BIST 9.091
DOLAR 32,39
EURO 35,05
ALTIN 2.326,54
HABER /  GÜNCEL

Erdoğan'dan kritik ziyaret herkesin gözü orada olacak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 23-24 Temmuz'da Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar’a yapacağı ziyaret, krizin çözümünde önemli bir eşik olarak değerlendirildi

Abone ol

Uzmanlar, Erdoğan'ın ziyarette bölgenin güvenliği ve Araplar arasındaki birliktelik gibi konuları vurgulayacağını belirterek, krize yönelik bir uzlaşma zemininin yakalanabileceği yorumunda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5 Haziran'da Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır'ın Katar ile diplomatik ilişkilerini kesmeleri ve bu ülkeye ambargo başlatmalarının ardından ilk kez Körfez'e ziyaret düzenleyecek.

Erdoğan, 23 Temmuz’da önce krizin taraflarından Suudi Arabistan’ı ziyaret edecek, ardından krizde Türkiye gibi arabuluculuk rolü üstlenen Kuveyt’e geçecek. Erdoğan, daha sonra 24 Temmuz’da Katar’a gidecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kritik ziyareti öncesi AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, ziyaretin Katar krizinde önemli bir eşik olmasını bekliyor.

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Ahmet Uysal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin ilgili ülkeleri ziyaret ederek yapay bir krizin kimseye faydası olmayacağını anlatmaya çalıştığını ve bu çerçevede ziyaretin çok önemli ve yerinde olduğunu dile getirdi.

Türkiye’nin Körfez'deki krizde yürüttüğü arabuluculuk rolünün önemli olduğunu söyleyen Uysal, "Sorunları bizim çözmeye uğraşmamız ABD lideri Donald Trump ya da bir başkasının çözmesini beklemekten çok daha iyi." diye konuştu.

Krizin başından itibaren Katar’ın ambargoya yenik düşmemesi noktasında Türkiye’nin gerek siyasi açıdan gerekse oradaki askeri üssü dolayısıyla ciddi destek verdiğini hatırlatan Uysal, şöyle devam etti:

"Türkiye, bölgede ülkelerin birbiriyle uğraşması yerine birlik olması gerektiğini vurguluyor. Bu konuda ne kadar haklı olduğu da ortaya çıktı. Şimdi maalesef Sisi, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan gibi bölgede demokrasi istemeyen güçler, özgürlük ve açılımı savunan Katar’a ciddi baskı yapmak istiyor. Ayrıca Katar'ın özellikle doğalgazdan kaynaklanan ekonomik gücü nedeniyle rakip olarak görülüyor. Ancak Katar hem askeri hem de ambargodan boğulacak duruma gelme riskini atlattı. Artık askeri müdahale çok zorlaştı. Aynı zamanda şu haliyle ambargonun Katar’ı çok fazla zorlamayacağı ortaya çıktı."

Ziyaretten somut sonuçların çıkmasının özellikle Suudi Arabistan'daki yeni veliaht prense bağlı olduğunu söyleyen Uysal, kritik bir dönemde göreve gelen veliahtın yerini sağlamlaştırmak amacıyla güçlü bir lider imajı vermeye çalışacağının altını çizdi. Bu noktada Türkiye'nin "Seninle bir sıkıntımız yok şeklinde bir mesaj vermesinin sorunun normalleşmesine yardımcı olacağına yönelik inancını dile getiren Uysal, "Türkiye ve Suudi Arabistan, Katar konusunda birbirlerine karşı olmalarına rağmen, saygı ortamında ve bir anlamda jest sayılabilecek bir söylem kullandı. Buradan iki ülkenin de birbirini önemsediği mesajı çıkar. Bu anlamda bence bir iş birliği olabilir. Bir uzlaşma zemini var." ifadelerini kullandı.

"KRİZİN DONDURULMASI, ÇÖÜMÜ İÇİN DE EŞİK OLACAK"

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Ataman da Katar krizinin patlak vermesinden sonra Türkiye'nin net bir şekilde bu ülkenin yanında yer aldığını açıkladığını ancak karşı tarafı da ötekileştirmemeye çalıştığını hatırlattı.

Süreç içinde ABD ve Batı'nın ikircikli tavrının Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve destekçilerinin Katar'a karşı talepte bulundukları siyasi değişiklik projesinin başarılı olamayacağını ortaya koyduğunu anlatan Ataman, bu noktada da bölgede Türkiye ile ilgili olumsuzlukların ortaya çıkmaya başladığına dikkat çekti.

Ataman, gerek bu olumsuzlukları ve gerekse Katar'ın tecride maruz kalmasını engellemek amacıyla bu ziyaretin yapılacağını vurguladı. Ziyaretin iki önemli amacı olduğunu dile getiren Ataman, şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm tarafların bu krizden telafisi zor hasarlara maruz kalacağını vurgulamak için gidiyor. İkinci olarak da Suudi Arabistan ve BAE yönetimindeki giderek artan Türkiye karşıtı havanın dağılması amacıyla Türkiye'nin pozisyonunu biraz daha net şekilde açıklamaya çalışacaktır. Zira, bu durumun ekonomik boyut üzerindeki etkisi çok önemli çünkü Türkiye'nin bu ülkelerle ciddi ekonomik ilişkileri var. Bunun devam etmesini tüm taraflar istiyor. Dolayısıyla ilişkilerin siyasi krizden etkilenmemesi için ne tür tedbirler alınabileceği konusunda görüşmeler yapılacaktır. Krizin ne kadar süreceği diğer bölgesel gelişmelerin seyrine göre değişecektir ama bu ziyaretle beraber en azından krizin tırmanmasının önüne geçileceğini düşünüyorum. Krizin dondurulması, çözümü ve yönetimi için önemli bir eşik olacaktır."

"ERDOĞAN BÖLGEDEKİ BİRLİKTELİĞİ VURGULAYACAKTIR"

Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Şahin ise bölgede yaşanan krizde Türkiye'nin durduğu yerin başından itibaren belli olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyaret sırasında muhakkak krize ilişkin bir mesaj vereceğinin altını çizen Şahin, "Daha çok Körfez'in güvenliği ve Araplar arasındaki birlikteliği vurgulayacaktır diye düşünüyorum. Hem Suudi Arabistan hem de Katar’a gidecek olması bunu gösteriyor." şeklinde konuştu.

Körfez ülkelerinin Katar’a karşı hareket ederken çok yüksek perdeden işe girdiğini belirten Şahin, Körfez ülkelerinin Katar'dan hiçbir egemen devletin yapamayacağı isteklerde bulunduğunu ve Katar'ın da zaten bunu yapamayacağını dile getirdiğini anlattı.

Şahin, yaptırımlarla bir yere gidilemeyeceğinin anlaşıldığını ve bu nedenle krizin uzun bir zamana yayılarak çözüleceğine yönelik tahminini dile getirdi ve "Krizin fazla derinleşmeyeceğini düşünüyorum." dedi.

İLK DURAK SUUDİ ARABİSTAN

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır'ın başını çektiği koalisyonun 5 Haziran'da Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kestiklerini ve Katar'a ekonomik ambargo kararını açıklamasının ardından çok sayıda devlet ve hükümet başkanıyla telefon görüşmeleri yaparak sorunun çözülmesi için aktif şekilde sürece dahil oldu.

Erdoğan, krizin hemen ertesinde gelişmelere ilişkin Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kuveyt Emiri Şeyh Sabah el-Ahmed es-Sabah, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo, Bahreyn Kralı Hamad bin İsa El Halife, Ürdün Kralı 2. Abdullah, Lübnan Başbakanı Saad Hariri, Malezya Başbakanı Necip Tun Abdürrezzak ve Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile telefonda görüştü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'in 9 Haziran, Bahreyn Dışişleri Bakanı Şeyh Halid bin Ahmed bin Muhammed Al Halife'nin 10 Haziran ve ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın 9 Temmuz'da Türkiye'ye yaptığı ziyaretlerde krizin çözümüne yönelik görüşmelerde bulundu.

İlk olarak 23 Temmuz’da krizin taraflarından Suudi Arabistan’ı ziyaret edecek olan Erdoğan, Cidde’de Kral Selman bin Abdülaziz Al Suud ile görüşecek, Suudi Arabistan Veliaht Prensi, Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Muhammed bin Selman bin Abdülaziz Al Suud’u da kabul edecek.

Erdoğan, ardından, krizde Türkiye gibi arabuluculuk rolü üstlenen Kuveyt’e geçerek, Emir Şeyh Sabah El Ahmed El Cabir El Sabah’la bir araya gelecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak da 24 Temmuz’da Katar’ı ziyaret ederek Emir Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’yle görüşecek.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamaya göre, görüşmelerde, ikili ilişkilerin tüm yönleriyle ele alınması, ayrıca, bölgesel ve uluslararası gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulması öngörülüyor.

Bu çerçevede, Körfez ülkeleri arasında Katar bağlamında yaşanmakta olan ihtilafa ilişkin son gelişmelerin ve sorunun çözümüne yönelik atılabilecek adımların ele alınması planlanıyor.