BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

Bosna Ve Suriye'den Sonra Sıra Türkiye demi?

Bir toplumun ahlakını bozmak istediklerinde önce kadınları hedefe alıyorlar.

Yakın tarihin en karanlık karelerini dolduran Bosna savaşı yıllarında 93’te eğitim maksadı ile Malezya’ya gitmiştim.

Sadece Müslüman oldukları için soykırıma tabi olan Bosnalılara yapılan katliam yılları.

Eğitim almış olduğum okulda Bosnalı birçok öğrenci vardı. Aileleri ile beraber Malezya’ya yerleşmişlerdi.

Sonra öğrendim ki savaş sebebi ile farklı İslam ülkelerine giden hatırı sayılır miktarda aileler var.

Birçoğu ile münasebetlerim oldu. İslam ruhunun vermiş olduğu hassasiyetten ötürü sair insanlardan daha fazla yakınlık kurup ilgilenme icap ederdi.

Bosnalılarla iletişime geçtikçe gördüğüm manzara beni şaşırtıyordu zira Müslüman olduğunu söyleyen ama dinin emirlerini ıskalayan bir yaşantı tarzları vardı.

Müslüman olduğunu söyleyip yılbaşı kutlayan, alkol kullanan, mahremiyete asla dikkat etmeyen Müslümanlar!

Özellikle başları kapalı olsa dahi kadınlarımızda ve kızlarımızda bu fotoğrafın görülmesi ne kadar Allahtan ve dinden uzaklaştığımızın ispatıdır.

İşte bazı Bosnalı genç kızlarda ve erkeklerde gördüğüm manzara bu idi. Çok rahat içki içiyorlar, partiler düzenliyorlar, yılbaşı kutluyorlar, kafelerde eğleniyorlar.

Şaşkınlığıma istinaden demiştim ki; “Müslüman olduğunu söyleyeceksin ama bütün yasakları yaşayacaksın!

Bosnalı kardeşlerimizin imtihanı ve savaşın zuhur etmesinin sebeplerinden biri bu olsa gerek!”

Aradan uzun yıllar geçti ve 2008 yılında bir vesile ile Suriye’ye gitmek nasip oldu.

Bazı Bosnalıların manzarası Suriye’de aynı şekilde fotoğrafa yansıyordu.

Aynı şekilde bazı Suriyeli gençlerin kafelerde örtülü kızların erkeklerle çok rahat sarmaş dolaş manzaralar sergilemesi!

Kafe köşelerinde başlarında örtü, yüzlerinde ağırlığınca makyaj, ağızlarında nargile çubukları ve Müslüman olduğunu söyleyen gençler!

Şam’da birlikte gittiğimiz arkadaşlarıma 93 teki gördüğüm manzarayı anlattım ve “inşallah Rabbim Bosna’daki gibi bir imtihanla Suriyeli kardeşlerimizi hizaya çekmez” dedim.

Son birkaç yıldır bu manzara artık bizim toplumumuzda da yer etmeye başladı maalesef.

Genç kızlarımız başlarındaki örtüye aldırmaksızın kafe köşelerinde erkeklerle sarmaş dolaş haldeler.

15 sene öncesine gidelim, meydanlardaki ahlaksızlık bu kadar diz boyu değildi.

Meydanlar, kafeler, eğlence yerleri Müslümanca yaşamayanlarındı.

Genç Müslüman yeni bir kültüre kapı açtı. Cadde başlarına ve en güzel yerlere açılan kafeler Müslümanca yaşadığını iddia eden gençlerle dolmuş durumda.

Asıl hedef her zaman kadındır zira kadın dikkat çeken varlıktır.

Bir psikolog dostumdan öğrenmiştim; “erkek dikkat çeken bir bayan gördüğünde bunun mesafesi önemli değil. Ekranda da olsa canlı da olsa mesafe gözetmeksizin duyguları ve uyarıları devreye giriyor.

Ama bu kadın için geçerli değil. Ne kadar dikkat çeken erkek olsa dahi 70 santime kadar yaklaşmadan duygular ve uyarılar devreye girmiyor.”

Hal böyle olunca bir toplumun ahlakını bozmak istediklerinde önce kadınları hedefe alıyorlar.

Kadın artık kendini örtüsüyle bile teşhir edebilen ve bende Müslümanım! diyebilen duruma geldi!

Genç nesil özellikle örtülü kadınlar Dünyayı bir oyun olarak saymaya başladılar-başladık.

Evet, Dünya bir oyun yeriydi fakat oyunun asıl maksadı neydi?

Unuttuk ve unutturulduk!

Kadın, ayakları altına Cennet'in serildiği en büyük makam sahibidir. Ama makamdan kaçış var.

Toplumu yetiştiren, nesilleri inşa eden kadının-annenin en çok saldırıya uğrayacağını, dolayısıyla en çok savunmanında bu alanlarda olması gerektiğini düşünüyorum.

Kâfirin tek derdinin Dünya olduğu doğaldır.

Dünya terkedilerek ahiret kazanılmaz.

Lakin kadınların oyuncak olduğu ve dinin tahrif edildiği ve erkeklerin beğenisine sunuluyor olduğu bir sahada da ahiret kazanılmaz.

Böyle bir dünyada Müslüman kalmak zordur evet.

Lakin Batılı gibi yaşamaya çalışan, harcayan, giyinen, eğlenen Müslüman gencin kafasındaki İslam algısı değişmedikçe onulması zor olan imtihanlara bizde tabi tutuluruz.