BIST 9.645
DOLAR 32,54
EURO 34,90
ALTIN 2.434,17

Elitist Hukuk Anlayışı

Türkiye’nin aşamadığı kronik problemleri var. Bunlardan biri de elitist hukuk anlayışı.

Türkiye’nin aşamadığı kronik problemleri var. Bunlardan biri de elitist hukuk anlayışı. Cumhuriyet tarihinde bir çok örneğini gördüğümüz bu anlayış daha önceki yazılarımda da değindiğim potansiyel suçlu kavramı ile mündemiçtir.

Nedir bu elitist hukuk anlayışı? Normal şartlar altında, demokratik bir hukuk devletinde yasal düzenlemelere uyma açısından herkes eşittir. Kanun ile tanınmış bir imtiyaz olmadığı sürece hukuka uyma konusunda hepimiz eşitiz. Kağıt üstünde böyle olsa da uygulamadaki durum farklı. Çünkü Türkiye’nin potansiyel suçluları-olağan şüphelileri ve kendini imtiyazlı ilan eden bir güruhu var.

Söz konusu meselenin en yakın örneği yine CHP üzerinden tezahür etti.

Herkesin bildiği üzere 17-25 Aralık operasyonu hükümeti düşürmeye yönelik açık bir darbe girişimiydi. Başta Zekeriya Öz olmak üzere Fetönün ajanları Erdoğan’a saldırmak için bir kurgu yaptı. Ancak bu kurgu tutmadı. 15 Temmuzla beraber de kendi kurdukları tuzağa düştüler. Buna rağmen 17-25 Aralık konusu açıldığında hala Fetö ağzıyla konuşanlar var. Zekeriya Öz’ün argümanlarını kullanan bir sürü CHP kurmayı var. Bu problemin bir kısmı.

Asıl problemli tarafa gelince..

17-25 Aralık çamurunun Erdoğan’ın üstüne bulaşması için ellerinden geleni yapanlar iki cümlelerinden birinde yargıya hesap verme, hukukun üstünlüğü ve kanun önünde eşitllik argümanlarını kullanıyorlardı. Bu argümanların hepsini kesinlikle inandıkları için kullanmıyorlardı. Bütün amaçları 17-25 Aralık operasyonunun Erdoğan’ı haksız şekilde yerinden etmesiydi. Tıpkı yakın zamanda Brezilya’da ve Pakistan’da olduğu gibi. Daha da acıklı olanı bizim mahallenin yazar çizer taifesi de dut yemiş bülbül gibi olayları izledi. Bazı istisnalar hariç hukukun suiistimal edildiğini ve yargı mekanizmalarını istismar ederek Erdoğan’a saldırdıklarını ortaya koyan olmadı. Kimin bilgisi kıttı, kiminin yüreği..

Şimdi daha tutarsız ve acıklı olan tabloya bakalım. Mit Tırları ihanetiyle ilgili yargılanan CHP Milletvekili Berberoğlu 25 yıl ceza aldı. Berberoğlu’nun söz konusu bilgileri Kılıçdaroğlu’ndan aldığı ve bu şekilde servis ettiği iddiası kuvvetli şekilde yayılmaya başladı. Devletin en üst makamında olan Cumhurbaşkanı Erdoğan dahil bu işin sonunun Kılıçdaroğlu’na uzanma ihtimali olduğu söylendi.

Peki karşı tarafın savunması ne oldu? Tam olarak şu oldu: ‘’Kılıçdaroğlu vermiş olsa bile tutuklanmamalı, hapse atılmamalı. Bu iç siyasetin dengelerini bozar.’’ Bunun karşısında da kimse şunu demedi ve hala demiyor: 17-25 Aralık kumpasında Erdoğan tutuklanmalı, bu işin sonu ona varacak diyenler konu Kılıçdaroğlu’na gelince niye ağız değiştirdi?

Kaldı ki 17-25 Aralık kumpasının Fetö işi olduğu açık şekilde ortaya çıktı. Buna ek olarak MİT Tırları ile ilgili ihanetin de Fetö operasyonu olduğu ayan beyan ortada. Velhasıl 17-25 Aralık sürecinde dönemin Başbakanını Fetö eliyle mahkum ettirmek isteyenlerin hukuk ve adalet lakırdılarının tam anlamı ile hukuk istismarı olduğu ortaya çıktı.

Ne çarpık, ne tutarsız ne ahlaksız bir anlayıştır bu demeden edemiyoruz. 17-25 Kumpasında Erdoğan içeri atılmış olsa idi, onlara ve dış destekçilerine göre hukukun üstünlüğü tezahür edecekti. İç ve dış medyalarında Türkiye’nin normalleştiği ve Türkiye’de demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin sonunda oturduğu cihetinde kirli haberler yaparak ihanetlerini pekiştireceklerdi. Türkiye’nin en büyük partisinin lideri ve Başbakan olan birinin Fetö eliyle içeri atılması ise iç siyasi dengeleri hiç bozmayacaktı. Şimdi ise iç siyasi dengeler bozulur yaygarası koparıyorlar!

Peki kimin için bu yaygara: Fetö ve PKK ile el ele yürüyen, ‘’velev ki terörist, silahı yoksa niye vuruyorsun’’ diyen kasetten bir başkan için. MİT Tırları ihanetine karışmış olsa dahi onun yargılayamazsınız diyorlar. Çünkü o dokunulmaz; çünkü onlar elit, çünkü onlar imtiyazlı.. Ancak onlar dilerse, size iftira atıldığında dahi, şiir okuduğunuzda dahi yargılanırsınız. Çünkü onlara göre hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukuku geçerlidir.

Ben üstüme düşeni yapayım İbrahim’in ateşine su taşıyan karınca misali: Tutarsız, ilkesiz ve ahlaksızsınız! Başbakan asarak, jüritokratik mekanizmalar ihdas ederek ya da türlü ayak oyunları ile hükümetler yıkarak iç siyasete ayar verdiğiniz o günler geçti. Anormallik sizde ve sizin devrinizdeydi. Şimdi normalleşiyoruz, alışın..