BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

Geç gelen adalet adalet değildir

Çeyrek asırdır cezaevinde olan Serhat Tuğan için mahkemenin vereceği karar bekleniyor. Bu karar bir hukuk mücadelesinin geldiği son noktayı gösterecek.

Bu hikayeyi pekçok kere okumuş haberlerde görmüş ya da daha önce hiç bilmiyor olabilirsiniz.

Bu, 25 yıl boyunca her defasında bir umutla mahkeme kapılarına gidip, değişmeyen bir kararla geri dönüşün hikayesi. 

25 yılda neler değişmez, bir düşünün...

16 yaşında bildiri yayınlamaktan tutuklanan bir çocuk, Diyarbakır Cezaevinde hapse girer. 10 ay sonra serbest kalır ama 10 yaş büyümüştür. Yaşadığı travma nedeniyle yeniden cezaevine girme korkusuyla dağa çıkar. 1 yıl sonra da yakalanır. 

Yakalanışı, gazetelere “16 yaşındaki terörist yakalandı” manşetiyle haber olur.

Bir korucu öldürmekle suçlanır. Fakat ele geçirilen silahının balistik incelemesi temiz çıkmıştır. Ancak dağda aynı kod adlı bir teröristin suçu, kolayca ona yüklenir. 

Mahkeme silahın temiz bulunması ve sadece bir yıl dağda kalmış olması nedeniyle 12 yıl ceza verir. Ama Yargıtay bu cezayı az bulduğu için tekrar “Örgüt yöneticiliğinden yargılayın” kararı verir. Savcı itiraz etse de DGM yargıcı idam cezası verir, Yargıtay da onaylar.Daha sonra idam cezası kalınca cezası müebbete çevrilir. 

Ablasının kardeşini kurtarmak için hukuk okuyarak avukatlığını yaptığı ve çeyrek asırdır cezaevinde yeniden yargılanmayı bekleyen kişi Serhat Tuğan'dır. 

25 yıl içinde, Türkiye'de idam cezası kalktı, DGM'ler kalktı, DGM'lerde yargılanan birçok kişinin davası yeniden görüldü, bazıları tahliye oldu. Daha geçen ay tahliye edilenlerden birisi de Salih Mirzabeyoğlu'ydu.

25 yıl içinde, Serhat Tuğan cezaevinde liseyi bitirdi, üniversiteyi bitirdi ve şu anda 43 yaşında.

Anne, baba ve ablası bu yanlışlığın giderilmesi ve oğullarının aklanması için yılmadan mücadele etti. Her yere başvurdu, gazetecilerden siyasilere, Başbakan’a ve Cumhurbaşkanı’na mektuplar yazdı. 

Serhat Tuğan'ın ablası ve avukatı elindeki tüm belgelerle birlikte Adalet Bakanlığı'na götürdü dosyayı. Adalet Bakanlığı talebi yerinde gördü ve 29 Temmuz 2015 tarihinde Serhat’ın yeniden yargılanması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. Yargıtay 16. Ceza Dairesi de yaptığı incelemesinde yeniden yargılanma talebini kabul etti. Dosya yeniden yargılama içinDiyarbakır 5. Ağır Ceza mahkemesine gönderildi. 

Bu 25 yıl içerisinde Türkiye bir "çözüm süreci" yaşadı. Devlet ilk kez barış için iradesini bu kadar net bir şekilde ortaya koydu fakat karşılığını alamadı. 

Yine bu 25 yıl içinde sosyal medya girdi hayatımıza. Alternatif bir medya kanalı olarak Serhat Tuğan için bu yolu da denedi ailesi. Twitter'da geçen sene seslerini duyurmak için kampanyalar yaptılar. Belki de birçok kişinin bu sayede haberi oldu Serhat'ın yaşadıklarından fakat o da çare olamadı.

Yani anlayacağınız çeyrek asırlık bir dönemde değişen o kadar çok şey olmasına rağmen bir tek Serhat Tuğan'ın adaletle imtihanı değişmedi.  

- DGM'lerin kaldırılmasının ardından verilen kararlar yeniden yargılama yoluna gitmiş ve tahliye kararları çıkmışken,

- Balyoz davasında kesinleşmiş karar üzerine Anayasa Mahkemesi'nin yeniden inceleme kararı verdiği gün 230 kişi birden tahliye olmuşken,

- Can Dündar ve Erdem Gül davasına gösterilen "hassasiyet" sonucu tutuksuz yargılanma kararı çıkabilmişken,

- Adalet Bakanlığı ve Yargıtay yeniden yargılanmanın yapılması kararıyla dosyayı Diyarbakır 5. Ağır Ceza mahkemesine göndermişken, 

Ve sayısız emsallari bulunmasına rağmen, 25 yılını zaten cezaevinde geçirmiş Serhat Tuğan için yeniden yargılama sürecinin başlayıp başlamayacağını merakla bekliyoruz. 

Şayet mahkemeden olumsuz bir karar çıkarsa bu hem vicdanları, hem adalete olan inancı ama en çok da hukukun eşitlik ilkesini zedeleyecektir.

Evet, geç gelen adalet adalet değildir; onun için bu bekleyişin daha da gecikmemesi temennisiyle...