BIST 9.058
DOLAR 32,31
EURO 35,14
ALTIN 2.294,51

Buruk bir bayram sevinci!

Bu bayram arifesinde sizleri Reyhanlı'daki Suriyeli yetimlerin yanına götürmek isterdim. Bu mümkün değildi belki ama onları size getirdim.

Bazen başkalarının hayatları derstir, ibrettir, şükür sebebidir.

Ama bazı acılar var ki insan kendi haline şükretmeye bile utanır!
 
Savaşın soğuk yüzü en çok çocuklarda ve kadınlarda gösterir kendini.

Egemenlerin hırsı, iktidarların kibri, devletlerin çıkarları kısacası kirli ne kadar hesap varsa masumiyeti ezer geçer.

En masum olan, en çok yarayı alır bu kanlı savaşta. 
 
Suriye'de yaşanan acıdan en çok payını alanlar da çocuklar oldu.
 
Suriyeli mülteciler "sorunu" ve Reyhanlı'da yaşanan olayların birer politik söylem-medya malzemesi olmasını bir kenara bırakırsak geriye bize bir avuç masum çocuk kalıyor. 
 
O kadar masum, o kadar çaresiz, o kadar kimsesiz ve o kadar mutsuzlar ki...
 
Bu bayram arifesinde sizleri Reyhanlı'daki Suriyeli yetimlerin yanına götürmek isterdim. Bu mümkün değildi belki ama onları size getirdim. 
 
Ankara'dan bir grup gönüllü, bayram öncesi Reyhanlı'daki yetimlere bayramlık götürmek için bir organizasyon yaptı. Ben de takıldım peşlerine.
 
Reyhanlı'ya giderken yol boyunca organizasyonun başındaki Mehtap Toruntay ile sohbet ettik. Herhangi bir derneğe bağlı olmadan, bireysel bir çabayla 369 yetimi bayram öncesi giydirmek istemişler. 
 
YARDIM EDENE ALLAH DA YARDIM EDİYOR!
 
Organizasyonu daha ilk duyurdukları günlerde bir çok kişi arayıp yardım için söz vermiş. Hem de baya yüksek meblalarda yardım sözleri. Bu hesaba göre neredeyse 1500 yetim çocuğu giydirebilecek duruma geleceklermiş. Fakat gün yaklaştıkça kimseden ses çıkmamış. Mehtap ve arkadaşları deyim yerindeyse iğneyle kuyu kazarak 369 çocuğun bayramlık parasını denkleştirmeyi başarmış.

Söz verip sözünü tutmayanlara sitem etmese de kırgınlığını anlıyorum; "Bir çocuğu giydirmek 50 TL'ye mal oldu. Son gün bile hala 369 sayısını tamamlamaya uğraşıyorduk. Ama yardım edene Allah da yardım ediyor. Tek tek de olsa son gün bu parayı denkleştirdik, çok şükür" diyor.
 
BURUK BİR BAYRAM SEVİNCİ

 
 
Reyhanlı'ya vardığımızda götürülen malzemelerin tasnifini yapmak için bir yerde duruyoruz. Aracın yardım için geldiğini anlayan Suriyeli'liler bir an da etrafımızı sarıyor.

Biri kucağında 4 çocuğuyla gelen kadın, 2 çocuğunu yanına almış yardım isteyen bir adam. Çocukları görünce dağılıyorsunuz zaten. Kendileri için hazırladıkları yollukları veriyor gönüllü grup, Suriyeli mültecilere. 
 
Daha yetim çocukların yanına gitmeden herkesin yüzünü kara bir bulut sarıyor. Boğazları düğümleyen acı bir keder oturuyor yüreklere. Ta ki yetimlerle buluşup, sel olup akıncaya dek. 
 
Sessiz sakin bayramlıkları verip dağılmayı düşünürken gönüllü grup bir sürprizle karşılaşıyor; yetimhane küçük bir karşılama düzenlemiş.

Kendilerine bayramlık getiren bu gönül elçileri için mini bir konser veriyor çocuklar, şiirler okuyorlar. Özellikle ezginin birinde hem coşuyor hem ağlıyor çocuklar.

Sadece bir kaç kelimesini anladığım ezginin anlamını soruyorum yanımdaki arkadaşa: "Biz her gün Suriye'nin düzelmesi, Esed'in gitmesi ve evlerimize dönmek için dualar ediyoruz" diyor. 
 
Ne bir kaç cümle etmesi için sahneye davet edilen Mehtap Toruntay engel olabiliyor gözlerinin dolmasına ne de yetimlerin bakımını üstlenen oradaki gönüllü kadınlar.

Teker teker bayramlıklarını alıyor yetim Suriyeli çocuklar. Yüzlerine aydınlık bir gülümsemeyle baksanız bile hüzünlü bir tebessümle karşılık veriyorlar. 

BİR ODADA 12 KİŞİ KALIYOR! 

Organizasyon bitiyor. Yola çıkmadan önce bir lokantaya giriyoruz. Suriyeli bir çocuk gelip orada buluyor bizi. 

        İsminin Zekeriya olduğunu öğrendiğimiz bu çocuk kardeşleri için süt ve bez istiyor. "Kaç kardeşsiniz, nerede yaşıyorsunuz?" gibi sorulara biraz gururlu biraz da alıngan cevap veriyor: "Bana inanmıyorsanız kendiniz gelip bakabilirsiniz. Yaşadığımız evde itler bile kalmaz. Ben sadece kardeşlerim için süt ve bez istiyorum" diyor. Bunun üzerine önce yaşadıkları eve gidiyor gönüllü grup ardından da yeniden para topluyorlar aralarında ve markete gidip alışveriş yapıyorlar. Alınan erzakları hep beraber eve götürdüğümüzde Zekeriya'nın haklılığını anlıyorum.


Cam yerine bir bez parçasıyla kapatılmış, kiremitten örme tek odalı bir evde 12 kişi kalıyor. Yerde sadece bir halı var, o kadar...

Küçük kardeşi babasının kucağında. Biz içeri girince teker teker geliyor diğer kardeşleri de. Erzakları görünce yüzleri gülüyor çocukların. Bir kare fotoğraflarını alıyorum Zekeriya ve kardeşlerinin. Ardından oradan da ayrılıyoruz. 
 
Çocuktur ne anlar ki demeyin, çocuktur sevinçten uçar demeyin...
 
En çok çocukları vuruyor savaş. Annelerini, babalarını, geleceklerini vurduğunu biliyordum da ilk kez gözlerindeki sevinci vurduğuna bu kadar yakından şahitlik ettim. 
 
İstedim ki siz de şahit olun.
 
Bayramsa bayramınız mübarek ola...