BIST 9.080
DOLAR 32,31
EURO 35,08
ALTIN 2.308,19

Hoşgörü Medeniyetinden Cinnet Toplumu’na...

Adına “İstanbul Sözleşmesi” denen ve ailenin temeline dinamit koyan anlaşma başta olmak üzere aileyi dağıtan uygulamalardan bir an önce vazgeçmezsek daha çok dayak ve şiddet haberleri okuyacağız korkarım.

Siz de fark ettiniz mi bilmiyorum ama toplumda yaşanan kavga sayısında son günlerde büyük bir artış var.

Bir zamanların “Hoşgörü Medeniyeti” oluşturmuş toplumu hızla “Cinnet Toplumu” olmaya doğru gidiyor.

Önce son birkaç içerisinde yaşanmış şiddet olaylarına bir göz atalım...

Diyarbakır’da, Süleyman ve Muazzez Ersönmez İlk ve Ortaokulu Müdür Yardımcısı ve Görsel Sanatlar Öğretmeni, bir öğrencisinin iki ağabeyi ve babası tarafından darp edildi. Olayın ardından veli Mehmet Sıtkı A. ile oğlu Serhat A., gözaltına alındı. Jandarmadaki işlemleri sonrası adliyeye sevk edilen baba- oğul, mahkeme tarafından tutuklandı. 

Bursa’da Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Özkan Rona ve Türk Eğitim Sen Bursa 1 No’lu Şube Başkanı Metin Öksüz iki gün arayla bir grubun saldırısına uğradı.

İstanbul’da kimliği belirsiz bir sürücü, otomobiliyle okula gitmek için yola çıkan üniversite öğrencisi Halit Köprülü’ye trafikte dehşeti yaşattı. Kimliği belirsiz sürücü önce aracı ile üniversite öğrencisinin aracının önünü keserek, aracının camını tekmeledi. Daha sonra ise paniğe kapılarak kaçan gencin arabasına defalarca çarparak maddi hasar verdi.

Yaşanan kavga hadiseleri emin olun bundan kat kat fazla.

İnsanlar öylesine hoşgörüsüz oldu ki en ufak bir anlaşmazlık veya olumsuzlukta hemen kavgaya başvuruyorlar. Hem de sudan sebeplerle.

İnanın yukarıda ki olaylar başta olmak üzere birçok kavga olayının sebebi sudan sebepler.

Osmanlı Devleti, çok kültürlü, çok milletli ve çok dinli bir toplum olmasına rağmen yüz yıllarca barış içinde bir arada yaşadı. Hiç kimse kimseye zorbalık yapmadı, dayatmacılık yapmadı.

Osmanlı Devleti kimseyi milliyetini, dinini, kültürünü değiştirmeye zorlamadı.

Oysa bugün bırakın din, millet, kültür farklılıklarını sağlığımızı korumakla görevi doktorları darp ediyoruz, çocuğumuza ilim irfan öğretmeye çalışan öğretmenlerimizi tekme tokat dövüyoruz.

Biz ne ara böylesine bir Cinnet Toplumu’na dönüştük?

Ne zaman hoşgörü geleneğimizi yitirdik?

Ne zaman adalet duygumuzu kaybettik?

Ne ara birbirimize diş biler hale geldik?

Zannımca bütün bu olaylar henüz bir başlangıç.

Endişem ve korkum odur ki bir süre sonra sokakta yürüyemez, araç kullanamaz, toplu taşım araçlarına binemez hale geleceğiz.

Toplum ve devlet olarak bir yerlerde yanlış yapıyoruz ama nerede?

Eğer bir an önce bu yanlışı tespit edemez ve doğru adımlar atamazsak vay halimize.

Benim tespitim yanlışın aile kurumundan başladığı yönünde.

Son yıllarda aile kurumunu o kadar yıprattık, aileyi “aile” olmaktan o kadar çıkardık ki iyi bireyler yetiştiremiyoruz.

Adına “İstanbul Sözleşmesi” denen ve ailenin temeline dinamit koyan anlaşma başta olmak üzere aileyi dağıtan uygulamalardan bir an önce vazgeçmezsek daha çok dayak ve şiddet haberleri okuyacağız korkarım.

Zaman, toplum olarak elimizi vicdanımıza koyup “Biz nerede yanlış yapıyoruz” deme zamanıdır.

Devlet ise bir an önce başta aile olmak üzere eğitim, kültür ve adalet konularında gerekli düzenlemeleri yapmalıdır.

Kültür ve eğitim yoksunu bireyler toplumda aile mefhumundan da çok rahat uzaklaşacak/uzaklaştırılacak bir zeminde yaşam süreceklerdir.

facebook.com/msbeser

twitter.com/msbeser

instagram.com/msbeser