırken yıllardır taşıdığım sorularıma yakın sorularla büyüyen bir benzerimi farkettim'' diyordu İclal...

Röportajımızın bu bölümünde İclal Aydın'a 'Yüreğinde gömülü Dersim'i' sordum. Başladı anlatmaya..

Topraklar aynı acılı topraklar. Aşiret isyanlarında öksüz ve yetim kalmış bir dede. Dede ile 12'sinde evlendirilen bir babaanne. Çok çocuk doğuran, hayatta kalan 9'unu da azimle okutan ve uzaklara yollayan otoriter bir babaanne hem de. ''Yazları hep giderdik, fakat çok çekinirdik'' diye anlatıyor babannesini İclal.

BABAANNESİ KÜRTÇE KONUŞMALARINA İZİN VERMEZMİŞ

Sağ kalma, çocuklarını koruma ve onları acılı topraklardan uzak tutma gayretiyle geçmiş bir ömür... Torunlarının Kürtçe konuşmasını asla istemezmiş. Hatta İclal Aydın'ın yıllar sonra televizyonda sunuculuk yapması, ödüller alması; Türkçe kitap yazması nasıl da gururlandırmış babannesini. Zaten İclal Aydın gibi Batı'da doğanlar öğrenmemiş hiç Kürtçe'yi.

İclal Aydın'ın annesi ise Çerkez kökenli. Babasıyla yatılı bölge okulunda tanışıp aşık olup evlenmişler. Annesi 19 yaşındaymış İclal'e hamile olduğunda. Babası ise 20'sinde. Çerkez annenin otoritesi ve baskın kültürüyle büyütülmüş İclal ve kardeşi.

12 YAŞINDAYKEN AMCASINDAN DUYMUŞ

Hep aynı hakim suskunluk İclal Aydın'ın ailesinde de varmış. Ne olup bittiği hiçbir vakit anlatılmamış. Ailesinde katliama birebir tanıklık eden kimse olmamış. Katliam kelimesi kullanılmazmış hiç. Dersim Yılları denilirmiş en fazla.. Dönemin ve isyanların izdüşümü anlatılırmış sadece. İclal Dersim'i avukat olan Osman amcasından duymuş ilk. 12 yaşındaymış. 

''Yavuz anlatırken sular gibi anlatırken benim neden içime içime ağladığımı anlamadı önce. Çocukluğundan delikanlılığa geçişinde sorduğu sorular öyle benimkilere benziyordu ki'' diyor İclal Aydın.

NEDEN AKRABALARIMIN HEM SÜNNİ  HEM ALEVİ

Hep merak edermiş de soramazmış, ''Madem kan bağı var neden akrabalarımızın bir kısmı Alevi bir kısmı Sünni'' diye... Çocukluğu cevapsız sorularla geçmiş.

İclal Aydın ve ailesi için o malum yıllar, her ne kadar konuşulmasa da aslında sessiz bir haykırışla anlatılan 'çok acının, çok parçalanmanın, çok savrulmanın hikayesi'' olmuş.

Aileden çıkan torunları anlatıyor da İclal... Tam bir savrulma... Kuzenlerden biri Amerika'da cerrah. Bir diğeri Elazığ'da kalmayı tercih eden bir resim öğretmeni. Kara çarşafa giren de var.

DERSİM'İN KİTABINI YAZIYOR

İşte şimdi geçmişlerini çocukluklarında sorgulayamayan bu torunlardan İclal Aydın, iz sürüyor.. O malum yılların izini. Bir puzzle'ın kayıp giden parçalarını tamamlayarak bütüne ulaşma çabasında. Yeni bir kitap geliyor... 2 yıldır çalışıyormuş İclal Aydın bu kitap için. Aleviliğini reddeden Kürtler; Kürtlüğünü reddeden gelinler, Kürtlerden gelen çorbayı döken Çerkezler,  Dersim'in asker ailelerine evlatlık verilen kızlar için iz sürüyor.

Ve İclal'in dedesi... Hala hayatta. Tam da 100 yaşındaymış biliyor musunuz? Türkü okurken ilk türküsünü Kemal Paşa'ya, ikincisini İnönü'ye okurmuş. Marşlar söylermiş.. Savaşa gittiğini, 4 yıl sonra bir çift çorapla döndüğünü anlatırmış. Canlı tarih.

Bir insanın hayatta bir dedesinin olması  ne büyük değer olmalı.. Hayatlar göçüp gitmeden sokulup yamacına sormalı. Sorulamayanları, anlatılamayanları. Sonra çok geç oluveriyor.

İclal Aydın markasını geliştirmek için neler yapıyor? Habertürk'te sadece 4 defa yapabildiği programı neden bitti? Yoksa kanalın seksapelite kriterine mi takıldı? 40'ına merdiven dayamış bir kadın olarak neler hissediyor? ''Ahh 5 bin dolarım olsa'' dediği yıllar... Söyleşinin kalan bölümü de yarın...