BIST 9.048
DOLAR 32,32
EURO 35,13
ALTIN 2.294,97

Anarşist kelimeler..

Mevcut düzeni yakıp, yıkmak isteyen anarşistlerin dilimizi de uçuruma atma çabaları bu şüphelerimizi haklı çıkarıyor.

“Millet olarak bizim bir kültür davamız varsa öncelikle Türkçe'den başlamamız gerekiyor. Dilimize sahip çıktığımız ölçüde kültürümüze, milletimize de sahip çıkabileceğimize inanıyorum. Geleceğimize yapacağımız en büyük yatırımlardan biri bizden öncekilerin hatalarını tekrarlamadan yabancı dillerin istilası karşısında Türkçemizi geliştirmek, korumak olacaktır. Yaşayan bir varlık olan dil her canlı gibi emek ister. Bu konuda birçok kesime önemli görevler düşüyor.”

Beni çok heyecanlandıran yukarıdaki cümleler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait. Yaptığı bir konuşmada temas ettiği dil konusu o kadar önemli ki anlatamam…

Birkaç yıl öncesinde eğitim vermeye çalıştığım okulda, dilin önemine binaen, öğrencilere durumun hassasiyetini anlatabilmek için çokça okumalar eşliğinde çaba göstermiştim. Müşahedelerim bu çalışmaların lokalden çıkarak devlet eliyle genelde yapılmasının doğru sonuçlar vereceği idi.

Bu yüzden bu cümleler beni çok heyecanlandırdı. İki yıl öncesindeki bir konuşmasında Erdoğan "Eğitim ve kültür konusunda nispeten geri kaldığımız hususunda hep hayıflanıyorum. Demek ki bir şeyleri eksik bırakmışız" tespitini yaparak bizleri şimdi olduğu gibi heyecanlandırmıştı. Lakin iki yıldır bu alanda değişen bir durum olmadı.

Dil konusu da umarım hayıflanılacak bir tespit ile sınırlı kalmaz.

Ulusların olduğu gibi, kelimelerin de dilin de bir tarihi vardır. Tarihi olan milletlerin dili olur. Bir milleti ebediyen ayakta tutabilecek kudret, tarih ve dil bilincidir. 

Bu geçici dünya mutlulukları arasında nerdeyse hiçbir şey geleceğimizin sermayesi olan çocuklarımıza dilimizi ve güzelliği ile birlikte inceliklerini öğretmek kadar âli bir hizmet olmasa gerek.

Çünkü dil milletimizin en ulu, en tılsımlı ve en kıymetli hazinesidir.

Hayatın her aşama ve karesinde toplumun bireylerini sıkıca birbirine bağlayan, birbirine sevgi, anlayış ve kuşatıcı hareketin en kutlu yardımcısı “dil”’dir. 

Mermere can veren heykeltıraş gibi ses yardımı ile kelimelere can veren bütün söz ustaları, savaş meydanlarındaki savaşçılardan daha fazla ve daha büyük bir miras olan dilin ölümsüzlüğünü bize bırakmışlardır.

Hepimiz söz mücevheri olan dil ustası atalarımızın asırlardır destan yazmış kelimeleri ile büyütüldük. 

Bir milleti yıkmak yok etmek istiyorsanız milyarlarca harcanacak silahlar yerine o milletin diline saldırarak iğdiş etmeniz yeterlidir.

Bir dil ancak öz evlatları tarafından sevilerek koruma altına alınacaktır.

Sevgi ile geliştirilecek ve büyütülecektir.

Tıpkı şanlı tarihimizde olduğu gibi.

Düşüncede ve düşlerimizde dahi doğru isabetin gerçekleşmesi için kendi dilimizi, medeniyetimizin köklerini, dilimizin hassasiyetini bilerek kullanmamız gerekir. Bu bilinç nihai hedef için en doğru usuldür.

Konular üzerinde söylediklerimizin, düşüncelerimizin muhatabımız tarafından daha iyi anlaşılmasını sağlayacak en iyi yöntem, dili doğru şekilde yabancı kelimelerden arınmış şekliyle konuşmaktır.

“Anarşi” kelimesini başlı başına kullandığımızda bile ürkütücü ve iticidir. Ama nedense dilimizin içerisine mütemadiyen “anarşist kelimeler” zerk ederek dilimize yazık ediyoruz.

Özellikle sosyal medyanın etkisinde kalan gençliğimizin konuşmaya çalıştığı dil, anarşistler tarafından işgal edilmiş, “anarşist kelimeler”den müteşekkil bir dil olarak önümüze çıkıyor.

Kurulan her cümlenin içerisinde yabancı kültüre ait herbir kelime, cümlelerin arasındaki “anarşist kelime”dir.

Asırlardan beri kullandığımız ve manasına aşina olduğumuz, bildiğimiz yüzlerce kelimeyi, uyduruk kelimelerle “dil anarşisinin” eline bıraktık. İnsan ister istemez bu durumun arkasında haklı olarak başka niyetler arıyor.

Mevcut düzeni yakıp, yıkmak isteyen anarşistlerin dilimizi de uçuruma atma çabaları bu şüphelerimizi haklı çıkarıyor.

Dilimizin manevi koruyucuları olan atasözlerimizi, deyimlerimizi, şarkılarımızı, türkülerimizi, kitaplarımızı en küçük kelimesine kadar irdeleyip "anarşist kelimeler" ile müdahale edip yok etmeye çalışıyorlar.

Cumhurbaşkanın aynı konuşmasında yaptığı “Kültür sanat insanlarımız başta olmak üzere, bütün kalem ve kelâm erbabımızdan dilimize sahip çıkmasını istiyorum” çağrısı dilimizin, dolayısıyla tarihimizin ihtişamlı dönemler yaşaması açısından oldukça önemli.