BIST 9.605
DOLAR 32,50
EURO 34,68
ALTIN 2.477,39

Ciğerlerimiz yanıyor sen yakma Allahım!

Sevgili dostlar kaç gündür kelimenin tam anlamıyla ciğerlerimiz yanıyor. Bütün feryad, tazarru ve niyazımıza rağmen yanmaya da devam ediyoruz. Tam 36 ilimizde, birbirinden farklı tam 163 noktada yangın çıktı.

Geriye doğru geçmişimizi yokladığımızda hiç rastlamamıştık böylesine. Bu cinayetin tesadüfen olması akla yakın gelmiyor. Farklı farklı zamanlarda bazı ihmallere dayalı olarak birden farklı mekanlarda yangın çıkabilir. Ama 6 gün içerisinde hem de 38 ilimizi kapsayacak şekilde 163 noktada, adeta
birbirini takip edercesine hem de meterolojik verilerin; nem, rüzgarın hız ve yönünün, zirve yapan sıcaklıklarla birlikte yangına davetiye çıkardığı bir zaman limitinde…

Bu asla tesadüf olamaz. Türkiye’yi çökertmek isteyen dış organizasyonun her zaman için elinin altında bulundurup devletimizin bekası, milletimizin birliği, vatanımızın bütünlüğünü dumura uğratmak, bizi karşılarında diz çökertmek için şimdiye kadar hep tetikçi olarak kullandığı hainlerin eline bu sefer çakmak tutuşturup, içimizdeki satkınların eliyle ülkemizi ateşe verip bizim ciğerlerimizi yandırdılar.

Bizi çökertmenin peşindeki bu “ Dış Organizasyon” a namertliği dışında sözüm yok! “Su uyur düşman uyumaz” realitesi gereği olarak onlar öz işlerini işliyorlar… Onlar bizim ormanlarımızı da yakarlar, bitki
örtüsü içindeki hayvanlarımızı da yakarlar, hiç gözümüzün yaşına bakmaz… Canlarımızı bile yakarlar. Ama içimizdeki satkınlara ne demeli? Hele hele, ülkemizin bir bölümü cayır cayır yanarken, kökü dışarıda olan ve bir ucu da Kandil’e dayanan bu malum ihanetin işi olan bu yangının, mağdur ve
mazlum yöre halkı başta olmak üzere milletimizin arasında sebep olduğu sosyal depresyondan kendilerine siyasi ikbal devşirmek isteyenlere ne demeli! Hatta; neredeyse iktidarın işini zorlaştıracak diye hava sıcaklığının zirve yapmasından, nem oranının düşük olmasından, rüzgarın üstün bir hızla esmesinden haz alacak kadar sadistleşen muhalefete ne dersiniz dostlar!

İçimizdeki beyinsizler!

Sevgili dostlar 38 ilde, 163 farklı mekanda çıkan yangınlarla birlikte bir yandan ciğerlerimiz yanarken, diğer yandan da hain işbirlikçilerin provokasyonlarını seyrettik. Vay efendim neymiş; “devlet önlem
almamış”, “sadece üç uçak varmış”, “THK’nın uçakları yatıyormuş”, “Yangın söndürmek için ihaleye çıkılıyormuş”, “Devlet yanan yerlere otel dikecekmiş.” Pes doğrusu! Tek kelimeyle bunların başı harap olmuş. Devlet, yanan yerlere otel dikmeyecek, dikemez de zaten… Zira Anayasaya göre Devlet ormanlarının mülkiyeti asla devrolunamaz. “THK’nın uçakları yatıyor” yalanına gelince, şayet varsa elinizi vicdanınıza koyun ve birazcık düşünün; bu kurumun 1,7 milyar borcu vardı. Hem de yıllarca bu aziz milletin fitresini, zekatını, kurban derilerini topladığı halde. Ama bu paraları yiyip tüketmesine rağmen 1,7 milyar eksiye düşen THK, kurumu batırıp Kayyım talep ederek teslim bayrağını çekmiş, 1960’ların yapımı olan THK uçaklarını da çürümeye terketmişti.

İşin aslı nedir?

Öncelikle ifade edelim ki; çok organizeli bir şekilde 6 gün içerisinde, ilk önce 35, daha sonra 38 ilimizi kapsayacak şekilde tam 163 ayrı mekanda yangın çıkmış veya çıkarılmıştır. Şu an itibariyle bunların 152 tanesi söndürülmüştür. Bu süreçte devlet yangın söndürme faaliyetleri esnasında 13 suvatör uçak, 3 idari uçak, 9 insansız hava aracı(İHA), 6 yönetim helikopteri, 1 insansız helikopter, 1080 Arazör, 280 Su tankeri, 120 iş
makinası, Tomalar ve on bin kişinin üstünde insan gücüyle beraber yangına müdahale etmiş ve emsallerini çok-çok aşan bir hızlılıkla 163 yangının 152’sini söndürmüştür. Nitekim dünyada böyle yaygın bir şekilde çıkan yangınlarda böyle kısa zamanda müdahale edebilecek hiçbir ülke yoktur. Geçtiğimiz yıllarda Avustralya, ülkesinde çıkan orman yangınını 8 ayda zor söndürdü. ABD’deki yangınlar bir aydan fazladır hala devam etmekte. İtalya aynı, Yunanistan yangın karşısında denizlere sığınmış sanki.
Bakmayın muhalefetin THK’nu öne çıkarma gayretlerine; dünyada hiçbir ülkede bu tür yangınları
söndürebilecek ENVANTER yoktur. Geçenlerde Almanya’da sel felaketi oldu, devlet vatandaşına
yardım dahi gönderemedi. Bizde ise söndürme faaliyetlerindeki hızlılıkla birlikte devletimiz, emsal
uygulaması ile “ Sosyal Devlet” olma örneği sergilemiştir.
Şöyle ki; hasar gören evlere 50.000 TL’ye kadar eşya yardımı, kirada olanlara kira yardımı yapılacak.
Esnaf kredi ödemeleri, Tarım Kredi Borçları ertelenip Esnafa faizsiz Esnaf Kredisi verilecek. Zarar
gören veya tamamen yok olan evlerin yapımına başlandı bile.
Ama gel gör ki; gözleri olduğu halde gerçeği göremeyen, kulakları olduğu halde doğru sözü dinleyip
anlamayan içimizdeki beyinsiz güruh her fırsatta Devlet’i nasıl tökezletiriz diyerek bugüne kadar
yangınların söndürülmesi yolunda sanki hiç gayret sarfedilmemiş gibi kamuoyunda bir algı yaratıp
buradan kendilerine siyasi bir rant çıkarmanın peşindeler. Fakat, bu arada birliğimizi, bütünlüğümüzü,
beka ve dirliğimizi hedef tahtası olarak ilan eden Terör Örgütü, orman yangınlarının sorumluluğunu
üstlendiğini açıklamasına rağmen bir cümle ile de olsa terör örgütüne karşı gıklarını çıkarmadılar.
Niçin? Yoksa ittifaklarının bozulacağından mı korkuyorlar?

DAR GÜNÜMÜZDE, KARDEŞİMİZ HER ZAMANKİ GİBİ YANIBAŞIMIZDA!

Geçen haftaki yazımda bir kere daha ifade etmiştim; etrafımızdakiler yanlış anlamasın sakın, biz
Azerbaycan ile bir millet iki devletiz. Bizim kardeşliğimiz, birbirimizin derdini, sıkıntısını kendi öz
derdimiz olarak belleyip ona göre hareket etmemiz, etrafımızdaki komşularımızın da iyiliğinedir.
Kimse bundan rahatsız olmasın, bu birlikteliğimizi kimse yanlış yorumlamasın.
“Dost dar günde belli olur” demişti büyüklerimiz. Kendilerini dost olarak takdim eden nice namert
sahtekarlar, sosyal medyada sahte siteler kurarak Türk Devletini dünya kamuoyu nezdinde yangınla
mücadelede başarısız göstermek için yerli işbirlikçileriyle gayret sarfederken, Azerbaycan Devlet Başkanı Hürmetli İlham Aliyev “Biz kardeş Türkiye’nin yanındayız” açıklamasıyla sahnedeki yerini aldı ve “Azerbaycan’ın bütün kurumları, Türkiye’nin muadil kurumlarıyla irtibatlı olacak” talimatını verdi. İşte bu doğrultuda Olağanüstü Haller Bakanı’nın sevk ve idaresiyle toplam 53 yangın söndürme aracı ve 221 kişilik insan gücüyle Can Azerbaycan yangın mahallinde yanımızdaki yerini aldı ve hızlı bir şekilde kurtarma ve söndürme faaliyetlerine başladı. Nitekim yangın söndürme faaliyetleri esnasında Azerbaycan kurtarma ekibi’ne mensup Kamil adındaki yiğit, Marmaris’te yanmakta olan evin içinde acaba insan var mı diye, canını hiçe sayarak içeri girmiş, bakmış ki kimse yok, etrafa göz attığında duvarda asılı Türk bayrağını görmüş. Hemen bayrağı kapıp dışarı fırlamış. Sorulduğunda “Evde insan yoktu. Ama Bayrağımızı gördüm, Türk Bayrağını yandırma olamazdı. Türk Bayrağı da en az Türk insanı kadar aziz ve değerlidir. Men de canımı hiçe sayarak içeri girdim ve bu aziz ve şerefli bayrağı yanmaktan kurtarıp dışarıya fırladım.”

Aziz dostlar ben gayri bir şeyde demiyorum, her şeyi Kamil dedi. Haydi kalın sağlıcakla.