BIST 9.080
DOLAR 32,35
EURO 35,12
ALTIN 2.308,88
HABER /  GÜNCEL

Gazete ve TVlerin sonu mu?

O ne müthiş güçtü... 20. yüzyıl medyanın en parlak dönemiydi. Ellerinde tutsak izleyiciler vardı. Ya şimdi...

Abone ol

Radikal yazarı Haluk Şahin, medyanın geldiği son noktayı yazdı... Yazı bir çok gazete ve televizyonun sonun başında olduğunu tespit ediyor...


"Wall Street Journal yazarı şu saptamayı yapmış:
"İyisi mi, görsel sınırları olmayan bir dünyada yaşamaya alışalım."
Görsel sınırları olmayan bir dünya!
Yakın tarihlere kadar bu sınırların bekçiliğini medya mensupları (televizyon habercileri) yapıyorlardı.
'Yayımlayalım-yayımlamayalım, yayımlayalım ama şu kısmını göstermeyelim' türünden kararlar onların ayrıcalığıydı.

Kameralı telefonların ve internette izleme sitelerinin varolduğu bir dünyada oyunun kuralları değişiyor. Artık kumanda izleyicinin elinde! İnternet sitesinde, rehinenin kelle uçurulma sahnesini isterse seyrediyor, istemezse seyretmiyor. (Ne yazık ki, daha çok seyrediyor!)

Medyanın bu alandaki yetki kaybını daha büyük bir resmin içine yerleştirebilir ve kitle medyalarının giderek küçülmesi ve etkisizleşmesi sürecinde yeni bir adım olarak görebiliriz.

Bu medyalar (televizyon, radyo, gazeteler) en parlak dönemlerini 20. yüzyılda yaşadılar. Ellerinde gerçekten 'tutsak izleyici' kitleleri vardı. O ne müthiş güçtü.: Siyah/beyaz tek kanallı TRT döneminde ekrana bir kez çıkmak şöhret olmaya yetiyordu.

Derken, kabloydu, UHF'ti, uyduydu derken televizyondaki kanal sayısı alabildiğine arttı, internet çıktı, cep telefonları çok marifetli zamazingolar haline geldiler.

Tek merkezden çok kişiye tek yönlü haber gönderilen dikey kitle iletişimin yerini, çok yerden çok yere mesaj gönderilip alınan yatay iletişim almaya başladı.

Günümüzün gençlerinin çoğu haberleşme gereksinmelerini internet ve onunla bütünleşen cep telefonlarından sağlıyorlar. Kitle medyaları onlar için pek önemli değil.

Mesaj üretip göndermekte ve almakta ara kademeler devreden çıkıyor.
Bunun birçok yararlarının yanı sıra çeşitli sakıncaları olacağına kuşku yok. Bu sakıncalardan bazılarını Saddam Hüseyin'in idam görüntülerinin yayımlanmasından sonra yaşayarak gördük, göreceğiz.
Görsel sınırları olmayan bir dünyada yaşamayı mecburen öğreneceğiz