BIST 9.645
DOLAR 32,56
EURO 34,87
ALTIN 2.432,20

Demet Akalın'ı biraz daha kızdıracağız ama...

Demet Akalın'ı davalık eden Suriyeli mülteciler açıklamasına bir de bu taraftan bakalım. Şimdiden uyaralım: Bu yazı sizi de kızdırabilir!

Demet Akalın'ın Suriyeli mültecilerle ilgili attığı tweet tam da 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü öncesi iyiden iyiye gündem oldu. Öyle ki Mülteci Hakları Derneği, ünlü şarkıcı hakkında dava bile açtı. Demet Akalın Suriyeli mültecilerle ilgili ne demişti kısaca özetleyelim. Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin bayramlaşma için kendi ülkelerine döndüklerini konu alan bir haberi paylaşmış ve şu tweeti yazmıştı:

"Her şey bedava niye dönmesinler! Yerleşsinler artık kendi ülkelerine dönsünler! Avrupa 50 tanesine tahammül edemiyor! Bizde kaç milyonlar bilemiyoruz!" 

Demet Akalın'ın Suriye mültecilerle ilgili bu ilk çıkışı değil. Geçen yıl Temmuz ayında da Twitter'da açılan bir hashtag'a "Suriyeliler evlerine dönsün kesinlikle sonuna kadar katılıyorum. Hırsızlık, gasp, bıçaklama haberlerinden bıktık" mesajını paylaşmış ırkçılıkla suçlanmıştı. 

Peki Suriyeli mülteci konusu özellikle de Suriyeli mülteci çocuklar konusu böyle 'Evlerine dönsünler artık' diyerek ya da onları sınırdışına çıkararak çözülecek bir konu mu?

Artık hayır!

Söze Demet hanımı ve onun gibi düşünenleri kızdıracak bir öngörüyle başlamak istiyorum

"Suriyeliler geri dönmeyecekler."

Neden diye sorarlar için yanıtlar rakamlarda gizli!

Suriyeli mülteciler Türkiye'ye ilk kez 29 Nisan 2011'de giriş yaptılar. Ocak 2018 itibariyle de sayıları 3.4 milyonu aşmış durumda. Suriye'deki iç savaş bitmiş olsa dahi bu nüfusun büyük bir kısmı Türkiye'de kurdukları hayata devam etmek isteyecekler. Özellikle de genç ve orta yaşlı nüfus ile onların çocukları için bu durum geçerli.

Bir diğer veri de İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nden geliyor. Kasım 2017 rakamlarına göre, Türkiye'de her gün ortalama 306 yeni Suriye kökenli bebek dünyaya geliyor. Resmi olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmasalar da o çocuklar bu ülkeyi vatan bilecekler. Burada eğitim alacaklar bu ülkede arkadaş edinecekler dolayısıyla geri dönmeleri zor nüfusa dahil olacaklar. Bu kapsamdaki çocukların sayısı ise 300 bini aşmış durumda. 

Son veri ise Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi ile İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi'nin "Suriyelilerle Uyum İçinde Yaşamanın Çerçevesi" başlıklı araştırmasından. Türkiye'de gelecek 10 yıl içinde Türkiye'de yaşayan Suriyeli sayısı 5 milyonu aşacak. Bunun en büyük nedeni de bir önceki veride de aktardığım gibi doğumlar. Popülasyon doğumlarla birlikte artacak. Hızlı artış nedeniyle geri dönenler olsa bile nüfus yoğunluğunu pek de etkilemeyecekler. 

Şimdi gelelim asıl meseleye; Suriyeler geri dönmediğine göre ne olacak, ne yapmalıyız, ne yapmıyoruz sorularına!

Öncelikle Suriyeliler 'her şey bedava' diye buraya gelmediler 'can korkusu'yla buraya sığındılar ve birçokları için ülkeleri hala güvenli değil. Asayişin sağlandığı bir kaç nokta dışında Suriye hala bu insanlar için bir can pazarı!

İkincisi 'Avrupalılar 50 tanesine tahammül edemiyor' örneğinin arkasına sığınıp 'geri gitsinler, almayalım onları gibi' tezler sunmak empatiden uzak, ırkçı bir bakış açısıdır.

Türkiye'nin 3 milyondan fazla Suriyeli'ye kapılarını açması tartışılmayacak kadar doğru bir karardır. 

EN BÜYÜK GURURUMUZ UTANCA VE TEHDİDE DÖNÜŞMEK ÜZERE

Ancak bu günlerde ve gelecekte Türkiye'nin en büyük gururu büyük bir utanca ve tehdide dönüşmek üzere. Savaş nedeniyle Türkiye'ye sığınan mülteciler her zaman bu ülkeye minnet duyacaklar ancak gelecekteki nüfus için aynı şeyleri söylemek zor. Çünkü çocuk ve genç Suriyeli nüfusu sisteme dahil edemiyoruz yani onları eğitemiyoruz. Sayıları 1 milyona yaklaşan okul çağındaki Suriyeli çocukların ancak yarısını okullara yada geçici eğitim merkezlerine alabilmiş durumdayız. Türkiye'deki eğitimin kalitesinin yetersizliğini ve eğitimdeki sorunları düşünürsek sonuçlarını öngörmek çok da zor değil. Bir de buna travmaya maruz kalmış çocuk psikolojisinin sonuçlarına eklemek zorundayız. 

Peki bu çocukları birer vatandaşa, iyi ve üreten birer insana dönüştürmezsek ne olur?

Avrupa'ya kana bulayan DAEŞ'li militanların kimliklerini düşünerek bu soruya yanıt bulmak kolay. 

- Tunus kökenli Hollanda doğumlu Fransa vatandaşı...

- Fas kökenli Fransa doğumlu Belçika vatandaşı...

Kökensiz, aidiyetsiz, vatansız insanlar. Ne dedeleri gibi Tunuslu ya da Faslılar; ne doğdukları gibi Hollandalı ya da Fransız ne de taşıdıkları kimlik gibi Fransız ya da Belçikalı. 

Eğer Suriyeli mültecilerin çocukları ve gençleri için bir şeyler yapmaz onları bu toprakların insanları yapmazsak ne Suriyeli ne de Türkiyeli olmayan kimliksiz insanlara dönüşecekler ve en büyük tehdidimiz olacaklar. 

Tıpkı DAEŞ gibi... Tıpkı El- Kaide ve diğerleri gibi.

Çözümün en basit yolu kendi çocuklarımız için 1 isterken onlar için 2 istemek zorundayız. 

Gitsinler demekle olmuyor!

Deniz Temur'u sosyal medya hesaplarından da takip edebilirsiniz.

facebook.com/obenimannem

instagram.com/obenimannem