BIST 9.459
DOLAR 32,60
EURO 34,80
ALTIN 2.487,54

Güzel İşler Takdir Edilmeli

Geçen gün Sultanbeyli Belediyesi’nin kurduğu mükemmel bir merkez gezdik. Mülteciler Toplum Merkezi.

Geçen gün Sultanbeyli Belediyesi’nin kurduğu mükemmel bir merkez gezdik. Mülteciler Toplum Merkezi.

Merkez 2014 yılında kurulmuş ve 3 senelik mevcudiyeti 30 yıllık hizmet sunmuş ve sunmaya devam ediyor. İsteyenler internet sayfasından ayrıntılı bilgi alabilir. Ancak şu kadarını da benim burada söylemem boynumun borcu. İçinde 15 doktor çalışan butik hastanesinden hukuki danışmanlık hizmeti veren ofisine kadar mülteciler için gereken her şeyin mevcut olduğu mükemmel bir merkez.

Mülteciler merkeze gelip sosyal yardım da alıyorlar, barınma ihtiyaçlarına da çare buluyorlar, iş sahibi de oluyorlar, fizik tedavi hizmetinden de istifade ediyorlar. Uzun lafın kısası çok iyi bir iş çıkarmış sayın başkan.

Zaten birkaç defa basına yansıyan önemli bir proje bu. Ünlü aktrist Lindsey Lohan bile ziyaret edip hayran kaldı bu merkeze. Bununla birlikte böyle güzel işlerin medyada gereken ilgiyi görmemesi can sıkıcı bir durum.

 İşin güzel tarafı Sultanbeyli Belediyesi bu işi birçok uluslararası dernek ve kuruluş ile eşgüdüm sağlayarak yapmış. Halihazırda merkezin birlikte çalıştığı bir araba dolusu uluslararası kuruluş var. Hem o kuruluşların tecrübelerinden istifade ediyor, hem de o kuruluşlara Türkiye’nin yaptığı güzel bir işi göstermiş oluyor merkez. STK’cılık bağlamında ülke olarak ne kadar geride olduğumuz zaten ortada. Geçenlerde Milat Yazarı Ufuk Coşkun çok güzel bir yazı ile sayıları ortaya koydu. Özellikle düşünce kuruluşu dediğimiz türde çok başarısız bir ülkeyiz. Nijerya, Kenya ve Romanya’da bile bizden daha çok düşünce kuruluşu varmış. Çok üzücü..

Velhasıl Sultanbeyli Belediyesi’ni ve onun vizyoner başkanı Sayın Hüseyin Keskin’i canı gönülden kutluyorum. O kadar güzel bir iş çıkarmış ki CHP kurmayları bile onun yaptığı bu işi övmeden geçemiyorlar. Demek ki kalite herkes için cezbedici..

Bütün partiler gibi AK Parti de yaklaşan seçimler için atağa geçmeye başladı. Bu bağlamda Genel Başkan Erdoğan çok önemli bir çıkış yaptı. Hatta ikazda bulundu. ‘Yorulan varsa kenara çekilsin, yerini başka birine bıraksın’ dedi. Bu ikazı AK Parti’nin ve AK Partililerin çok iyi irdelemesi ve uygulaması lazım. Sonuçta AK Parti sadece genel başkandan ibaret bir yapı değil. Vizyoner ve başarılı bir Genel Başkan olan Erdoğan’ın bunu söylemesinin alt metin okuması çok önemli.

Evvela yorulan var ki Erdoğan yorulanlardan bahsediyor. İkinci olarak kendisi bazı yol arkadaşlarına nezakette bulunarak onları da yorulanlar kısmına koyuyor bence. Yorulmaktan ziyade heyecanını kaybeden, motivasyonunu yitiren ya da sonuna kadar conformist bir tutum takınanlara da işaret ediyor Erdoğan. Dava ruhunu kaybedenlerin ya da bu davaya inancı zayıflayanların benim yanımda yeri yok diyor usta siyasetçi. Üçüncü olarak yerini başkasına verme hususuna değinmek lazım. Erdoğan yeni isimlerin herkesten çok farkında. Daha iyi isimler dururken aksayanlar ile devam etmeme gerek yok diyor.

Yorulanlar yanında kavga edenlere de dikkat çekti Erdoğan. Partililere hitaben yaptığı konuşmasında partililerin birbirini sevmesi gerektiğini söyledi. AK Parti’nin kuruluş felsefesi, yöneldiği amaç ve bunlara binaen yakaladığı başarı grafiği göz önüne alındığında kişisel hesaplaşmalara en az tolerans gösterecek parti olduğu kolayca anlaşılır. Davasını nefsine kurban edenlerin barınabileceği bir yer değil Erdoğanlı AK Parti. Politbüro mantığı ile hareket edilecek bir yapı hiç değil. Bu yüzden Erdoğan’ın salt kişisel kavgalar üzerinden hareket edenlere müsamaha göstermediği ve bundan sonra da göstermeyeceği açık. Çünkü kendisi çoğu zaman nefsini ayaklar altına alarak davasının selameti için kan yutmasına rağmen kızılcık şerbeti içtim dedi. Erdoğan’ın başarılı liderlik tarzı Mandela’nın şu tespitini bir daha haklı çıkarıyor: ‘Nefret beyni örter.’

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz diye ne güzel de söylemiş eskiler. Herkesin ortaya koyduğu işine/işlerine bakarak ne olduğunu ya da ne olmadığını tespit etmemiz çok kolay aslında. Bu bağlamda başarının skalası da önemli. Yani yetkiyi elinde bulunduranların kendilerine verilen imkan ve tanınan yetkiye oranla ne yaptığı ya da yapamadığı ortaya konulmalı. Ben yukarıda iyi bi örnek verdim. Herkesin iyi ya da kötü örnekleri vermesi güzel olur bence.

Ve son olarak, yorulma mevzuunu henüz kimse üstüne alınmadı gibi görünüyor. Kavga edenlere hiç girmiyorum. İnşallah lafın tamamını duymaya hevesli kişiler yoktur.