BIST 9.722
DOLAR 32,57
EURO 34,96
ALTIN 2.427,48
HABER /  POLİTİKA

Erdoğan'dan Gezi Parkı'na ültimatom

AK Parti'nin "Büyük Oyunu Bozmaya Hadi Tarih Yazmaya" sloganıyla düzenlendiği miting sona erdi.

Abone ol

İNTERNETHABER- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın günlerdir merakla beklenen Milli İradeye Saygı Mitingi'nin ilki bugün Ankara Sincan'da gerçekleşti.

Mitingin kuşkusuz en önemli gündem maddesi Taksim Gezi Parkı'daki eylemlerdi. Erdoğan, mitingden Taksim Gezi Parkı'na ültimatom gibi bir mesaj gönderdi:

"Yarın İstanbul mitingimiz var, Taksim Meydanı boşaldı, boşaldı, yoksa güvenlik güçleri boşaltmasını bilir."

Erdoğan'ın Gezi Parkı'na ilişkin sözlerinin satır başları şöyle:

"SOKAKLARA DÖKÜLEN OLMADIK"

Biz 27 Mayıs’ın karanlığını böyle bir direnişle açtık. Biz 12 Eylül’ün 27 Nisan’ın karanlığı böyle bir direnişle açtık.Birileri gibi sokaklara dökülenlerden olmadık. Eline taş alan, molotof alanlardan, sapan alanlardan olmadık. Birileri gibi gece yarılarına kadar kornalarına basanlardan olmadık. Tencere tava çalarak komşusunu rahatsız edenlerden olmadık. Bunlar mı çevreci? Bunun adı gürültü kirliliği. Çapulcudan çok rahatsız olmuşlar. Dedim ki bana gelenlere, bak dedim size ben TDK’nın lügatınden okuyorum, “düzeni bozma gayreti içinde olanlara çapulcu denir” aynı zamanda kamu düzenini bozmak suçtur.

HANİ DEMOKRASİ HANİ HAK HUKUK

12 tane parti teşkilatımız yakıldı yıkıldı. Ya parti teşkilatı sana ne yaptı be? Hani demokrasi diyordunuz, hak hukuk diyordunuz. Ben özellikle başta Taksim meydanı olmak üzere, ülkemin değişik yerlerinde olanlara sesleniyorum. Sizin demokrasi özgürlük anlayışınız bu mu? Olayın özü Gezi Parkı mı? Bunları size belgelerle daha sonra açıklayacağız. Bu iş dışarıda ve içerde koordineli olarak yürüyen bir süreçtir. Hepsinin belgeleri elimizde. Bu ihanet şebekesini milletimize tanıtacağız.

Biz bu ülkede Ak Parti iktidarı olarak milletin kılık kıyafetine bakıp, sakalına bıyığına bakıp, ağzındaki duaya alnındaki secde

Alçakça onlara şiddet uygulayanlardan olmadık. Başörtülü bir bayan araba sürüyor değil mi? Arabaya vuruyorlar. Yavrusuyla eşini bekliyor ona saldırıyorlar. Taciz ediyorlar. 6 aylık çocuğunun aracıyla orada tekmeyle yerde süründürüyorlar. Sizin özgürlük anlayışınız bu mu?

"CAMİLERİMİZDE İÇKİ İÇTİLER"

Baş açığı da burada, başörtülüsü de burada. El ele omuz omuza, hep birlikte Türkiye. Polisimize el uzattılar. Sabrettik, sabrediyoruz. Polisimize başında maalesef milletvekili sıfatında bulunan bir CHP’li tarafından en ahlaksız en edepsiz şekilde dil uzattılar. Sabrettik. Başörtülü kızlarımıza el uzattılar, sabrettik. Okullara sokmadılar, üniversitelere sokmadılar. Camilerimize ayakkabılarıyla girdiler. Camilerimizde içki içtiler. Sabrettik. Sabrediyoruz.

"8 AY DAHA SABREDECEĞİZ"

Duvarlara hakaretler yazdılar. Sabahlara kadar azgınca küfrettiler. Şahsımda dahil olmak üzere hep küfür ettiler. Ama sabrettik. Çünkü biliyorduk ki kem söz sahibinindir. Çocukları, yaşlıları, kadınları rahatsız ettiler. Bütün bunlara karşı sabrettik. Bir kere tüm bu vandallıkların, tüm bu insanlık dışı hareketlerin hesabını yargıda soracağız. Bunu eğer takipsiz bırakırsak bu da olmaz. Ayrıca 8 ay daha sabredeceğiz. 8 ay sonra sandık gelince bunlardan hesabı işte orada soracağız. Sandıkları patlatacağız ona göre. Ben size inanıyorum.

"GEZİ PARKINI YENİ ÖĞRENDİLER"

Türkiye 17 gündür ibretle izlediğimiz tarihe de bu şekilde kaydedilecek bir olay yaşadı. Meselenin çıkış yeriyle geldiği nokta çok farklı. Her çevreden çok farklı insanlar geldiği halde bir şey konuştular. Dediler ki Gezi Parkı. Bunların çoğu aslında Gezi Parkı’nı yeni öğrendiler.

Biz Taksim’de Gezi Parkı’na gelen saf temiz kardeşlerimi hadi kabulleniyorum, eyvallah. Fakat bunu anlıyorum da ortada henüz bir şey yokken, bu genç kardeşlerimin orada birileriyle bulunmasını anlamıyorum. Çünkü ne ihale, ne atılan bir adım ne de yapılan bir şey var. Acaba niye buraya geldiler? Çevre duyarlılığıyla ortaya çıkan kardeşlerimi diğerlerinden ayırıyorum. Onların taleplerine saygı duyduğumu ifade ettim. Ama iş daha ilk günden itibaren çevre duyarlılığının ötesinde başka bir noktaya gitti.

"ÇOK FARKLI HESAPLAR DEVREYE SOKULDU"

Orada illegal örgütler vardı. Gezi Parkı perdesinin gerisinde çok farklı hesaplar devreye sokuldu. Bu konuda ulusal medyanın bir kısmı yalan haberlerle, iftira ile, provokasyonla her türlü ilkesizliği sergiledi.

Uluslararası medya aynı şekilde her türlü iki yüzlülüğü sergiledi. Kimi siyasetçiler, söylemleriyle, eylemcilere para vererek. Dilenci mi onlar yahu? Eylemcilere para vererek, sokakta polisimize küfrederek, bir mezhep çatışması için her türlü tahriki yaptılar.

"ÇADIRLARDA EDEPLE ADAPLA ÖRTÜŞMEYEN GÖRÜNTÜLER YAŞANDI"

Sosyal medyada sahte hesaplar üzerinden yalan haberlerle akıl almaz provokasyon gerçekleştirildi. Sokaklarda, caddelerde, çadırların içinde dışında milletin değerleriyle örtüşmeyen, edep adapla örtüşmeyen görüntüler yaşandı.

"HESABINI SANDIKTA SORACAĞIZ"

Çünkü biz yakıp yıkarak kırıp dökerek, yalanla iftira ile bu yola koyulmadık. Bize, yani bu gördüğünüz millete 27 Mayıs’ta o oyunu oynadılar. Biz bu oyunun hesabını hukukla, demokrasiyle sorduk. Unutmayın bize 12 Mart’ta, 12 Eylül’de 28 Şubat’ta bu oyunu oynadılar. Oralarda da hesabımızı yine sandıkta sorduk. Ama hukuk içinde demokrasi içinde ahlak ve edep içinde sorduk. İnşallah işte bu hukuksuzluğun bu şiddetin bu sandıktanımazlığın hesabını da ahlak ve edebimizle sandıkta soracağız.

Siz hafta başında da bir başkaydınız. Bizleri havaalanından aldınız ve başkentin merkezine kadar yüz binler yollarda bir başka götürdünüz. Sizin o heyecanınız, o aşkınız o sevdanız unutulur gibi değil.

ANKARA'DA YAKIP YIKANLARIN GEZİ İLE NE İLGİSİ VAR"

Ankara’da her yanı yakıp yıkanların Gezi Parkı’yla ne alakası var? Kırıp dökenlerin ne alakası var? Durakları yakıp yıkanların Gezi Parkı’yla ne alakası var? Sivil araçları yakanların ne alakası var? Bunlar 17 gün boyunca tiyatro içinde tiyatro sergilediler. Bir tarafta türk bayrağı ile dolaştılar, bir tarafta türk bayrağını yaktılar. Bir tarafta içki şişelerinin güya çadırdan mescit yaptılar, diğer tarafta ayakkabılarıyla Dolmabahçe Bezmi Alem Camii’ne ayakkabılarıyla girip camide içki içtiler. Bir taraftan ulusalcıyız dediler, diğer tarafta AKM’nin, Atatürk Anıtı’nın üzerindeki paçavralara göz yumdular.

Atatürk Kültür Merkezi’nin üstünde o paçavralara niye göz yumdunuz? Asılanlar neydi terörist. İllegal görünen legal örgütler. Başbakana hakaret içeren paçavralar. Anıt’ta bölücülerin posteriyle Türk bayrağı ve Atatürk’ün posteri yanyana. Niye bunu seyrettiniz? Hani siz ulusalcıydınız? Neden? Ondan sonra koministiz diyenler faşizm sergiledi. Özgürlükçüyüz diyenler özgürlüklere saldırdı. Kendi yaşam tarzına saygı isteyenler, başkalarının yaşam tarzına saldırdılar. Polis müdahalesini günlerce ağızlarında sakız yapanlar kendi şiddetlerini bir kenara koydular.

"POLİS BİBER GAZI KULLANIR"

Polis su kullanır, polis biber gazı kullanır. Avrupa’da, Amerika’da, Çin’de, Rusya’da böyledir. Hatta hatta bazı ülkelerde kurşun sıkar. Benim polisim sabretti be. Yeri geldi dayak yedi. Parke taşlarını attılar onlara. 600’ü aşkın polisim yaralandı. Bunlar Türk polisi değil mi? Ey ulusalcılar bu polise nasıl saldırdınız.

ORADA KALAN VAR MI BİLİYORUM AMA..

Ben tekrar bir şey hatırlatmak istiyorum. Ülkemin huzurunu bozmak isteyenlere sesleniyorum:

Taksim Gezi Parkı'nda hala kalan var mı bilmiyorum. Yargı sürecinde olan bir konuda hala orada olmanın bir anlamı yok. Bunun yanında bir şey söyledim. Yargı ne tür karar verir bilemem. Lehte de karar verse İstanbul kalkar halk oylamasını yapar.

Eğer halk parkı korumak koşuluyla bir şehir müzesi isterse biz gereğini yaparız. Biz haziran seçimleri öncesi bu projemizi İstanbul'a anlattık. İstanbul yüzde 51'le bize evet dedi. Halkımız ne karar verirse biz ona uyarız.

ORAYI TERK EDİN

Orada duran kardeşlerim varsa orayı terk edin. İyi niyetlilere sesleniyorum. Orayı terk edin diyorum. Orası İstanbullular'ındır. Orası illegal örgütlerin işgal mekanı değildir.

BOŞALDI BOŞALDI YOKSA...

Taksim Meydan yarın boşaldı, boşaldı. Boşalmadığı takdirde artık bu ülkenin güvenlik güçleri orayı boşaltmayı bilir. Çünkü geldiler, kabul ettik. Kendilerine anlattık. Bana söyledikleri şu:

'Halk oylaması yapacaksınız ne güzel' dediler. Birleri hala direndi. 10'da dediler, 3'te dediler açıklamadılar. Bu devlet sizin oyuncağınız değil. Kusura bakmasınlar.