Gözünü towerlar bürüyen yeşili göremez!
2 gündür İstanbul'da Gezi Parkı yıkılmasın diye verilen mücadele, canına kıyılan 7 ağacın canını kendi canı bilenleri kepçelerin önüne dikti.
Oysa, "tohumlar fidana, fidanlar ağaca,
ağaçlar ormana dönmeli yurdumda" diyerek büyümüştük hepimiz...
Oysa, “Kıyamet kopmaya başladığında
birinizin elinde bir ağaç fidanı bulunsa, kıyamet kopmadan onu
dikmeye gücü yeterse hemen diksin” diyen bir Peygamberin
ümmetiydik.
Oysa, her bir ağaç sökülürken köklerinden bir
can gidiyordu, bir canlı ölüyordu...
Oysa, nefes almak için muhtaç olduğumuz
kudret damarlarımızda yeşeren asil filizlerde gizliydi.
Oysa, buysa şuysa derken,
Koca koca towerlar için bir bir harcadılar tarihin belki de en yaşlı, en canlı tanıklarını.
Doların yeşilini doğanın yeşilden daha çok seven "yeşil
sevicilerle" doldu her adım başı.
Cüzdanları tomarlarla dolsun diye, her gün biraz daha
dinlendiriyoruz ağaca hasretimizi AVM
gölgelerinde.
Kafalarının içinde tek bir tohum yeşertemeyenlere kurban verdiğimiz
çınarların hesabı "gün gelip" sorulmasın
artık!
O gün geldi, geçiyor da azizim; önüne dikilen beton yığınlarından
göremez oldun!
"Orman ne güzel ne güzel" diye diye kestane, gürgen,
palamutu Google'dan tanıyan bir nesil yetişeli çok oldu.
Bit kadar hobi bahçelerinde 2-3 ağacı, bir türlü yeşertemediğimiz
huzura meze yaparken; elin oğlu boy boy AVM'ler büyüttü memlekette
de mevyelerini afiyetle yedirdi bile.
2 gündür İstanbul'da Gezi Parkı yıkılmasın diye
verilen mücadele, canına kıyılan 7 ağacın canını kendi canı
bilenleri kepçelerin önüne dikti.
"Biz size daha güzellerini dikeriz" demekle olmuyor
işte.
Yıkmaya alışmış bir bünyede, dikilenin olsa olsa ucubeden bozma
beton yığınları olacağını gözünü towerlar bürümemiş herkes
bilir.
Bu arada burası New York'un göbeğindeki Central
Park. 843 dönüm yeşil araziye
etrafında gökdelenler yükselirken
dokunulmamış.
Şu manzarayı gören bizim müteahhitlerin içlerinden geçeni bir
düşünsenize: "Ahhh ulan ben olacaktım ki...."