BIST 9.645
DOLAR 32,56
EURO 34,90
ALTIN 2.434,97

Artvin’deyiz; Şavşat yaylaları, Ardanuç ve Karagöller…(3)

Yaylaların soğuk suyu, deldi bağrımı deldi!...

GÜNCEL/REKTÖR ADAYLARI: Geçtiğimiz yazı; Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesi rektörünün hangi özellikleri taşıması gerektiği üzerineydi ve çok paylaşıldı, mesajlar/telefonlar geldi. Biz; ilkeler üzerinde durmuş, herhangi bir adayın (12 aday katıldı) yanında/karşısında durmamıştık. Elbette konu yeni üniversiteydi ve alanımızdı; sağlam temellere kurulmalı, rektörde bu ağırlığı taşıyabilmeliydi. Biliyoruz ki, ülkede kurumsallaşma bir türlü istenen düzeyde olmadığı için, atanan kişilerle başarılı/başarısız olunuyor. Buna örnek 15 yılda değişen Bakanlarımız!.. Aslında istediğimiz özellikler, her üniversite rektörü için geçerlidir. Pazartesi günü, YÖK tarafından oluşturulan  3 kişilik jüri önünde, mülakat yapıldı. Şimdi, ilk 3 aday Cumhurbaşkanı’na gidecek ve rektör ataması yapılacak. Sonra; binanın tahsisi, yapısal yerleşim/eksiklerinin giderilmesi, kadrolaşma için önce rektör yardımcılarının ve sonra Genel Sekreterin atanması yapılacak. Sırayla; idari görevli/memur alımı, akademisyen alımı ile devam edecek…Açıklandığı gibi üniversite 2018/2019 döneminde eğitime başlayacak. Atamaların bu ayın 15’ine kadar yapılması bekleniyor…Zor iş vesselam!...

Artvin yolculuğuna devam ediyoruz….

Şavşat

Bir başka güzellik ve  yeşillik. Yaylaları ve otlakları/meraları ile tam bir hayvancılık bölgesi. Konservatuar Çalgı Yapım Bölümü mezunumuz –ama şimdi, ailesi ve  Ali abisi ile  tarım ve hayvancılık yapıyor- Melih Ural olunca, her yeri gezdirdi/anlattı, bizi Ardahan’a bakan tepeye (Sagara)kadar çıkardı…Melih’in Konservatuar mezunu Uğur abisi İstanbul’da öğretmen ve Üsküdar’da Harfana adlı THO derneği var, küçük kardeşi Konservatuar mezunu-  Soner ise Samsunda görev yapıyor. Şavşat’ta, soğuk sular içinde yapılmış bir tesiste  yediğimiz balığın lezzetini anlatmak yetmez, gitmek ve yemek lazım…Sonra Melih’lerin eve çay içmeye uğradık. Yine; annesi, babası, yengesi, büyük abisi ile  sıcak karşılama ve; gevrek, börek, sohbet, yaylalar, hayvancılık, Hes, baraj ve Cerattepe gündemi oluşturdu…Bu bölgede yeşilin her tonu mevcut, zaten Şavşat, Artvin’in en gelişmiş ilçesi olarak biliniyor. Bu bölgede, ‘köy evleri’ kalmak için sizleri bekliyor, AB’den alınan  fon ile yapılan Artvin’in doğal evleri  çok güzel, sular her yerden akıyor. Turistler bu evlerde kalıyor; tarım, yemek, köy mutfağı, temizlik, ekin v.b.işleri birlikte yapıyorlar. Şavşat’ın yaylaları doyumsuz bir görüntü veriyor. Ve, Karagöl…Yine; doyumsuz bir yeşillik ve tablo gibi görüntüler..Göl’de bol balık var ama yenmiyor…Kayıkla gezinti serbest. Güz gelince yaprakların kuruması ile oluşan renk cümbüşü olağan üstüymüş…Ve, elbette soğuk içme  suyu…

Ardanuç…

Doğum yerim Ardanuç…Güzel bir yolu var, asfalt…Babam  Ekşinar’lı, annem  (Basa) Yolüstü’nden…Çağ Kebabı yemek için, çevre illerden buraya geliniyormuş. Bizde akrabamız -tatilini annesinin yanında geçiren- mühendis Turgut Küçük ile beraber tattık, mükemmeldi. Ardanuç girişindeki Cehennem Kanyonu(Vadisi) muhteşem…20 yıl önce o vadinin tepesinden araçla geçmek ölümdü, çok fazla araç aşağıya uçardı. Şimdi, yol vadiye alınmış. Rivayete göre; Ardanuç gölmüş, bu vadiyi kapatan kayalar ayrılınca su boşalmış ve yerleşim başlamış…Ardanuç’un bütün mahsulü vadiden geliyormuş, ama şimdi baraj nedeniyle sular altında kalınca,  dışarıdan alınmaya başlanmış. Sonra Ekşinar’a geçtik. (İsmini çok nar olmasından almış) Sular içinde, meyvelerin bol olduğu şirin bir yerleşim birimi ve arsa fiyatları fırlamış durumda. Dedemin ve halamın evlerini, arazilerini gördük…20 yıl önce yerlerimizi Amcam’a satmıştık. Ay sülalesi gibi Genç ailesi de büyük burada,  Sayıner Genç ve Süleyman Genç bizi ağırlayıp çay içirirken, bir kişinin daha bizi beklediği haberi geldi. Gittik ki ailemizi yakından tanıyan komşuları, bir beyefendi, 19 Mayıs Ün. Tıp Falütesi’nden emekli olmuş  Prof. Dr. Nusret Çiftçi. Babam 1990’larda felç geçirdiğinde üniversitede hep yanımızdaydı (tabii ben unutmuştum, hatırlattı, Ardanuç’ta yaşamanın faydası bu olsa gerek) Maşallah benden genç duruyor.  Artvin’e özel bir masa hazırlamışlar, bizi misafir ettiler. Anılar tazelendi. Sonra  ailemizin (baba tarafı) kabirlerini ziyaret ettik, dualarımızı ettik.

Kalburlu Köyü (İşkabil)

Amcamın hanımının (Bedriye Ay) köyü…Baraj gölünün kıyısında, meraları sular altında kalmış...Biraz kurak, yaylası, meyve agaçları yok. Yolu çok  tehlikeli. Yengem, köyün girişine bir gözetleme kulubesi yaptırmış, çocuklar geliyoruz deyince orada bekliyorlar…Kızları Nurcan (öğretmen) ve onun kızı Nur ile birlikte sıcak bir 4 saat geçirdik. Elbette konu yine Cerattepe…Nurcan, Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu aktif üyesi, tanımayan yok…Yine meşhur; pişi, lokma, pekmez, mıhlama,  çay, karpuz ve bahçeden salatalık, yenidünya,fındık...Ve, hatıralar…Daha  ne olsun!..

Çoruh Park…

Artvin’in girişinde, üniversite yerleşkesinin karşısında, 57.000 m2 lik geniş bir alana kurulmuş. Önceden boş, bozkır olan alan şimdi insanların oturduğu, -kafe-büfe-restoran, ışıklı ve sesli gösteri havuzu, yürüyüş (bisiklet) yolları, anfi tiyatro, otopark-, mangal yaptığı, çocukların oynadığı, düğünlerin yapıldığı, serin, güzel bir alana çevrilmiş. “Orman,su varsa; hayat var” sloganı ile projeler devam ediyor.

Macahel, Maral Şelalesi, Karagöl

Bir başka özellik daha…Yeşil Şavşat’ta başka, burada başka…En yukarda dağdan kayarak toplanmış karla karşılaştık. Manzara yine mükemmel. Tema Konukevi’nde özel kırmızı benekli balık –çok bulunmayan- hazırlamışlardı. Çok methedilen bu balığın özelliğini anlayamadık, ama yüksek ücret gelince uyandık!.. Oradan Maral Şelalesi’ne, çok engebeli-dar, kötü bir yoldan gittik. Bir yerden sonra patikadan keçi yolu ile yürüyüp şelaleye vardık. Akşam çayımızı orda içtik. O kadar zahmete değer mi derseniz, pek değil. 64 m den bir bütün halinde düşen su, ancak tabana kadar inip, suyun altına girenler zevkli olduğunu söylediler. Sonra doğa harikası Karagöl…Bu Şavşat Karagöl’den daha küçük. Her yer dolu; yemek yiyenler, mangal yapanlar, kayıkla gezenler…Mutlaka görülmesi lazım, yolu güzel, orman içinden, zevkli bir yolculuk sizleri bekliyor.Akşam 18.00 oldu, sis yukardan göründü, hemen yola çıktık, ama yolda önce 25m, sonra 2 m kadar düşen bir görüş mesafesi  ile, müthiş bir doğa olayına ve sis dağları/pamukları/bulutları görüntüsüne sahip olduk...

Artvin’de soğuk su…

Artvin’de, her yerde yol boyunca çeşmeler mevcut, hangi çeşmeye yanaşsanız soğuk suyla karşılaşıyorsunuz. Şişirmeyen, dokunmayan temiz su kaynaklarına sahip bir bölge. Ciğerlerimiz doğal suyu çok sevdi…Bakalım İstanbul’da ne yapacağız!... 

ŞEHİRLİ KIZI (Artvin’li şairin dilinden)


GENDİ GENDIMA KIZDUM HAVALARA HOPLADUM
NEŞELİ YUREGUMİ ACİLARLA KAPLADUM
ÇAŞUR,KIMİ,LAĞANA HEPUSUNDAN TOPLADUM
TURŞİ KURDURAMADUM BEN ŞEHİRLİ KIZINA

AĞNAMAZ VEDURODAN BİLMAZ KULEGİ KODİ
MEŞA KOŞAYİ GORSA KORHİDAN PATLAR ODİ
GOSTARDUM KARAAĞAÇ DİŞBUDAĞİ PELUDİ
ODUN YARDURAMADUM BEN ŞEHİRLİ KIZINA

SUSLİ PUSLİ GEZİYER HEP GENDİ HAVASINDA
BİŞİ BİŞURAMİYER PAHIRUN TAVASINDA
YANBEGİDA,DUZLARDA,NAPUZAR TALLASINDA
ÇAPA VURDURAMADUM BEN ŞEHİRLİ KIZINA

NERDAN TEBELLEŞ ETTUM ACAP ONİ NA SANDUM
ATEŞ İÇUMA DUŞTİ YANDUM YANDUM SUSANDUM
TEKİNDER AĞŞAM SABAĞ SOYLAMADAN OSANDUM
NAMAZ KILDURAMADUM BEN ŞEHİRLİ KIZINA (Kadioğli-Şair Tekin Kılıç)

Gelecek yazı, Artvin gezimizin sonu, Artvin’de;  Belediye ve Üniversite çalışmaları …(4)