BIST 9.107
DOLAR 32,38
EURO 35,02
ALTIN 2.325,98
HABER /  GÜNCEL

Bir gün herkes AK Partili olur mu?

Zaman yazarı Etyen Mahçupyan, AK Parti'nin seçimlerden nasıl başarıyla çıktığının analizini yaptı.

Abone ol

AK Parti'nin seçim başarısını sosyolojik açıdan ele alan yazar Mahçupyan, "bir gün herkes AKP'li olursa şaşırılmamak lazım" diyor.

Toplumsal dinamiklerin siyasette olan kutuplaşmanın aksi yönde gittiğini ve bu kesimin nabzını AK Parti'nin tuttuğunu savunan yazara göre muhafazakarlık esneyerek diğer kesimlere doğru yayılıyor.

Yerel seçimler bitti ama sonuçları tartışılmaya devam ediyor. Zaman si yazarı AK Parti'nin zaferle ayrıldığı seçim sonuçlarını "Bir gün herkes AKP’li olur mu?" başlıklı köşesinde yorumladı. İşte o yazıdan bir bölüm:

"AKP'NİN ALABİLECEĞİ AZAMİ OY HER GEÇEN GÜN DAHA DA ARTIYOR"

"AKP’nin alabileceği azami oy her geçen gün daha da artıyor!" diyen yazar, bu görüşünün açılımını da kendi penceresinden böyle anlattı:

"Bu sıra dışı gelişmenin temelinde 1990’larda filizlenen ve son on yılda yeşeren bir ‘kişiselleşme’ var. Muhafazakar zeminde dindarlık giderek kişisel bir tercih ve tanımlamayı ifade etmeye başladı. İnsanlar bir rehberin izinden giderek dindar olmaktansa, kendi hayat tarzları ve itikat anlayışlarına denk gelen bir dindarlığı öne çıkarmaya başladılar. Bu modern anlamda bir bireyselleşmeye benzemiyor. Çünkü insanlar cemaatten ayrılmıyor, onu çeşitlendirerek sınırlarını genişletiyorlar. Sonuç çoğullaşmış ve cemaat içi karşılıklı hoşgörüyü içselleştirmiş bir yeni dindarlık halidir. Bu durum muhafazakar kesimin sınırlarını daha esnek hale getirmekte ve giriş çıkışı kolaylaştıran bir geçirgenlik sağlamakta. Dolayısıyla laik kesimden söz konusu ‘ılımlı’ muhafazakarlık imkanını kullanmaya hevesli kişileri de cezbetmekte.

MUHAFAZAKAR KESİMDEN LAİK KESİME YÖNELİK DAVETE KARŞILIK VAR

Bunun sosyolojik anlamı muhafazakar zeminden laik kesime yönelik bir ‘davetin’ yaşanması ve karşılık bulmasıdır. Bugün Ramazan’da sadece beş gün oruç tutanlardan, günde sadece bir kez namaz kılanlara, dini doktrinlerle popüler sufi öğretiyi harmanlayarak kendisine manevi bir dünya yaratmaya uzanan sayısız ‘yeni dindar’ var. Bunun bir tür sekülerleşme olduğu açık… Ekonomi, siyaset, ahlak gibi alanların dinden bağımsız hale gelmesinin ardından, şimdi de dindarlığın kişiselleşmesine, cemaatin kendi içinde çoğullaşarak küresel entegrasyonu teşvik eden yeni bir adaptasyon dinamiği üretmesine tanık oluyoruz.

ESNEK MUHAFAZAKARLIK SINIRLARI DAHA DA GENİŞLETİYOR

Bu gelişme, aile kurumunun din ve millet fikrinden daha fazla önemsendiği bir anlayışa paralel yaşanıyor. Böylece ortaya kendine has dindarlık bileşimleri üreten aileler çıkabiliyor. Artık bazı ailelere ‘laik’ veya ‘dindar’ demek mümkün değil. Söz konusu melezleşme esnek muhafazakarlık sınırının üzerinde yer alıyor ve o sınırları daha da genişletiyor. Sonuç siyasette olan kutuplaşmanın tam tersi yönde giden bir toplumsal dinamiktir. Ve AKP bu kesime hitap ediyor, onların nabzını tutuyor. Muhalefet ve onun aydınları ise idrakin eşiğinde bile değil… O zaman da bir gün herkes AKP’li olursa şaşırmamak lazım."