BIST 9.525
DOLAR 32,57
EURO 34,68
ALTIN 2.500,04

Hollywood müdafaa cephesi

Böyle bir utancı bile gurur vesilesi gibi pazarlayan devletçilik anlayışıyla, Türkiye'deki sinema sektörünü kıyaslayınca karşıma çıkan filmler pek iç açıcı gelmedi.

Hawaii adalarında bulunan İnci Limanı, ABD donanmasının ve uçaklarının büyük kısmının orda bulunduğu bir anda; dünya ekonomisinde söz sahibi olmak isteyen fakat Amerika tarafından ambargolarla pasifize edilmeye çalışılan Japonya'ya ait savaş uçakları tarafından 6 Aralık 1941 sabahı gafil bi anda hava saldırısına uğramış, donanmanın bel kemiği diyebileceğimiz 12 savaş gemisi ağır hasar almış ya da batmış, 188 uçak kullanılmaz hale gelmiş, binlerce kişi ölmüş bir o kadarı da yaralanmış, sonucunda Amerikan donanması yıllarca geriye gitmiş ve Japonya'ya savaş ilan etmiştir.

İşte bu saldırının intikamını bugünün tarihiyle 6 Ağustos 1945'te en insanlık dışı bir şekilde; Hiroşima'ya üç gün sonra da Nagazaki'ye atom bombası atarak almıştır. Yüzbinlerce sivilin ölmesine ve yıllarca sürecek radyoaktif izler bırakmasına sebep olan bu saldırı, ileriki zamanlar için Amerika'nın savaş ahlakına bir örnek teşkil edecektir.

İşin en ilginç yanlarından biri de, Amerika'nın her hatasını meşrulaştırma mekanizması gibi çalışan Hollywood, İnci Körfezindeki olayı en dramatik ve pahalı bir şekilde beyaz perdeye "Pearl Harbor" isimli muhteşem bir yapımla taşımıştır. Filmi izleyenlerin son sahnede "Japonya bunu haketmiş" demesine vesile olma çabası ise Abd film sektörünün devletine koşulsuz bağlılığı bakımından hayret verici.

Böyle bir utancı bile gurur vesilesi gibi pazarlayan devletçilik anlayışıyla, Türkiye'deki sinema sektörünü kıyaslayınca karşıma çıkan filmler pek iç açıcı gelmedi. Bizim sanatçılarımız genellikle asıl şovu devlete karşı eylem ve söylemleriyle icra ediyorlar.

Siyasilerimiz bile sırf muhalefet etmek amacıyla, tarihi başarılarımızı ve değerlerimizi konu alan dizileri hedef tahtasına koyup, kanalı kapatmayı seçim vaadi yapacak düzeyde bir politika izliyorlar. Halk "imkansız aşk ve aldatma" konulu dizilerle meşgul edilsin, uyuşturulsun, önlerine koyduğumuz kahramanları koşulsuz sevsin, diğerlerinden nefret etsin istiyorlar. Osmanlı'nın ikinci halifesi olan mübarek Sultan Süleyman Han hazretlerini bir cinsel figür olarak sahneye koymalarının da amacı tam olarak buydu.

Devlet karşıtı gösterilerde sembolikleşen teröristler yerine, kahraman ecdadımızı seven, halka öfke ve nefret yerine, milli coşku ve kardeşlik aşılayan eserler meydana getiren, koşulsuz desteklemese de, oy vermese de devletini seven sanatçıların yetişmesi, Pearl Harbor örneğinde olduğu gibi, dünyada Türk namının farklı mecralarda da, bizim öngördüğümüz şekilde tanınmasına vesile olacaktır. Üstelik biz tarihinde aklanmaya ihtiyaç duyulacak atom bombası,toplama kampları,soykırımlar,gaz odaları vs olmayan bir imparatorluğun evlatlarıyız.


Batının bizi tanıtılmamızı istediği şekilde tanınmamızın sağcı ya da solcu kimseye bir faydası olmadığını algılayamıyoruz. Avrupa medeniyeti yüzyıllardır insanların sırtını sıvazlayarak kendi devletlerine karşı kışkırtıp kullanıyor. Kendi sinemasında sanat camiası, kendi devletini halkını karalıyor.

Biz de buna karşılık elimizdeki bu gücü, devletimiz ve milletimiz lehinde kullanacak gerçek vatan sevdalılarına tevdi etmeliyiz. Görsel hafızanın kalıcılığını, özellikle sinema sektörünü, gerçek şanlı tarihimizi anlatan, Hollywood düzeyinde pahalı filmler yaparak sonuna kadar kullanmalıyız.