BIST 9.468
DOLAR 32,60
EURO 34,84
ALTIN 2.495,36

Deve İdrarı ve İlmin Haysiyeti

İki akademisyen arasındaki tartışma son günlerin en popüler konularından biri: Namı diğer deve idrarı polemiği.

İki akademisyen arasındaki tartışma son günlerin en popüler konularından biri: Namı diğer deve idrarı polemiği.

Herkes bu tartışmanın bir tarafından tutup kendine göre sonuç çıkardı ve çıkarmaya devam ediyor. Olay tamamıyla körlerin fil tarifine döndü. Kimileri fırsattan istifa Yüce Dinimiz İslama saldırmaya çalışırken kimileri de kişisel hesaplarını halletme yoluna gidiyor.

Konunun uzmanı olmadığım için tartışmanın künhüne dair bir şey söylemekten haya ederim. Bu konu ile ilgili Faruk Beşer Hoca’nın yazısını şiddetle tavsiye ediyorum.

Bununla birlikte ilimde usulün ne kadar gerekli olduğunu da bu tartışma sayesinde bir kez daha hatırladığımızı ortaya koymak gerekir.

Söz konusu tartışmada ilimle uğraşan birçok insan gibi benim de dikkatimi çeken husus Arapça dahi bilmeyen birinin Arapça üzerine kurulu olan Hadis İlmi ile ilgili ahkam kesmesi. Kelimenin tek anlamı ile fecaat..

Bu fecaat belirli zamanlarda güzel ülkemizde karşımıza ne yazık ki çıkıyor. Yakın tarihten birkaç örnek vereyim. Ünlü siyasi liderlerden biri başörtüsünün takılması ile ilgili Kuran-ı Kerim’de geçen bir hükmün olup olmadığı araştırmasını uzmanlık alanı tarih olan birine ödev olarak vermişti. Sözüm ona bilim adamı olan bu arkadaş da hiç utanmadan kesinlikle uzmanlık alanı olmayan bu vazifeyi kabul etmiş ve sonuç raporunu iletmişti: ‘Kuran’da başörtüsünü emreden hiçbir hüküm yoktur.’

Başka bir örnek de benim uzmanlık alanımdan: Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu’nun Dış İşleri Bakanlığı sırasında yaşanan Mavi Marmara Olayı gündemimizi uzun süre işgal etmişti. Dış İşleri Bakanlığı konu ile ilgili hızlı bire rapor hazırlamış ve İsrail askerlerinin uluslararası hukukta düzenlenmiş ‘deniz haydutluğu’ suçunu işlediğini belirtmişti. Ancak azıcık Deniz Kamu Hukuku mevzuatına hakim olan bir kişi devletin deniz haydutluğu suçu işleyemeyeceğini bilir. Sonradan öğrendiğimize göre raporu hazırlayan arkadaş Deniz Ticaret Hukukçusu imiş. O da bilmediği alana girip rapor yazanlar kervanına eklendi.

Bir örnek de en yakından yani referandum döneminden verelim: Anayasa Referandumu ile yatıp kalktığımız günlerde cahil cesaretinin türlü ve çok başarılı sunumlarına şahit olduk. Kimi rejim değişiyor dedi, kimi diktatörlük geliyor. Kimi de ya bir manyak çıkarsa diyerek ortalığı karıştırmaya çalıştı. Bu sonuncusuna en güzel cevabı da Süleyman Özışık vermişti o tarihte: Bu ülke göreceği bütün manyakları gördü zaten. Bundan sonra kimse korkmasın, çıkarsa yine indiririz! Anayasa Rerefandumu’nun menfi şecaat arzı açısından en popüler ismi önerilen sistemde başbakanın olmadığını dahi bilmeyen ve buna rağmen yeni sisteme karşı çıkan Kılıçdaroğlu idi bence.

Daha fazla uzatmaya gerek yok herhalde bu örnekleri. Ana argümana geçelim.

Bana göre bilgi ve bilimle uğraşan insanlar bilinen tarihte hiç bu kadar global şekilde aşağılanmadı. Sosyal bilimler bu noktada zaten kötü durumda da sayısal bilimler için de durumun farklı olduğu söylenemez herhalde. İnsanlar ilahiyat, iktisat ya da hukuk alanında o kadar kolay ahkam kesiyorlar ki şaşırmadan edemiyorsunuz. Bu durum tıp alanına geldiğinizde de çok farklı değil diyebiliriz.

Eskiler cahilliğini bilmek alimliğin üçte biridir derlermiş. Bilmiyorum demek ilimle uğraşan biri için çok önemlidir. O yüzdendir ki büyük islam alimi İmam Ebu Yusuf kendisine muhtelif konularda soru yönelten bir kişiye birden fazla kez bilmiyorum cevabı vermiş ve soruyu soran adamın şu tepkisi ile karşılaşmıştır: Ne de çok şeyi bilmiyorsun ya imam, bir de devletten para alıyorsun. Ebu Yusuf’un cevabı muhteşem: Ben devletten bildiklerim nisbetinde para alıyorum, bilmediklerim için de para alsaydım eğer devletin hazinesi yetmezdi!

Medya bilginin aşağılanması konusunda günahkardır. İşini doğru düzgün yapmaya çalışan programcı arkadaşları tenzih ediyorum. Ancak her bildiğini iddia edeni biliyor olarak kabul etmek ya da sadece reyting alıyor diye birilerini bir yerlere çıkarıp yazdırmak ve konuşturmak doğru değil.

Bir de joker akademisyenlere ek olarak joker köşe yazarlarına da değinelim. İktidara yakın ya da uzak olsun, çok takipçisi ve okuru olan bazı yazarlar, sırf gündemde kalabilmek için gündemin ilmi derinlik gerektiren konuları ile ilgili ahkam kesiyorlar. Kesinlikle tasvip etmiyorum. 2 saatlik internet sörfü ile ilahiyat, hukuk ya da iktisat alanında bilgi sahibi olunuyorsa nasıl yapıldığını bize de anlatın lütfen. Sizler Arap Cahiliyesindeki şairler gibisiniz. Söz söyleme üstadı olmak farklı, hakiki bilgi ve hakikat farklı. Hakiki bilgiyi ve hakikati destekleyin yeter.