BIST 9.080
DOLAR 32,34
EURO 35,15
ALTIN 2.301,00

Bu gidişle; THO Bölümleri’ne ve THO Öğretmenleri’ne gerek kalmayacak!...

“Ben mezun ederim, istihdam devletin sorunu” doğru görüş olamaz…

GÜNCEL/TBMM: TBMM konuşmalarında MV’den sıkça duyduğumuz  bir dörtlük var; “Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek bir cevabım var. Lakin bir lafa bakarım laf mı diye. Bir de söyleyene bakarım adam mı diye?” Sn.Vekillerimiz; Hz. Mevlana’nın bu v.b. gibi  özel sözlerini,  olur  olmaz konularda sakız gibi kullanmayınız... Özellikle, siyasi rakiplerinizi küçültmek için asla!…Çünkü, yukardaki sözde; gizli, önemli bir  mana  ve vurgu var…Her zaman/yerde kullanıp, sıradanlaştırıp, içini boşaltmayınız..Değişik yaşlarda  insanlar sizi izliyor…Lütfen!..

THO Bölümleri ve MEB  THO Öğretmenleri…

Merak edilen, dile getirilen ve cevabı bilinmeyen soru şu: THO Topluluklarının, ülkemizi  yurt dışında başarı ile temsil ederek, Türk Bayrağı’mızı göndere çektirerek, sürekli birinci geldiği/derece aldığı  bir gerçektir. Ülkemizde  büyük heyecan uyandıran; “Sabancı Vakfı Halk Dansları Yarışması” dahil olmak üzere (20 yılda, 400 topluluk ile, 20 binden fazla dansçı yarışmış), THOF’un düzenlediği yarışmalara  ve  Türkiye finallerine,  15 yıllık AK Parti döneminde; neden Başbakan ve Cumhurbaşkanı düzeyinde katılım yapılmıyor, gençler  onurlandırılmıyor?.. 

Ülkemizde  ilk olan İTÜ TMDK THO Bölüm mezunlarının haklarını almak için çok uğraş verdim. O zaman Konservatuar Müd.Yard. olarak, görüşmeleri bire bir yürütmüştüm. Yapılan olağanüstü Ankara konserini daha önce   yazmıştım.  Mezunların gücünü göstermiş, onların  folklorumuzun en önemli dalı olan, Halk Oyunları’na yararlı olacağına yönetenleri inandırmıştık. İlk atamalar yapıldı, ancak her yıl 20-30 mezun vermekle, bilimselliğin 100.000 okulda ve yüzlerce HEM’de yayılması zor olacağı için; “usta öğreticilere yönelik bir kurs açarak, eksik konuları gidermek” görüşü ağır bastı.

Ve, MEB ile yapılan protokol gereği, illerde açılan kurslarla “Usta Öğretici” olarak görev yapan uzmanlara, küçük bir konservatuar eğitimi vererek, başarılı olanlara belge vermiştik. Edirne’den Kars’a, Gaziantep’ten Sinop’a kadar bir seferberlik başlatmıştık. Mezunlarımızın  ve illerde çalışan/emek veren, alan uzmanlarının verdiği desteğe, bir kez daha  teşekkür ediyorum. Bu kurslar çok yararlı oldu.

Ancak, son yıllarda THO Öğretmenleri sorun yaşamaya başladı. Halk Oyunları Öğretmenleri, ani bir kararla Müzik Öğretmenliği’ne geçirildi. Bunun sebebi, çok araştırmamıza rağmen bir türlü anlaşılamadı.

Bazı okul  müdürleri, “şu oyunları öğretmeyin, el ele tutuşturmayın” v.b. gibi demeye başladı… Köylerimizde, "Cem törenleri" dahil, insanların birbirini oyun oynarken cins olarak görmediği, ancak; estetik, görsel  ve kıyafet  bakımından ekibi tamamladığı bilinen bir gerçekti…

Bu arada, birden bire (2017’de), MEB; THO Öğretmenlerinin normlarını iptal etti. Bu durumda THO öğretmenlerinin geleceği belirsizleşti. Yıllar önce, zorunlu olarak, bir  çoğu MEB tarafından “müzik branşına”  geçirilmişti. Bunun neden yapıldığı da anlaşılamamıştı!..

Günümüzde Üniversiteler Devlet Konservatuarları’nda 7 THO Bölümü var, buradan alanı THO olan gençler yetişiyor. Ama sonrası meçhul…Git; “piyasadaki topluluklarda, kına gecelerinde, düğünlerde iş bul” deniliyor…Oysa; bir derneğe gitse, bunları zaten yapardı…

4 yıllık lisans eğitiminin karşılığı bu mu olmalı?

Çünkü; Konservatuarlarda, THO Bölümleri’nde –diğerlerinde olduğu gibi- unvan gelince, işler bırakıldı, her akademisyen kendi yükselmesine odaklandı. YÖK’ün, unvan için istediği puanlar karşılığı işleri yapmak, başka bir şey üretmemek moda oldu. THO’da, yeni kaynak eserler yazılamadı… Unvanları alınca da idareci olmak hevesi ortaya çıktı ve üretimde sessizliğe bürünüp, keyif yapılmaya başlandı.

Bu durumda; mezunları düşünmek hayal oldu…

THO Öğretmenleri, baş aşağı gitmeye devam etti…Çünkü, sahipleri yoktu!..

Son olarak,  MEB, okutulacak dersler listesinden THO çıkarttı(2017). Yani THO alanında atanacak kadro sayısı sıfırlandı, evet (0’) landı!...

Zaten, resmi olmasa da 2000’den sonra THO alanına atama yapılmamıştı. Ve, Konservatuar Müdürlükleri,  THO Bölümleri; “neden atama yapmıyorsunuz?, sorun nedir?, bizden ne istiyorsunuz?, bu çocuklar ne yapacak?”  diye mezunların, öğretmenlerin haklarını aramadı, MEB’e, MEB TTKB’na yazı yazmadı.

Kısaca, F.Değerli hocamla birlikte, içinde olmam ve gayret göstermemle (1996-1999)  şekillenen,  aldığımız kazanımlar, THO Bölümleri’nin sahip çıkmamasıyla  MEB tarafından ortadan kaldırıldı.

Gerekçe olarak; “bu branşa ihtiyaç olmadığı” gösterildi. Oysa Yaygın Eğitim Kurumları’nda en çok açılan ve istenen kurs sıralamasında THO başta gidiyordu.

Öğretmenler; bu durumları bildiren  ve norm kadrolarının iade edilmesini isteyen yazılarla İdare Mahkemesine başvurdular.  Hala davalar sonuçlanmadı…

Ancak uygulamada bir “tenakuz” var. MEB; hem ihtiyaç yok diyor, hem de  Halk Eğitim Merkezleri’nde, THO kurslarında  çok sayıda  “Usta Öğretici” görevlendiriyor.

Oysa  “akademik ve liyakat bakımından;  lisans mezunları varken, usta öğretici görevlendirilemez.”

THO Bölümü mezunları atandıkları günden itibaren, olumlu-olumsuz her koşulda, THO’nın; sanat sayılması, gelişmesi ve öğretilmesi için fedakarca çalıştılar. Yarışmalarda ekip yetiştirdiler, seçici kurul üyesi/hakem/gözlemci oldular, dernekler kurdular…

Ayrıca, son yıllarda, MEB’de kimin hazırladığı bilinmeyen, uygulanabilirliği olmayan kurs müfredatlarıyla uğraşmaktalar. 8 yaş ile 20 yaşındaki yetişkin insana verilen program aynı olabilir mi? Ama, MEB programında oluyor işte!...

Eğer, THO alanında, mezunlar yerine 150-200 saat dersle yetişen, usta öğretici/antrenör  görev yapacaksa, onlara öncelik verilecekse;

THO Bölümleri’ne  ne gerek var!?

Devlet Konservatuarları THO Bölümleri’ni kapatın gitsin!…

Buralarda görevli olan hocalara verilen paraya!, verilen unvanlara!, harcanan zamana  yazıktır!..

THO’nın  gelişmesine ihtiyaç yok ki!?.

Akademik bir anlayış değil, ama; THO gelişmesin!, böyle kalsın’,araştırılmasın!, derlenmesin!…

Kültür ve Turizm Bakanlığı Halk Dansları Eğitim Merkezi’ni de kapatın!..

Sultan Off Dans v.b. topluluklara devlet desteği de vermeyin?!..

Yabancı ülkelere/festivallere göndermeyin!?.

Bilim/sanat/kültür/folklor ne ki?!...

Ülkemizin paraya ihtiyacı var!...

Bakın günümüzdeki MEB’in bu anlayışı, ülkemizde yıllardır sürüdürülen ve yazılarımda sıkça bahsettiğim, okullarda; Türk Müziği okutulmasın, öğretilmesin, geliştirilmesin, metotları yazılmasın v.b.” görüşlerinin, THO alanındaki tezahürüdür.

Buna bir de “müzik günahtır”, “halk oyunları oynamak”, “kızlı erkekli halay çekmek  caiz değildir” görüşünü  dillendiren  bir azınlığın  desteklenmesi –yetkililerce ses çıkarılmadığı için öyle görünüyor- gelmektedir ki, bu; kültürümüze/folklorumuza/halk oyunlarına  yapılacak ağır bir darbedir.

Karar verelim artık; iki ileri bir geri mi gideceğiz, yoksa sürekli ileriye mi gideceğiz?!.

(Şimdi de sıra Beden Eğitimi derslerine geliyor galiba; “Konya’nın Selçuklu ilçesindeki Ayşe-Kemal İnanç Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde görev yapan Felsefe Öğretmeni Ercan Harmancı’nın sosyal medya mesajları, “Kız öğrencilerin giydiği eşofman onları çıplak yapar... Beden Eğitimi değil bedeni şeytana hazırlama eğitimi v.b.”   tepki çekti./Basından)

Sn.Cumhurbaşkanımıza, Sn. Bakanımıza ve Sn.YÖK Başkanımıza arz ediyoruz; THO alanında yapılan yanlıştan bir an önce dönülmeli; THO norm kadroları ve THO öğretmenliği atamaları  yeniden açılmalıdır.

Hayat, boşluk kabul etmez…,

PİYANGO VE YILBAŞI…

YENİ BİR YIL, YENİ BİR BAŞLANGIÇ, YENİ BİR ÖZLEM, YENİ BİR DİRİLİŞ, YENİ KARARLAR DEMEKTİR. YENİ YILDA;SAĞLIK, MUTLULUK VE BAŞARI DOLU GÜNLER DİLİYORUZ…

Kalp rahatsızlığından hasta yatan birine büyük ikramiye çıkmış.  Demişler ki; “Nasıl söyleyeceğiz? Kalbi dayanamaz...” Doktor; “Ben söylerim!..” demiş. Gitmiş hastanın yanına, kısa bir sohbetten sonra; “Büyük ikramiye sana çıksa ne yaparsın?” demiş. Hasta;  “Yarısını sana veririm” der demez, doktor  yere düşmüş ve kalp krizinden sizlere ömür...

GÜNÜN TÜRKÜSÜ, (Eğin)Kemaliye’den, "Hasretim”
Hasretim başı karlı o dağlara

Sümbül nergis kokan bağlara

Hasretim pınarlarının başına

Eğin’imin toprağına taşına

 

Göçler olmuş gurbetçiler sevdasız

Ağlasakta sızlasakta faydasız

 

Hasretim ben çocukluk günlerime

İnsanları bozulmamış köyüme

Eğin'imin havasına suyuna

 

Hasretim düğününe halayına

Ekmeğine, cevizine dutuna

Hasretim Fırat’ın kenarına

Eğin’imin seher rüzgarlarına (Söz: Ali Coşkun, Müzik : Burhan Tarlabaşı)