BIST 9.717
DOLAR 32,53
EURO 34,95
ALTIN 2.437,03

Demokratik Darbe

MİT Tırları’nın durdurulması ile ilgili davada Enis Berberoğlu 25 yıl cezaya çarptırıldı.

MİT Tırları’nın durdurulması ile ilgili davada Enis Berberoğlu 25 yıl cezaya çarptırıldı. Davaya ilişkin iddianameyi hatırlayacak olursak, Enis Berberoğlu’nun Can Dündar’a MİT Tırları ile ilgili görüntüleri vermesi ayrıntılı bir şekilde yer almıştı. Can Dündar görüntülerin kendisine verildiği dönemde Cumhuriyet Gazetesi’nin genel yayın yönetmeni idi.

Berberoğlu’nun söz konusu görüntüleri tedarik ettiği ile ilgili bilgiyi Can Dündar vermişti. Hem kitabında hem de mahkeme heyetine verdiği ifadede görüntülerin kendisine solcu bir milletvekili tarafından ulaştırıldığını belirtmişti. Yetkili makamlar bu ifade üzerine harekete geçerek Dündar’ın telefon kayıtlarını incelemiş ve HTS verilerinden 21 saniyelik görüşmenin Enis Berberoğlu ile yapıldığı sonucuna ulaşmıştı.

Bu hafıza tazelemesinden sonra dünden beri takip ettiğimiz tabloya bakalım.

Karar CHP’de infiale yol açtı! Türk Milleti adına karar veren Türk Yargısı’nın kararını tanımadıklarını CHP’li kurmaylar ilan ettiler. Karar açıklandığı anda CHP’liler meclis salonunu terk etti. Sonra Özgür Özel kararı faşist olarak nitelendiren bir açıklama yapmak üzere geri döndü. Ardından hızını alamayan Kılıçdaroğlu kendini parklara sokaklara vurdu. Son gelen bilgiler İstanbul’a doğru yürüyüşe geçtiği yönünde. CHP Bursa Teşkilatı adına açıklama yapan Muharrem Or merkezden aldığı cesaretle kararı sarayın emrindeki çadır mahkemesinin verdiğini söyleyerek Türk Mahkemeleri’ni aşağıladı.

CHP’nin artık normal bir siyasi parti gibi davranması gerekiyor. Her fırsatta hukukun üstünlüğü ve adaletten dem vuran CHP’lilerin söz konusu tavırları birilerinin belirttiği üzere kesinlikle histerik ya da anlık tepkilerden oluşmuyor.

CHP planlı bir şekilde dışarıdan talimat alarak yoluna devam ediyor. 15 Temmuz’da gerçekleşen ihaneti Tayyip Erdoğan’ın üstüne yıkmaya çalışıyor mesela. ‘Kontrollü darbe’ açıklaması yapan Kılıçdaroğlu’nun bütün niyeti bu. Zaten darbenin başarısız olduğu anlaşılır anlaşılmaz birileri tiyatro demeye başlamıştı. Şayet darbe başarılı olsa idi bu sefer de ‘demokratik darbe’ denilecekti. Bu kavram da nereden çıktı demeyin, ABD’deki Fetöcü akademisyenler bu kavramı geliştirip önümüze koyabilmek için senelerdir çalışıyorlar. İsteyen Ozan O. Varol’un Demokratik Darbe (The Democratic Coup D’Etat) adlı makalesine bakabilir.

Kılıçdaroğlu’nun kontrollü darbe iftirasının aynısını mahkemelerdeki Fetöcüler dillendiriyor. Mehmet Partigöç, Mehmet Dişli, Akın Öztürk gibi işin başında olan ve çoğu kamera görüntüleri ile sabit ihanet saatlerinin başrol oyuncuları da üç maymunu oynuyorlar. 15 Temmuz’a tiyatro diyenler mahkemelerde oynan tiyatrolardan habersiz mi? Kesinlikle haberleri var. Daha da ötesi aynı replikleri farklı cümlelerle kullanıyorlar. Hedef belli. Darbe girişimini Erdoğan’ın üstüne yıkmak.

MİT Tırları ile ilgili ihanet girişiminde de aynı tavrı görüyoruz. Kılıçdaroğlu’nun mahkeme kararının hemen ardından yaptığı açıklamalar senaryonun kendisini ortaya koyuyor zaten. Devlet sırrını ifşa etme ile ilgili en ufak bir şey söylemeyen Kılıçdaroğlu Türk Mahkemeleri’ne dil uzattı. Ve hemen ardından ekledi: Erdoğan uluslararası mahkemelerde hesap verecek!

Kılıçdaroğlu Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni (UCM) kastediyor. Can Dündar yurt dışına yeni kaçtığı sıralarda bir televizyon programında Can Dündar’ın avukatı ile bu konuyu tartışmıştık. MİT Tırları’nın durdurulmasının Erdoğan’ı UCM’ye göndermek için yapıldığını söylediğimde karşı çıkmış UCM’ye Türkiye’nin taraf olmadığını söylemişti. Ben de taraf olmayan ülke yetkililerinin de yargılanabildiği bilgisinin altını çizmiştim. Ve bugüne geldiğimizde Kılıçdaroğlu benim söylediğimi doğruladı. Maksat Erdoğan’ı UCM’de yargılatmak.

Bu noktada damatlar konusu ile bu konuyu da birbirine karıştırmamak lazım. Damatların hukuka uygun olmayan sebeplerle tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmesini eleştirdik ve eleştiriyoruz. Bu bir hata. Ancak Devletimizin yargı organlarını aşağılamak ve demokratik yollarla iş başına gelen Erdoğan’ı uluslararası mahkemelerde yargılatmaya çalışmak bir ihanet! Hata ile ihaneti birbirine karıştırmayalım. Sezgin Tanrıkulu’nun Türkiye’ye yaptırım uygulayın, yatırımları kesin çağrısı aynı ihanet zincirinin başka bir halkası. Der Spiegel bu açıklamaları Erdoğan başka dilden anlamaz şeklinde manşete taşımıştı.

Merak etmeyin Erdoğan yaptırım dilinden de anlamaz. Darbe dilinden anlamadığı gibi. Erdoğan’ın anladığı tek dil sandık dilidir.

İç karışıklık, ekonomik kriz ve dış baskıdan medet umanlar derin bir ihanet içindedirler. Demokrasiye, meclise ve yargıya güvenenler ise doğru taraftadırlar.