Tuz Gölü Havzası dünyayı kurtaracak!
Abone olTuz Gölü Havzası'nda yetişen, tuza ve kuraklığa dayanıklı bitkilerin insanlığın geleceğini kurtarabileceği bildirildi.
Dünyanın biyo çeşitlilik bakımından ikinci önemli
bölgesi olan
Türkiye'nin en az yağış alan bölgesi olan Tuz Gölü Havzası,
barındırdığı bitki türleriyle de dünyanın en önemli biyo çeşitlilik
merkezlerinden birisi haline geldi.
Çevre ve Orman Bakanlığı Özel Çevre Koruma Kurumu Çevre Koruma
Araştırma ve İnceleme Daire Başkanı Mehmet Menengiç, 7 bin 414
kilometrekarelik alana sahip Tuz Gölü Havzası'nın barındırdığı kuş
türleri, step habitatları, tuz üretimi ve doğal güzellikleriyle
dünyanın en önemli doğal alanlarının başında geldiğini belirterek,
"Sadece bu
özellikleriyle değil, barındırdığı gen merkezleriyle de dünyada bu
konudaki en önemli ikinci bölge olma özelliğini taşıyor.
Bu bölgenin özel koruma alanı ilan edildiği 2004 yılından bu yana gerek Selçuk, gerekse Aksaray Üniversitesi'ndeki hocalarımızla bölgedeki biyo çeşitlilik konusunda araştırmalar yapıyoruz. Bu bölge step habitatlarının çok önemli türlerini barındıran bir bölge.
Gen merkezi olan buğdayın ve yoncanın atası bu bölgede
yetişiyor. Ayrıca ismi konulmamış ve sadece bu bölgede yetişen
endemik bitki türlerine de rastladık" dedi.
İNSANLIĞIN GELECEĞİNİ KURTARACAK
Bölgede özellikle kuraklığa ve tuza dayanıklı bitki türlerinin
bulunduğunu ve türlerin insanlığın geleceği için çok önemli
olduğunu ifade eden Mehmet Menengiç, "Bu bölgede tuza ve kuraklığa
dayanıklı 5 adet bitki türü keşfettik.
Bunlardan birisi de suya olan ihtiyacıyla bilinen yonca. Bunlar
insanlığın ve ekonominin geleceği için çok önemli bitki türleridir.
Biz, bu türleri keşfettikten sonra hemen koruma altına aldık. Step
dediğimiz, bozkır dediğimiz ve buralarda bitki yetişmez dediğimiz
bu alanda
önemli bitki türlerinin yetiştiğini unutmamalıyız" şeklinde
konuştu.
AVRUPA'DA BİYO ÇEŞİTLİLİK KONUSUNDA SÖZ
SAHİBİYİZ.
Bölgedeki bu tür bitkilerin bakanlık tarafından koruma altına alındığını ve bitkilerin yetiştirilmesi için araştırmalara başlandığını dile getiren Menengiç, "Şu an Avrupa Birliği üyesi olan ve olmayan 38 ülkenin üye olduğu Avrupa Çevre Ajansı'nın biyo çeşitlilik konusunda konu merkeziyiz.
Yani Türkiye, AB'nin biyo çeşitlilik konusunda alacağı kararlarda söz sahibiyiz. Sadece ülkemizin değil dünyanın ve insanlığın geleceğini kurtaracak bu bölgemizin ve bu bölge gibi bölgelerimizin korunmasına yönelik AB'ye projeler sunduk.
Bu bitkiler kurak olan bu bölgede yetişebildikleri için hem tuza, hem de kuraklığa dayanıklı bitkiler. Bu nedenle, su kaynakları giderek azalan dünyamızda geleceğimizi kurtarmak adına bu tür bitkilerin üretilmesi ve korunması şart" diye konuştu.