Ülkücüler'e mektup var
Abone ol'Ülkücüler o fotoğrafta neden yok' sorusuna Ali Naki Kaftancıoğlu'ndan duygu yüklü bir cevap geldi...
Yakınlarını faili meçhul cinayetlere
kurban veren ailelerin bir araya gelerek oluşturdukları platformda
sağ görüşlü isimlere yer verilmemesi dikkat çekmişti. Oluşturulan
afişte de hep sol görüşlü isimlerin fotoğrafları yer
almıştı. Zaman Gazetesi'nin dün
sorduğu "Ülkücüler o fotoğrafta neden yok"
sorusuna ailelerin aynı platform altında toplanmasına öncülük eden
Ali Naki Kaftancıoğlu'ndan cevap geldi.
Türkiye'nin karanlık tarihinde faili meçhule kurban giden sağ
görüşlü isimlerin fotoğrafta olmasa bile kendi kafasında ve
vicdanında olduğunu belirten Kaftancıoğluolu fikri ortaya atarken
tüm kesimlerin olmasını arzu ettiğini ancak şartların bunun
gerçekleşmesine engel olduğunu söylüyor. Aşağıda Kaftancıoğlu'nun
gönderdiği cevabı okuyabilirsiniz. Ama bir de hatırlatma yapmam
gerekiyor. Hala bu sorunun muhatabı olan ve yakınlarını
kaybedenlerden ise (Görüşlerini belirten okurları hariç tutuyorum)
herhangi bir tepki gelmedi. Gelirse onu da yayınlamayı borç
biliriz. İşte Kaftancıoğlu'nun o soruya verdiği
"kişisel" cevap...
O FOTOĞRAFTA HERKESİN OLMASINI İSTERDİM
Ben Ali Naki Kaftancıoğlu. 1980'de ülkücüler tarafından öldürülen
yazar, TRT İstanbul Radyosu prodüktörü Ümit Kaftancıoğlu'nun
oğluyum. Aşağıdaki satırlar tamamen kendi görüşlerim olup sadece
beni bağlamaktadır.
O fotoğrafta sağ görüşlü düşünce kurbanları yok ama benim kafamda
ve vicdanımda varlar. Aksini düşünmek bence kabul edilemez. Her ne
kadar sol görüşlü bir kimse isem de devlet içinde yuvalanıp, dış
güçlerin maddi/manevi destekleriyle, bu ülke için tam kelime anlamı
ile can veren babalarımızın öldürülmesini bilinçli olarak organize
eden işbirlikçileri hariç tutuyor; sokaktaki sıradan ülkücü kesimin
cahilliği ve okuma - araştırma eksikliğinden dolayı cinayetler ve
şiddet olaylarında başrol oynadığını düşünüyorum. Bunun kasıtlı bir
toplum mühendisliği olduğu fikrindeyim. Bu nedenle babamın
katilleri de dahil olmak üzere sıradan ülkücüler ve tetikçiler
benim için düşman değil. İnanıyorum ki onlar - her ne kadar korkunç
bir yanlış olduğunu bilsem de - kendi ülkeleri için iyi şeyler
yaptıklarına ve ülke düşmanlarını yok ettiklerine inanıyorlar. Ama
babamın kitaplarını okusalar, Hrant Dink'in yazı ve röportajlarını
izleseler - hele de Frederic Mitterrand'la Fransız TV5
kanalındakini ? Mumcu'nun açığa çıkardığı ilişkilere kafa yorsalar
kendilerinden en az kendileri kadar vatansever insanlar olduğunu
görecekler.
Eminim biz solcuların da bu anlamda göremediği şeyler vardır.
Beraber olmaya ruhumuz ve disiplinimiz yettiğinde bence bambaşka,
onurlu ve kardeş bir Türkiye'yi gerçekten kurabiliriz. Solcular
korku ve nefretlerini yendiğinde karşılarında en az onlar kadar
dürüst ve inanmış, sağcılar nefret ve cahilliklerini yendiklerinde
en az onlar kadar vatanını, bayrağını, onurunu seven insanlar
görecekler. Farklı düşünsek de hepimizin üzerinde yaşayacağı ve
altına gireceği toprak Türkiye Cumhuriyeti topraklarıdır. Soyunu
burada sürdürüp iş, aş, eş bulacak hiç kimsenin istemli olarak bu
halkın geleceğini karatmak isteyeceğini düşünemem. Elde edilecek
kazanımlar da kayıplar da hepimizin.
Uzatmayayım. Bu anma etkinliğini ben ortaya atmış ve aile olarak
organizasyonunu gerçekleştirmiştik. Çıkış noktasında bu kanlı süreç
tüm Türkiye vatandaşlarını kapsadığından ben kesinlikle ülkücüler
dahil olmak üzere tüm sağ kesimle bunu yapmayı önermiştim. Haklı
olarak komitemiz ve ahbaplarımız bunun çok iyi olabileceğini ama
henüz bu olgunlukta bir kitle bulamayacağımızı anımsattılar. Olası
olaylardan çekinerek, bu ülke için inancı yolunda kanını akıtmış
ama şiddeti reddetmiş TC vatandaşlarının tümünü kapsayamamış
olmamızın bendeki eksiklik bilinci ile sol aydınları andık. Ancak
her fırsatta politik görüşü ne olursa olsun düşüncenin silahla
susturulmaması gerektiğini de vurguladık. Benim için bu bir klişe
değil sağa ve sola bir çağrıdır. Platformumuzun yaratmak istediği
toplumsal bellek geçmişin tüm acıları içindir. Sol görüşlü aileler
kadar sağ görüşlü ailelerin de kayıpları ve acılı geçmişlerinin
yeterince aydınlatılmamasından dolayı kanlı gözyaşları döktüğünü
tahmin edebiliyorum.
Tekrar tekrar anımsatıyorum ki inanarak can verenlerin hiç birinin
anısı diğerinden daha kutsal değil benim için. Bu kanlı süreçte
sağcılar ve solcular belli amaçlar doğrultusunda kullanıldılar ve
bu ülkeye çok şey verebilecek insanlar canından oldu. Bu süreç
?maalesef ancak 30 yıl sonra görebileceğimiz şekilde- şu anda da
devam ediyor mutlaka. Biz Türkiye'nin siyasi cinayet mağdurları
birbirimize sarılıp elele anma töreni, meclis araştırması vb.
başarmadıkça, geçmişimizle yüzleşmedikçe de devam edecek.
Başarırsak bu insanlık tarihinde unutulmayacak ve ülkemizi sonsuza
dek onurlandıracak bir kardeşlik adımı olurdu. Geçmişe ah etmemenin
yolu bugüne hepimizin dürüstlükle sarılmasıdır.
Düşüncesinden dolayı kimse şiddet görmemeli, katillere gurur
bahşedilmemeli. Solcu arkadaşı için can verebilecek ülkücüler ve
ülkücü arkadaşı için can verebilecek solcular olduğunu unutmamalı
ve unutturmamalıyız. Gözyaşlarında buluşmamız yetti, gülüşlerde
buluşmanın zamanı geldi de geçiyor bile. Bu ölenlere ve doğanlara
sorumluluğumuzdur.