BIST 9.674
DOLAR 32,49
EURO 34,74
ALTIN 2.421,20

Bir Kurumu; Başkan mı, Yönetim Kurulu mu yönetir?

Ülkemizde çok yanlış bir kanı var; üst kurul veya kurumun başına gelen/atanan bir ismimden çok şey bekleniyor.

Atanan/görevlendirilen de, birden kendini; en akıllı, en tröst, en iyi idareci, en iyi hatip, en yakışıklı v.b. görmeye başlıyor.

Çünkü; atananda/göreve gelende, hata yapmaya müsait olan  bir insan!..

İçinizden biri!..

Bu toplum yetiştirmiş!...

Milli eğitim sisteminden geçmiş!...

Sınırları, çapı, bilgisi, görgüsü ve ne yapacağı aşağı yukarı belli!..

Eğer, tek kişiden;

Bakan’dan, Başkan’dan, Rektör’den, Dekan’dan, Müdür’den bir beklenti varsa, ülkemizin geldiği bu nokta ne?

Neden, bir türlü gelişmiş ülkeler arasına giremiyoruz?

Neden bilimi/teknolojiyi/sanatı önceliyemiyoruz?

İnsanlar neden umutsuz?

Kurumlar neden içten içe kaynıyor?

Sadece; liyakat ve ehliyet sistemi bozulduğu için mi?

Kurumsallaşma yerine; “ben” anlayışının yaygınlığı mı?..

Sistemsizlik mi?

Kuralsızlık mı?

Çalışanla çalışmayanın ayırt etmemek mi?

Yanlış yapanı cezalandırmamak, doğru yapanı mükafatlandırmamak mı?

Eğer tek kişiye ümit bağlıyorsak;

Yönetim Kurulları’na atananlar ne iş yapıyor?

Bakan/Başkan  Yardımcıları ne iş yapıyor?

Rektör Yardımcıları ne iş yapıyor?

Dekan/Müdür Yardımcıları ve Bölüm Başkanları ne iş yapıyor?

Demek ki, “sistem” diye bir şey var; kurumların doğru/iyi  yönetilmesini/işlemesini sağlıyor.

Sistem diyor ki;

Başarı için, her şeyden önce plan! Nuh Peygamber, gemisini yapmaya başladığı zaman daha yağmur başlamamıştı!..

Göreve gelince; “yönetmelikler” ve “sorumluluklar” neden unutuluyor ki?!.

https://www.internethaber.com/goreve-gelince-yonetmelikler-ve-sorumluluklar-neden-unutuluyor-ki-1841204y.htm

Yeteneksiz insan yoktur. Sadece; “iyi eğitilmemiş ve iyi yönlendirilmemiş” insanlar vardır.Sistem içinde bunu iyi değerlendirmelisin…

Kendine gereken bilgileri öğrenmekten bir an geri kalmamalı, yetkinin sınırlarını çizmelisin…

Sen Başkansın, ama bir oyun var, eşitlik durumunda 2 oya sahipsin.

Yönetim kurulları 5-7-9 gibi tek rakamlı olur ki, denge sağlansın…

Yönetim kurullarına danışmadan, ortak karar almadan uygulayamazsın…

Yardımcılarınla istişare ederek, kararları yönetim kuruluna getirmelisin..

Bölüm Başkanlarını ve kurullarını baskı altına almadan, “ortak kararlara göre” kurumu yöneltmelisin…

Kendinden önce kuruma hizmet etmiş başarılı kişileri hatırlamalı, onlardan bilgi almalısın...

Alanda başarılı insanların sözlerini dikkate almalısın…

Ama, siz Bakan, Başkan, v.b. olarak; Yönetim Kurullarınıza, Yardımcılarınıza v.b. sizin söylediğinizi tasdik edecek kişileri atarsanız, “sistemi bozmuş”, “kurum içi barışı” gözardı etmiş olursunuz.

Şart olan; “başarı” ödüllendirilmeli, “başarısızlık” cezalandırılmalıdır.

Başkanlığınızda “masaya oturacak” kişiler, sizden; daha akıllı, konuşkan, sosyal, mütevazı,projeci, çalışkan olmalıdır…

Hayır!, benim söylemlerimi  “tasdik edici kişiler istiyorum” denirse -ki, maalesef çoğunluktadır-, o ilgilinin; Devlete ve kuruma olan  bağlılığı sorgulanmalıdır.

Unutulmamalıdır ki; “mezarlıklar,  kendini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur.”

Kişiliklerde sorunluyuz? İdarecilik nosyonunda sorunluyuz? Nasıl mı?

Üniversitelerde “idarecilik” ve “unvan” ilişkisi…

https://www.internethaber.com/universitelerde-idarecilik-ve-unvan-iliskisi-1224046y.htm

Yıllar önce, yazlıkta bir akşam üstü sohbetinde, sitede yapılacak işler ve “kim yönetici olsun” tartışması yapılıyordu. Akademisyenler, iş insanları, hakimler v.b. vardı. Herkes bir şekilde  eleştiriyordu. Ben; “Sevgili komşularım. Sizlerin birikiminiz var.  Arzu ederseniz, yarın akşam  15-20 komşu toplanalım, sitede yapılacakları listeleyelim, sonra onları önceliğine göre sıraya dizelim. Ve genel kurula sunup onaylatalım. O zaman kimin “site yöneticisi” olacağını tartışmaz, sistemi oturtmuş oluruz” dedim. İnanın, hepsi “kim uğraşacak hocam” dedi ve olmadı.

Yani; konuşuyor, eleştiriyor, ama elimizi tacın altına koymayı istemiyoruz…

Alanımız olan “kaliteli eğitime” bakarsak, başarının uzağında olduğumuz anlaşılıyor.

Sürekli “eğitim şart” diyor, ama, eğitimi bir türlü rayına oturtamıyor, 17 yılda 7 Bakan/Müsteşar değiştiriyoruz. Başarısız diye görevden alınan müsteşarı, sonra bir üniversiteye rektör olarak atıyoruz…

Sadece “genel eğitimde” değil, Mesleki Eğitim’de de sorunluyuz; “Eğitim sistemiyle ilgili problemlerden dolayı emek piyasasında iş arayanlar ile işverenler arasında oluşan derin bir beceri uyuşmazlığı var. İşverenler kriterlerine uygun çalışan bulamazken, yüzbinlerce kişi de kendi alanlarında ilgi iş bulmakta zorlanıyorlar.” (N. GÜR/Sabah) Oysa mesleki eğitim, okul öncesi eğitimi gibi çok çok önemli.

Bakınız, McKinsey & Company’nin, ‘Eğitimde Başarı Faktörleri’ raporu ne diyor…

Başarı faktörlerini dört grupta toplamış;

Birinci faktör: Öğretmen Kalitesi. (Çok üzerinde duruyoruz.)

İkinci faktör: Öğretim Metodolojisi. (Bir türlü anlaşamıyoruz. Herkes “ben haklıyım” diyor.)

Üçüncü faktör: Eşitlik. (Bu konuda da yol alamadık)

Dördüncü faktör: Toplumsal Katılım (Daha kayıtlı öğrenciyi eğitime katamıyoruz ki, toplumu katalım)

Üniversite Temel Yeterlilik Sınavı Sonuçları (2019) çok acı;

Türkçe       40 soru 14,7 doğru

Sosyal        20 soru   6,7 doğru

Fen            20 soru   2,2 doğru

Matematik 40 soru   5,7 doğru (Kaynak/ÖSYM)

Fen Bilimleri Eğitim Kurumları Rehberlik Koordinatörü Cihan Yeşilyurt diyor ki; “360 sayısal puana sahip olan bir öğrenci 2018’de 44 bin 55. olmuşken bu yıl aynı puana sahip aday 54 bin 641. olmuş durumda. Aradaki fark 10 bin 586. YKS sonuçlarına göre;  Özellikle EA puan türünde fark sayısala göre çok daha fazla. 180 puan alan aday geçen yıl 727 bin 373. olmuşken bu yıl 815 bin 499. olabilmiş. Fark 88 bin 126. 252 puan alan bir aday 2018’de 187 bin 179., 2019’da 236 bin 137. Fark 48 bin 958. Tüm puan türlerinde başarı; 2019 YKS’nin sınav sisteminin değiştiği 2018’e göre özellikle AYT kısmı daha kolay olduğunu söyleyebiliriz. Genel olarak yapılan netler geçen yıla göre daha fazla olduğu için puanların yüksek, ancak başarı sıralarının düşük olduğu yorumunu da yapabiliriz. Ayrıca üst grupta yer alan adayların geçen yıla göre gerek TYT’yi gerekse AYT’yi çok daha iyi yapıp net sayılarını artırdıklarını ifade edebiliriz.”

Sonuç:

Bu güzel ülkemizin gelişmesi, insanların mutlu olması için, atanılan/göreve getirilen makamda; “yönetim kurulları ve çalışanlarla ortak/sağlıklı/uygulanabilir kararlar alarak, iş yapmak/üretmek” vatan sevgisiyle eşdeğerdir!..