BIST 9.548
DOLAR 32,51
EURO 34,56
ALTIN 2.495,63
HABER /  GÜNCEL

Daha çok parayı hayatınıza nasıl çekersiniz?

Kuantum yaşam koçu Evrim Balıkçı'yla düşünce gücünü ve hayatımıza etkilerini konuştuk.

Abone ol

NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA

Kuantum teorisi, bilim ve insanlık tarihinin üzerinde en çok kafa patlatılan ve birçok tartışmalara konu olan teorilerinin en başında gelmektedir.Kuantum nedir diye soracak olursanız "Kuantum teorisi, atomik olaylardaki enerjiyi açıklamaya yarayan bir fizik teorisidir." anlamıyla karşılaşabilirsiniz.

Kuantum düşünce nedir?
İlk defa duyanlar ve öğrenmek isteyenler için Kuantum düşünce'nin ne olduğu hakkında bilgi verelim. Kuantum düşünce;Ü st nitelikli bir düşünme biçimidir. Sıradan düşünce biçimleri kendisini tekrar eden, etkisiz ve sınırlı enerjilerdir. Değiştirme ve oluşturma güçleri yoktur. Daha çok vehim, kuruntu, başıboş hayaller biçiminde akar. Oysa Kuantum Düşünce derin düzeyde, atom altı alanda etkili olabilecek tarzda bir yaratıcı düşünme biçimidir.

Özel bir bilinç düzeyine girerek, özel olarak kurgulanmış sözel ve imgesel oluşumları içerir.
Kuantum Düşünce, sağlıklı ve güçlü bir beden için de uygun bir zemin hazırlar. Bizim düşünce ve kabullenişlerimiz direkt olarak bedene etki yapar. Bedenimiz aslında bir enerji okyanusundan başka bir şey değildir. Korku,kaygı,öfke, suçluluk duyguları bütün hücrelerimizin beslendiği enerjide azalmalar yol açar.

Kuantum Yaşam koçu Evrim Balıkçı ile kuantum düşünce gücünün yaşamımız üzerindeki etkilerini ve düşüncelerimizi nasıl değiştirebileceğimizi konuştuk.

evrim.jpg


Mutlu olmak, zengin olmak, huzurlu olmak, istediğiniz hayatı yaşamak kuantum düşünce gücüyle mümkün mü?

Haydi okuyalım....


Evrim hanım, neden kuantum yaşam koçluğunu seçtiniz?

Koçluk eğitimlerimi almadan önce kuantum felsefesine zaten yoğun ilgi duyuyordum. Okuyor, araştırıyor ve öğrendiklerimi kendi hayatımda uyguluyordum. Hacettepe üniversitesi biyoloji bölümü mezunuyum. Bir biyolog olarak insanın biyolojik yapısını anlamak beni psikolojisini de anlamaya doğru çekti, çünkü insan dediğimiz kavram, psikolojik, biyolojik ve sosyolojik bir yapı. C. G. Jung, Erich Fromm gibi batı Psikanaliz ve sosyoloji yaklaşımları ve diğer taraftan uzak doğu felsefeleri ve bizdeki tasavvuf öğretileri ruhsal gelişimde beni çok etkiledi. Koçluk yapmadan önce nlp ve psikoloji eğitimleri almıştım, pek çok bireysel gelişim seminerlerine katılmıştım. Tüm bu birikimlerimi kuantum ile harmanlamak istedim ve kuantum yaşam koçluğu , koçluk ve kuantum mekaniğini birleştiren tam da istediğim bir koçluk sistemiydi. Kuantum yaşam koçluğu serüvenim böyle başladı.

*Kuantum sizce ne demek? Bu konuda insanların kafası biraz karıştı, inanan ve uygulayan birileri varken, bazıları da tamamen reddediyor ve karşı çıkıyor. Siz bu durumu nasıl açıklarsınız?

 NEYE ODAKLANIRSAN HAYATINA ONU ÇEKİYORSUN

Kuantum fiziğinin 1900'lü yıllardan itibaren keşfedilmesinden sonra aslında yaşamda her şeyin bizim kontrolümüzün dışında cereyan ettiği algısı ve inancı da değişmeye başladı. Bilim insan zihninden yapılan yayının yani düşüncelerimizin enerji olduğunu, evrende her şeyde olduğu gibi maddenin de enerji olduğunu kanıtlamıştı zaten. Kuantum fiziği ise düşünce enerjisinin yaşamda var olan olasılıklardan birini aktifleştirdiğini söylüyor. Peki hangi olasılık? Düşüncelerimizle tekrar ettiğimiz,inandığımız, (olumlu veya olumsuz) duygu yüklediğimiz hangi yöndeki düşünce zihnimizde hakimse ona odaklanmışız demektir, bunu da hayatımıza çekeriz. Özetle kuantum 'düşüncelerinde neye odaklandığının farkında ol, onu hayatına çekiyorsun!' diyor.. Bilinçli düşüncelerini ve bilinçaltı inançlarını farkında ol, onların gücü(yayını) ile olasılıklardan birini harekete geçiriyorsun diyor özetle ve en yalın şekilde.

BU DURUMU BEN YARATMADIM Kİ!?

Bu fikir elbette herkese kabul edilebilir gelmeyebiliyor doğal olarak. Çünkü sadece bilincimde farkında olduğum düşüncelerim ile değerlendirebilirim ve ''bu durumu ben yaratmadım ki, ben bunu neden isteyeyim ki, buna düşüncelerimle odaklanmadım ki ben çekmiş olayım'' gibi düşünebilirim. Önemli noktalardan biri tam da burası ki, bilinçli düşüncelerimin yanında bilinçaltımda var olan fakat zihnimle farkında bile olmadığım bilinçaltı inançlarımın da bir frekansı, yayını ve yaratım gücü yani çekim gücü var.

DÖNÜŞÜM İÇİN ACININ İÇİNDEN GEÇMEK GEREKEBİLİR

Bunları farkında olduktan sonra hayatımızda daha iyiye yol almak için değişimin iplerini elimize almak gerektiği bilinci doğuyor. Bu aşamadan sonra ise sorumluluk bilinci geliyor. Bunlar meşakkatli yollar, yani dönüşüm için acının içinden geçmek gerekebilir. Reddetmek değişime kapalı olanlarımızın daha sık başvurduğu bir yol. Ya da reddederiz ve bu güne kadar nasıl geldiyse hayat o ''bilindik'' içinde kalmak daha kolay gelir bize. Doğru daha kolay görünür, bilinende kalmak daha güvenli gelir bize çünkü.
Bununla birlikte her geçen gün düşünce gücünü fark ederek yaşayan insanların sayısı artıyor. Kuantum düşünce uygulayanların hayatında dönüm noktaları yaratıyor, başka bir hayatın kapıları aralanıyor.

*Bilinçaltı değişebilir mi? Bu değişim bizim elimizde mi, bu değişimi nasıl yapabiliriz?

Bilinçaltı değişimi elbette mümkün. Bunun için günümüzde uygulanan pek çok farklı teknik mevcut. Kendi kendimize bilinçaltında yer alan negatif kök inançlarımızı çoğunlukla fark edemiyoruz. Bunu bir uzman yardımıyla fark edip değiştirebiliriz.

*Kuantum ülkemizde çekim yasası ile birlikte ve secret ile birlikte anılmaya başlandı. Sizin kuantuma ve çekim yasasına bakışınız nedir?

NE EKERSEK ONU BİÇERİZ 

Çekim yasası ve kuantum birbirine girift konular ve birlikte işliyor diyebilirim. Çekim yasası evrensel bir yasadır ve benzer enerjilerin birbirini çektiğini söyler. Ne ekiyorsak onu biçtiğimizi söyler ayrıca. Secret fazlasıyla yüzeysel ve basite indirgeyerek bu konulara teğet geçti. Hayal kırıklığı yaratmış olmasının nedeni de isteklerin yalnızca bilinçli düşünceler ile (bilinçaltı negatif kök inançların etkisine değinmedi) ve iyi odaklanırsak hayatımıza çekeceğimizi vaad etmesi yüzündendir. Eyleme geçmek, kalpten istemek, ona layık olduğunu veya hak ettiğini hissetmek konularına değinmedi.

*Çekim yasası kuantumun neresinde?

HER ŞEY ENERJİ YASASINA UYGUN 

Çekim yasası kuantum düşüncenin tam da kalbinde. Merkezinde ve bir parçası. Kuantum yaşamda bir durum hakkında birden fazla olasılıklar olduğunu, bu olasılıklardan hangisine daha fazla odaklanıyorsak onu hayatımıza davet ettiğimizi söylüyor, çekim yasası ile de ancak enerjimizin frekansına uygun düşen ihtimalleri, denk düşen insanları, olayları ve durumları hayatımıza çektiğimizi söylüyor. Çekim yasası her şeyin enerji yasalarına uygun işlediğini açıklıyor.

*Peki secret'ın zihinlerdeki olumsuz imajını nasıl açıklarsınız? Sizin farkınız nedir?

BİR SİHİRLİ DEĞNEK YOK 

''Secret ı okuduk, öğrendiklerimizi de yaptık ama hayatımıza çekemedik , kitabın söylediği gibi olmadı'' algısı var, çünkü deneyimlenen bu oldu. İstediklerini belli sürelerle düşünerek, hayal ederek ve odaklanarak oturduğun yerden hayatına çekemezsin! Böyle bir hayat yok, böyle bir kolaycılık yok, ya da bir sihirli değnek.

YÜREKLE YAPILAN HER İŞİN ÖDÜLÜ VAR

O istediklerin için amaç belirledin mi, hedefe odaklı plan yaptın mı, eyleme geçtin mi, üzerine düşeni yapmak harekete geçmektir. Emeksiz ödül gerçek değil. İstenen bir durumu yaratmak için ekstra çaba harcamayı kast etmiyorum, bunda aşırı bir itme çabası , oldurma gayreti vardır, bu sağlıklı yol değil. Biz kuantum koçlukta gönülden istemek, bizim için hayırlı olansa zaten bunun akışta ve daha kolaylıkla hayatımıza geleceğine güvenerek çalışma yapıyoruz. Eylem planı yapıyoruz ve uygulamaya geçiriyoruz, sonuçları değerlendiriyoruz. Çabalamak değil fakat emek veriyoruz. Hem ben hem danışanlarım koçluk sürecinde ciddi emek veriyoruz, üstelik bundan keyif alıyoruz. Yürekle yapılan her işin ödülü ve karşılığı bollukla veriliyor, bunu deneyimliyoruz. Zihni olumluya, hedeflere ve geleceğe odaklarken andan keyif almanın bilincine varıyoruz. Geçmişi şifalandırmadan, geçmişle barışmadan geleceğimizi inşa edemeyiz. Pozitif düşünebilmek için geçmişin negatif enerjilerinden, negatif bütün duygularından ve deneyimlerinden arınıyor, bunlar üzerinde seanslarda çalışma yapıyoruz. Pozitif düşün olsun demek, geçmişin yaraları üzerinde çalışma yapmadan 'pozitif düşün, pozitif bak, enerjini koru' demek hayalperestlik olur, bunu farkındayız. Düş gücünü farkındayız, bilinçli olarak kullanıyoruz ve fakat hayalperest değiliz. Bunlar gibi pek çok tekniğin yanında olumlamaları da kullanıyor ve yeni bir zihinsel yapı oluşturuyoruz. Bilinçaltını istenen yönde dönüştürüyoruz.

* Koçlukta siz NLP tekniklerini aktif uyguladığınızı söylemiştiniz. NLP de yaptığınız çalışmalar nelerdir?

NLP BİR ALET ÇANTASI 

NLP bir alet çantası, her duruma farklı bir yöntem ve model var. Şöyle bir söz var elindeki tek alet çekiç ise her şeyi çivi olarak görmeye başlarsın! Dolayısıyla koçlukta ise bu çok önemli, insanlar parmak izi gibi farklı ve çeşitli, bu farklılık her birini de özel yapıyor, dolayısıyla her farklı kişiye uygun teknik uygulama yapabilecek bir donanım zenginliği, farklı bakış açıları ve çözüm zenginliği sunuyor. Dolayısıyla kuantum yaşam koçluğunda NLP’yi de aktif olarak kullanıyorum. Sezgiyi de.

Kişinin sorununa ve duruma göre uygulanan farklı pek çok NLP teknik var. Teknik açıklayıcı olmayabilir ancak NLP çalışmalarının amaçlarını şöyle özetleyebilirim; geçmiş deneyimlerin olumsuz izlerini dönüştürmek, olumsuz duygulardan kurtulmak, anıları yeniden çerçevelemek, geçmiş olaylara zihnin bugünkü bakışını değiştirmek, geçmişte zihnin takılı kaldığı olaylardaki duyguları boşaltmak, özgürleşme çalışmaları, gelecek vizyonlarını zihne tanıtmak, zihinde yapılandırmak ve uygulamadan itibaren danışana bunları hayatında ihtiyaç duyduğu anlarda uygulayabileceği araç ve donanımı kazandırmak gibi birkaç örnek verebilirim.

*Yaptığınız koçluk çalışmalarında başarı oranını soracak olsam bir başarı yüzdesinden bahsedebilir misiniz?

BAŞARI YÜZDESİ 68 

İnternationalCoachingFederation (ICF) tarafından 2009 yılında yapılan araştırmaya göre, bireysel koçluğun yatırım olarak geri dönüşü (ROI) %68 oranındadır. Koçluk alan bireylerde kendilerine değer verme ve özgüvende önemli ölçüde gelişmeler gözlenmiştir. Koçluk alan bireylerin %83 ü koçluk deneyiminden çok tatmin olduğunu, %96 sı ise yeniden koçluk alacağını belirtmiştir.

Başarı oranı danışanlarımı ve beni tatmin edecek düzeyde çok yüksek. Çünkü tekniklerimiz çok güçlü. Koçluk sürecinin daima koç ve danışanın işbirliği temeli üzerinde yükseldiğine inanırım. Bu nedenle başarılarımızı takdir etmekten keyif alıyorum. Yüreğiyle gelen, gerçekten değişime ihtiyaç duyan, emek veren ve 'biz'e inanan işbirliğimize inanmış bütün danışanlarımla %90 ın üzerinde başarıya birlikte imza attığımızı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

"Bu koşulları taşımayan danışanlarınız olmuyor mu? onlarda başarınız nasıl diye sorabilirsiniz" :) olumlu sonuçları gözlemek biraz daha zaman alıyor ama sistemin işlediğini ve çalışmaların işe yaradığını gördükten sonra onlarla da çok hızlı bir ivmeyle başarılı ve hedeflediğimiz sonuçlara ulaşıyoruz diyebilirim.

* En sık hangi sıkıntı ya da gündemler ile danışanlar size geliyorlar?

GENELDE MUTSUZ İNSANLAR GELİYOR 

Çoğunlukla hayatlarında zor bir döneme girdiklerinde geliyorlar. Bu durum çoğunlukla özel ilişkilerle ilgili sorunlar olabiliyor, bir enerjisizlik ve mutsuzluk hali veya değişim isteği ama ne yapacağını bilememe olabiliyor, kendisiyle barışık olmama, özgüven sorunu veya kendinden memnuniyetsizlik hali,
kendini ifade sorunu yaşayan ya da sağlıklı iletişim kuramayan, hayır diyemeyen danışanlar olabiliyor.

Bir diğer önemli sorun da geçmişle barışık olamama, affedememe, birilerine öfke kızgınlık duygularını bugün de taşıma, aslında böylece bugünü yaşayamama geçmişe takılı kalma veya tam tersi gelecek kaygısı ve endişesi ile yanlış kararların alındığı hayatlar sıklıkla karşılaştığım durumlar.

*Sizce herkesin koçluğa ihtiyacı var mı?

YETER Kİ KİŞİ BU YOLA ÇIKMAK İSTESİN 

Hiç birimiz mükemmel değiliz ve 'gelişim' biz istesekte istemesekte, farkında olsakta olmasakta yaşadığımız sürece devam ediyor ve edecek. Bizler bazen gelişim ve değişime direniyoruz, ama yine de kaçamıyoruz, o zamanlarda 'hayat' bizi gelişim yoluna çekiyor. Üstelik bu çoğunlukla da acı deneyimlerle olabiliyor.

Ben diyorum ki, hepimiz daha iyi versiyonumuza daha erken varabiliriz, geçmişin yüklerini sırtımızdan bugün bırakabilir hafifleyebiliriz, istediğimiz hayat için harekete geçebiliriz. Neden olmasın? Yaşam koçluğu hizmeti bize bunların araçlarını bugün sunuyor, yaşamı neden erteleyelim ki? İşte bu nedenlerden dolayı yaşam koçluğu, herkeste farklı oranda olabilir fakat herkeste işe yarar. Tek bir şartla! Yeter ki kişi kendisi bu yola çıkmak istesin!

* Kendi kendimizin koçu olabilir miyiz? 

Olabilseydik, olurduk zaten. Toplumda bunu doğal olarak başarabilen insanların oranının çok düşük olduğunu düşünüyorum. Nedeni olaylara ve yaşadıklarımıza çocukluğumuzdan itibaren edindiğimiz belirli bir dünya görüşü ve bakış açısı, yani inançlar çerçevesinde bakıyor ve algılıyor oluşumuz. Ayrıca duygularımızın penceresinden bakıyoruz. Zihin gücü bize okullarda öğretilmiyor, çoğumuz ne kadar değerli ve özgün olduğunu hiç hissetmeden büyüyoruz, büyütülüyoruz! Bütün bunlar bu soruya cevap olmaktan çok, şu ana kadar kendi koçumuz olamayışının nedenlerini açıklıyor farkındayım. Burdan gitmek çözüm yolundan da gitmek bana göre. Bunları tek başına bugün yapamıyorsak yaşam koçluğu desteği, işte o farklı bakış açılarını, duygularının dışından bakmayı ve bazı koçluk tekniklerini öğrenmeyi de sağlıyor. Yani amacım bir ölçüde kuantum koçluk süreci boyunca bu yöndeki bazı yeterlilikleri danışana kazandırmak ve bunlarla yaşamında daha rahat ilerlemesini sağlamak, bir anlamda ve belli oranda kendi kendinin koçu olmasının önünü açmak.

* Hiç kuantum ile tanışmamış okuyucularımız da vardır, onlara dahi hayatlarında uygulayabilecekleri pratik uygulama önerileriniz ne olur?

ŞÜKRETMENİN GÜCÜ 

Uyguladıklarında harika sonuçlar verecek 4 adımdan oluşan öneri dizimi sunabilirim.
1. adım; Öncelikle içinde bulundukları koşullardan hoşnut olmasalar dahi şükretmelerini öneririm. Şükür bilinci gerçekten çok önemli katkılar sunuyor hayatımıza, zamanla sonuçları deneyimleyeceklerdir.
2. adım; Geçmişin öfkelerinden affederek( gerçekten derin affedişin yöntemlerini araştırabilirler) bu yüklerden kurtulmalarını öneririm. Görecekler ki enerjileri artacak, yaşam coşkusu geri gelecek.
3. adım; Şükür bilinciyle güne olumlu başlamak, tebessüm ederek yataktan kalkmak. Ve her gün ayna karşısına geçtiklerinde kendi gözlerinin içine bakarak şu olumlama cümlelerini söyleyebilirler '' Kendime ve yapabileceklerime inanıyorum. Kendime güveniyorum, her açıdan ve her şekilde ileriye doğru gidiyorum. Kendi değerimin farkındayım, hak ettiğim güzellikleri hayatıma çekiyorum. Gerekeni yapıyorum, ben iyiliği, güzelliği, sevgiyi, bolluğu ve bereketi hak ediyorum. Hayatın bana sunduğu fırsatları fark etmeyi ve anda olmayı seçiyorum. Ben değerliyim, kendimi olduğum gibi derinden seviyor ve kabul ediyorum. Hak ettiğim güzellikleri, iyiliği bolluğu zihnimi ve hayatımı açıyor ve kabul ediyorum. Şükürler olsun.''

Bu uygulamaları en az 21 gün boyunca ara vermeden devam etsinler. Bir kaç ay içinde hayatlarındaki ve kendilerindeki değişimi fark edeceklerdir.

Daha farklı uygulamalar, öneriler ve yeni bakış açıları edinmek isteyenler web sayfamda sunduğum e-kitabı indirerek bu hizmetten yararlanabilirler.

Günümüzün en sıkıntılı konularından biri PARASIZLIK! İnsanlar hayatlarına daha fazla parayı çekmek için neler yapmalı?

DEĞER VERDİĞİMİZ ŞEYİ HAYATIMIZA ÇEKERİZ 

Öncelikle parayla aramızı duygusal anlamda iyileştirmeliyiz. Yani parayı sevmeli ve değer vermeliyiz.
Değer verdiğimiz her şeyi daha çok hayatımıza çekeriz, duygusal anlamda direncimizin olduğu her şeyi de, farkında olmasak bile kendimizden uzaklaştırırız. Hayatta her şeyde olduğu gibi para da bir enerji biçimidir. Fakat paraya dair toplumsal bilinçaltımızda negatif bir çok programa sahibiz. ''Para insanı bozar'', ''Çok laf yalansız, çok para haramsız olmaz'' gibi klişe sözlerimiz varken para değersizleşiyor zihnimizde. O zaman para bize neden gelsin ki? Sen hiç senden hoşlanmayan birinin yanında bulunmak ister misin, ona çekilir misin? Para da hayatımızdaki varlığında ona dair taşıdığımız inancın enerjisine göre hareket etmeyi sever. Paraya tutkun olmaktan bahsetmiyorum, paranın amaç olmadığının farkındalığı ile, onu seversen ve paraya değer verirsen bir şekilde onu hayatına çekersin. Zenginliğin yolu önce zihinde bolluk bilincinde olmak. Zenginlik bilincinde olamadığını hisseden ve hayatında bolluk olmayan her insan kendi kendine paraya bakışını sorgulayıp, paraya dair olumsuz etiketlerini önce fark edebilir.

Yokluk bilinci içinde büyümüş ama kıtlık bilincini aşmış hayatı değişmiş insanları hepimiz duyarız. Önce zihinlerindeki paraya olan inancı değiştirmişlerdir, paraya ulaşacaklarından emindirler. Bunun gibi olumsuz inançları fark edebilir, sonra bunları olumlamalar ile pozitif inanca dönüştürebilirsiniz. Zenginliğe ve bolluğa layık olduğunu yüreğinde hissedebilir , 'ben de hak ediyorum' inancını besleyebilir. Sahip olmadan önceki 'güven' çok önemlidir, yani sahip olmadan da bugün sahip oluyorum inancında olmak, çekim gücünü kesinleştirir. Bu olumu düşünceler zihninin doğal bir parçası olduğunda, (ki olumlamalar ile bunu sağlamak mümkün), bilinçaltından bu yönde bir itilim oluşur, parayı kazanacak fikirler, olaylar ve insanlar döngüsü başlar ve tabii eylemlerin de akmaya başlar. Yani harekete geçersin. Para da sana doğru harekete geçer.

Parayla ilgili olumlama örnekleri verebilir misiniz bize?

Paraya değer veriyor, parayı seviyorum ve hayatıma kabul ediyorum.
Her geçen gün maddi ve manevi bolluk ve bereketi artan oranda hayatıma çekiyorum.
Bolluk ve zenginliği hak ediyorum ve evrenin bolluk içinde olduğuna inanıyorum.
İhtiyaçlarım doğal olarak karşılanıyor, ben zenginliğe, konfora ve kaliteli yaşam standartlarına layığım.

* Subliminal etkiden bahsediliyor, siz de koçlukta bundan faydalanıyorsunuz. Telkin CD'ler ne kadar etkili?

Kuantum yaşam koçluğunda bilinçaltı subliminal telkin CD temel bir çalışmadır. Subliminal Telkin CD etkinliği kanıtlanmış olmakla birlikte, titizlikle ve uzman ellerde hazırlanması gerekiyor. Ayrıca seans sırasında nlp bilinçaltı uygulamaları ile yapıyı çözümlemek gerekiyor. Bu bağlamda telkin cd gerekli buna ilave, temel, nlp, kuantum çalışmalarının öncesinde ve sonrasında yapılması gerekiyor. Telkin cd bir anlamda katalizör gibi, süreci kısaltan ve bilinçaltı değişimi hızlandıran bir unsur.

* Sizce insanlar neden mutsuz? Hep bir şeylerin peşindeyiz ve bir şeyler arıyoruz. Aradığımızı bulunca bile mutlu olduğumuzu hissetmiyoruz, sizce sorun nerde?

KENDİMİZİ SEVMİYORUZ 

Ne aradığımızı gerçekten bilinçlice sorgulamadan, popülarite adına pompalananların peşinde kendimizi sürüklüyoruz. Sorun dışarıya odaklandıkça kendimizden uzaklaşmamız, kendimize kendimizi uzak tutuyoruz. Başka yol bilmiyoruz.. çünkü yakın olacak kadar kendimizi sevmiyoruz! Dışarıdaki gündemler işimize geliyor, oyalanıyoruz. Avunuyoruz oyuncaklar yaratıyoruz kendimize.. içimizdeki yaralı çocuğun yaralarını sarmak yerine, oyuncakların ardına saklanıyoruz.
Bir açıdan baktığınızda aslında insanoğlu öyle çok karmaşık değil, hayatta öyle zor değil. Yani sorunlar çok farklı görünebiliyor ancak en temele, daha da temele indiğinizde ortak birkaç kök nedene varıyorsunuz. Bunlar;

SORUNLARIMIZ BENZER

Sevgi ihtiyacı! Daha açık ifadeyle, sevgisizlik içinde kıvranıyor oluşumuz.
Değersizlik duygusu, yetersizlik duygusu, öz sevgi eksikliği, öz saygı eksikliği ve çoğunlukla beraberinde özgüven eksikliği.. = ''kendi ile barışık olamama''.
Kendini kabul edemeyen insan, kendi kavgasını kendisinin dışındaki dünya ile savaşarak aşmaya çabalıyor. Demeye çalıştığım sorunlarımız çok benzer, çözümlere farklı yollardan gidilerek ulaşılsa da aynı amaç için;
Kendimizi
yeterince
ve derinden
sevmeyi
öğreniyoruz.
Biz değişince de hayat değişiyor.
Bir kerecik bu yolculuğa çıkadursun insan, sonra hep koşmak istiyor! :)