BIST 9.717
DOLAR 32,53
EURO 34,94
ALTIN 2.440,73

Aranızda günahsız olan ilk tweeti atsın!

İnternet ve sosyal medya ortamı adeta bir “modern recm” mecrasına döndü.

İncil’de anlatılan bir bölümde, zina yaparken yakalanan bir kadın İsa’nın huzuruna getirilir. Ferisiler (irşat olmamış Yahudiler) kendi aralarında İsa’yı yalanlamaya çalıştıkları için bu olaydan fırsat devşirmeye çalışırlar. Eğer onu affederse, bu Musa’nın zikretmiş olduğu kanunlara aykırı olacaktır ve böylece İsa’yı yalanlayabileceklerdir. Ama olur da kadını cezalandırırsa bu sefer de İsa kendi akidesine aykırı davranmış olacak ve gene yalanlama fırsatı doğacaktır.

“Bu kadını zina ederken bulduk. Musa, böylesinin recmedilmesini emretmişti; buna sen ne dersin?” derler ve onun taşlanarak öldürülmesini talep ederler.

İsa bunun üzerine şöyle der: “Aranızda günahsız olan, ona ilk taşı atsın!”

Bunu duyan insanlar, yaşlısından gencine, erkeğinden kadınına bir bir huzurdan çıkarlar.

Demek ki o zamanın Yahudileri ar duygularını kaybetmemiş ve azıcık da olsa insaflıymış ki hiç kimse taş atma gayretkeşliğini göstermemiş.

Yani aslında hiç kimse taş atmayarak kendilerinin de günahkâr olduğunu bir nevi itiraf etmişler.

Günümüzde ise adeta taş atma yarışına girdik. Atan atana, birbirinin canını yakan yakana.

Üstelik bu atmalardan ve can yakmalardan doyumsuz bir zevk aldığımız da aşikâr. Yoksa bunu -affınıza sığınarak- adeta bir sidik yarışına döndürmezdik.

İnternet ve sosyal medya ortamı adeta bir “modern recm” mecrasına döndü. Üstelik bütün bu recmler sorumsuzca ve intikam hissiyle yapılıyor. Hal böyle olunca sosyal medyanın yıkıcılığı çok daha fazla oluyor.

Yasalar insanın yüreğinde olmadığı sürece istediğiniz kadar yasa çıkarın fayda etmiyor. Sosyal Medya Yasası yürürlükte ama sosyal medyada değişen bir şey var mı? Hayır yok…

Hatta eskisinden daha tehlikeli bir şekilde kullanılmaya başlandı sosyal medya.

“Toplum vicdanı” denen kavramın, adaletin sembolize ettiği en etkili olgu olduğu bilincinden cesaretle hareket ediliyor. Lakin bu durum sadece sözde kalıyor, kılıf olarak kullanılıyor.

Sosyal medya hukuk ve hak kurallarından yoksun bir şekilde adeta adaletin işleyiş çarkı olarak kullanılıyor ve can yakıyor.

İnsanlar gerçek hayatta, yüzyüze söyleyemediği şeyleri, sahte (fake) hesaplar açarak bir şey olmaz zannı ile bu hesaplardan dile getirebiliyor. Güvensizliği ve adaletsizliği açıkça bilinse bile kullanıcılar süslü yalanların/paylaşımların üzerine atlıyor.

Söz ağızdan çıktıktan sonra geri almak nasıl mümkün değilse sosyal medyada atılan taşlar da aynı etkiyi gösteriyor. Atılan taşlar kaç kişinin canını yakmış, kaç kişiyi yaralamış umurumuzda bile değil.

Sadi-i Şirazi’den bir alıntı yaparak ne demek istediğimizi daha da kavileştirelim: “Hiç kimse işlemediği bir günahın masumu değildir.”

Önemli olan bir şeyler atmak ve atılan taşların yaralayıcılığı oranında zevk almak!

Oysa taşı atanlar da masum değil. Ama onlar sırf masum oldukları imajını verebilmek, günahsız olduklarını iddia edebilmek adına atıyorlar taşları.

Oysa hepimiz biliyoruz ki masum değiliz hiçbirimiz.

Peygamber Efendimizin bir sözünü hatırlatmakta fayda var; “Kim, bir Müslümanın ayıbını (günahını) örterse, Allah da onun dünya ve ahirette ayıbını (günahını) örter.”

Hepimiz günahlara batmışız, hepimiz haksızlıklara bulaşmışız, hepimiz birilerinin canını yakmışız.

Eğer bir an önce tedbir alınmazsa, yasalar hakkıyla uygulanmazsa sosyal medyanın gittiği istikamet pek de tekin bir yer değil.

Toplumu ifsat edici, gerçeklerden çok, makyajlı yüzleri gösterici bir özelliğe sahip olan sosyal medya adeta çığırından çıktı.

Ne devlet ne de toplum sosyal medyanın bir suikast ve itibar yok edici silah haline getirilmesine izin vermemelidir.

Devlet, hukuki zeminde atacağı adımlarla, toplum ise fert planında atacağı adımlarla sosyal medyayı asıl olması gereken mecraya çekmek zorundadır.

Sosyal medyayı bir silah gibi kullananlara sormak istiyorum: Gerçekten ilk tweeti (taşı) atacak kadar günahsız mısınız?