BIST 9.080
DOLAR 32,33
EURO 35,12
ALTIN 2.308,97

"Bu nece dostluk'!

Sevgili dostlar 30 Temmuz 2021 Perşembe günü yazımın başlığı “İşgal edilen vatan toprağı, fetva ile değil; ancak yiğitlerin kanıyla geri alınır” şeklindeydi.

Böyle bir tepkiyi ortaya koymamızın sebebi de Karabağ Zaferinin, Azerbaycan’ın, hatta Kuzey Kafkasya’nın en yetkili dinî ağzı tarafından, İran’ın dinî lideri Ayetullah Hamaneyn’in “ Karabağ toprağı İslam toprağıdır” şeklinde vermiş olduğu iddia edilen fetva’ya dayalı olarak halkın galayana gelmesi sonucu kazanılmış gibi gösterilip, bütün dünyanın gözü önünde Hamaneyn’e Azerbaycan halkının minnettarlığı ile birlikte teşekkürlerinin bildirilmesiydi.

Halbuki Karabağ, Müslüman Türk’ün kadim yurdu olmakla, İ’la-i Kelimetullah yolunda feda-i can etmeyi şeref belleyen bu asil milletin aynı ruh ve mana içinde tarihiyle bütünleşen günümüzdeki civan mert yiğitleri tarafından düşmandan geri alınmış ve Azerbaycan Devletinin vatan parçası olarak tarihe bir kere daha kayıt düşülmüştü.

Gerçi o yazımızda geçtiğimiz 30 yıl içinde İran’ın dostluk iddialarıyla bağdaşmayacak üç-dört davranışını sizinle paylaşmış duygusallıktan uzak, objektif verilerle donatılmanıza gayret göstermiştik.

Elbetteki biz komşularımızla karşılıklı fayda esasına dayalı olarak her daim dost olarak kalmak isteriz. Bizim hedefimiz bütün dünyada maruf’un yani hukuka uygunluğun yaygınlaşması, münker’in yani hukuka aykırılığın körelip yok olmasıdır. Bu anlayış doğrultusunda tabir caiz’se İran’ı beklemeye koyulduk. Acaba bu dua dalgalanması sonrası nelere şahit olacağız diye, emin olun ki, merak ettik.

5 Ağustos'ta Paşinyan İran'ı ziyaret etti

Paşinyan, İran Mehrabad Havalimanındaki resmi karşılama töreninin ardından İran Cumhurbaşkanlığı sarayına giderek yeni seçilen Cumhurbaşkanı Ebrahim Raisi tarafından karşılandı. Görüşmede İran Cumhurbaşkanı, Paşinyan’ı daveti kabul ettiği ve çalışma ziyareti için İran’a geldiğinden kendisine teşekkür etti ve İran’ın, Ermenistan ile siyasi, ekonomik ve insani alanda dostluk ilişkilerinin sürekli gelişmesini önemsediklerine vurgu yaptı.

Ama dikkat çeken husus; Ne Paşinyan, ruhani lider olan Ayetullah’ın fetvası sonucu toprak kaybetmiş bir devlet başkanı havası içerisindeydi, ne de İran Cumhurbaşkanı, Fetva’yı veren bir Ruhanî Lider’inin fiilî kabullenişi içerisindeydi.

Her ikisi de gayet iyi biliyorlardı ki; Karabağ’ı geri alan Azerbaycan-Türkiye kardeşliği, Müslüman Türk’ün iman gücüne dayalı üretiminin devreye girmesi, o araç ve gereçlerle ileri atılıp ölürsem şehid kalırsam gazi olurum diyen yiğitlerin şecaat ve şehadet aşklarıydı.

Azerbaycan-Türkiye ve Pakistan'ın Bakü'deki tatbikatından İran rahatsızlık duydu

Türkiye-Azerbaycan ve Pakistan özel kuvvetleri Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de “Üç Kardeş 2021” adı altında 12.09.2021 tarihinde ortak askerî tatbikata başlattılar.  Tatbikat öncesinde düzenlenen törende üç ülkenin milli marşları söylendi ve Azerbaycan Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Hikmet Mirzeyev, törende yaptığı konuşmada, Azerbaycan, Türkiye ve Pakistan’ın yakın dost ve kardeş ülkeler olduğunu, bu ilişkilerin merkezinde üç ülke halkının gönül birliğinin yattığına vurgu yaptı.

Gel gör ki İran 20 Eylül’e kadar devam edecek olan ve işgalci zalim anlayışa karşı, gönül birlikteliğine dayanan bu tatbikattan rahatsız oldu. Ve hemen Azerbaycan’a karşı Azerbaycan-İran sınırında mukabil askeri tatbikat başlattı. Azerbaycan-Türkiye-Pakistan’ın tatbikatı’nın temelinde Müslüman Türk’ün kadim yurdunu işgal ile gasben elinde tutan ermeniye gözdağı vermek yatıyordu. Peki İran’ın tatbikatının temelinde ne yatıyordu? Hani sen Azerbaycan’ın dostuydun? Hani Karabağ’ın İslam Toprağı olduğuna dair Ruhani Lideriniz Ayetullah Hamaneyn fetva vermişti? Be ne biçim fetva? Bu fetvaya rağmen sen Karabağ’daki ermenileri bakıp beslerken “Kardeş” dediğin Azerbaycan’ın sınırında askeri tatbikat yapıyorsan sizin bu yaptığınız takiyyenin taa kendisidir.

Tatbikat esnasında bir de kalkmış haddini aşarak “ŞİRİN ( Arslanın) KUYRUĞU İLE OYNAMA!” diye etrafı tehdit etmişsin. Hiç düşünmedin mi; bizim Şirimiz (Arslanımız) yüreğimizdedir, adı da ŞECAAT ve ŞEHADET’tir. Sizinki gibi kağıt üzerine çizilmiş-resmedilmiş şekillerden ibaret değildir.

İster Akkoyunlu, ister Karakoyunlu olsun fark etmez. Müslüman Türk’ün adı ŞECAAT VE ŞEHADET olduktan sonra, onun yüreğindeki Arslanın kuyruğuna hiç kimsenin basmaya yeltenmesini kendisine tavsiye etmeyiz.

ABD tırlarla YPG'ye silah taşırken İran da tırlarla Ermenilere erzak ve malzeme taşıdı

Daha dün; 20 Temmuz-11 Ağustos arasında İran, savaş sonrası Karabağ’da kalan mevcut Ermenilere tam 54 tırla ihtiyaçları olan yiyecek-içeceklerini, mahiyetini bilmediğimiz paket içerisindeki diğer taleplerini onlara taşıdı ve onların orada biraz daha kökleşmelerine katkıda bulundu.

Ruhanî lider Hamaneyn’e atfedilen fetva ile bu fiili durumu bağdaştırmak hele bu tavrı dostlukla telif etmek hiç mümkün değildi. Nitekim Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, Bakü Büyükelçisini makamına çağırarak kendisine yönelik gereken uyarıda bulunmuş, Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev de kamuya sesleniş programında İran’ın gerek tırlarla Karabağ’da Ermenilerin hizmetinde oluşunu ve gerekse Azerbaycan sınırlarında dostluğa sığmayan bir tavır ve söylem içerisinde askeri tatbikatta bulunmasını dile getirerek, üzüntüsünü halkıyla ve dünya kamuoyu ile paylaşmış, İran halkının vicdanına da şu soruyu yöneltmişti  “BU NECE DOSTLUK”= Bu ne biçim dostluk!

Kalın sağlıcakla sevgili dostlar