15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimiyle ilgili tüm
görüşlerimi bir önceki yazımda detaylı olarak belirttim. Bu yazımda
ise hükümetin ileriye dönük nasıl adımlar atması gerektiğini
yazacağım. Ülkece, artık yanlış adım atma lüksümüz yok. Bunun
bilincine varalım lütfen.
Benim hayatım boyunca ilahi adalete olan inancım hiç
sarsılmamıştır. Zaten imtihan dünyasında olduğumuz için bunu yapmak
zorundayız.
Biraz geriye gidelim. Üniversite mezunu milyonlarca gencimiz, iş
bulabilmek için, devlet memuru olabilmek için Kamu Personeli Seçme
Sınavına (KPSS) hazırlandı. Zaten işsiz oldukları yetmiyormuş gibi
bir de KPSS kurslarına yazıldılar. Oralara paralar verdiler.
Sonuçta ne oldu? Bütün bunların hiçbirini yapmayanlar, sınavdan
önce ellerine geçirdikleri soruları ezberleyerek en yüksek puanları
alıp, ülkenin en güzel yerlerinde işe girdiler. Yetmedi, bazı
adamlarını sahte diplomalarla işe başlattılar. Bunlar kul hakkı
değil miydi?..
Şüphesiz ki öyleydi. Ve şimdi ülkenin dört bir yanında
seferberlik ilan edildi. Cemaatçi personeller açığa alınmaya
başlandı. Emniyette, bakanlıklarda ve TSK'da... Gel gelelim, ilahi
adalet tecelli etti. Haksız olarak geldikleri yerlerden, şimdi
atılıyorlar. Kul hakkı yiyerek elde edilen kazançlar, kimseye yar
olmadı.
Devam ediyorum. Atatürkçü generallere ve subaylara atılan
iftiralar ve kurulan kumpaslarla, suçsuz bir çok asker tasfiye
edildi. Yerlerine bilerek ya da bilmeyerek yine cemaatçi askerler
getirildi. Yıllar sonra kumpas kurbanı olan askerlerimizin,
suçsuzluğu kanıtlandı ancak bu süreçte hayatta kalanlar çok ama çok
yaralandılar. Bazıları ise hayatını kaybetti. Nihayetinde bu suçsuz
generallerin ve subayların yerine getirilenlerin tamamı değildir
belki ama bir çoğu, bakın daha birkaç gün önce darbe girişiminde
bulundular. İlahi adalet onlar içinde tecelli etti. Hepsi müebbet
hapis alarak hayatlarının geri kalanını dört duvar arasında
geçirecekler. Hemde vatana ihanet suçundan. Belki de meclisten idam
yasası geçecek ve idam edilecekler.
Bu örnekleri vererek gelmeye çalıştığım nokta şu; Sayın
yetkililer, devletin birçok kademesinde bulunan ve açığa alınan
paralel yapının adamlarının yerine birçok kişi işe alınacak. Çünkü
devletin işi her daim aksamadan yürümek zorunda. TSK'da,
bakanlıklarda, emniyette, basın yayın organlarında, belediyelerde
ve daha birçok yerde, yeni çalışanlara ihtiyaç olacak. Bu zamana
kadar yapılan yanlışlar bundan sonra yapılmamalı. Size yakın
olduğunu düşündüğünüz insanlara öncelik verip, diğer kesimde
gördüğünüz herkese arkanızı dönmemelisiniz. Unutmayın ki, günlerdir
sokaklarda olan insanlar sadece AKP seçmeni değil. Demokrasiye
inancı olan ve darbenin hiçbir türlüsünü kabul etmeyenler. Artık
düşüncesi ne olursa olsun, vatanına milletine bağlı herkese eşit
mesafede olmalısınız. Halkımız arasındaki sevgisizliği ortadan
kaldırmak durumundasınız. Size doğruları söyleyenleri, sırf
düşüncelerinize ters diye dışlamamalısınız. Bundan önce düşülen
hatalara tekrar düşmeye hakkınız yok.
Başbakan Binali Yıldırım, her fırsatta dış politikayla ilgili
şunları söylüyor: "Komşularımızla aramızı düzeltmeliyiz ve
dostluklarımızı kuvvetlendirmeliyiz" tamam kabul. Ancak daha önce
yapılması gerekenler var. Yukarıda da belirttiğim gibi halkın
arasındaki sevgisizliği ortadan kaldırın önce. Buna daha çok
ihtiyacımız var inanın. Tabi bu aşamada Cumhurbaşkanına çok iş
düşüyor. Çünkü Cumhurbaşkanlığı makamı, partiler üstüdür. Bu
sebeple toplumun tüm kesimini kucaklayacak ilk makam orasıdır. Bana
güvenebilirsiniz, bütün bunları yaparak daha mutlu ve güçlü bir
ülke olabiliriz.
Umut ediyorum ki, her şey geçip gittiğinde bugünkü birlik
beraberlik içeren hava son bulmaz. İnşallah...
Bu arada bazı yerlerde provakatif eylemler düzenleniyor. İçki
içenlere saldıranlar, parkta oturanlara saldıranlar vesaire. Bu
provakatörlere asla ama asla fırsat verilmemelidir. Herkesi
sağduyulu olmaya davet ediyorum.
Sağlıcakla kalın...