Türkiye nükleer ülke mi oluyor?
Abone olEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın Japonya'da imzaladığı nükleer anlaşma ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun açıklamaları gözleri Türkiye'nin nükleer çalışmalarına çevirdi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun haftasonu yaptığı
toplantıya yorumlayan NTV Haber Müdürü Mete Çubukçu'ya göre
Türkiye'de nükleer bir ülke olma isteği var.
İşte Çubukçu'ya göre Türkiye'nin kafasındaki nükleer model ve dış
politika öngörüleri...
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun hafta sonu yaptığı toplantının
satır aralarını yorumlayacak olursak 2011 ve sonrasında Türk dış
politikasının şifreleri daha da netleşir.
—Türk dış politikası daha atak olacak; daha şaşırtıcı, daha sürpriz
adımlar atacak. Bu adımlar destek bulacak ama ciddi riskler de
içerebilecek. Çünkü Türkiye dış politika anlamında gündemi izleyen
değil gündem belirleyen bir ülke olmak istiyor. Eksen tartışması
devam edecek.
TÜRKİYE NÜKLEER ÜLKE OLACAK
- Türkiye, Batı'nın İran'ı gerekçe göstererek nükleer enerji sahip
olmak isteyenleri engellemek istediğini düşünüyor. İran'ın yanında
durmasının bir nedeni de bu. İleride nükleer bir ülke olma isteği
var. Türkiye nükleer enerji sahibi olmak için harekete geçecek.
Zaten 2 santral kurulması girişimi söz konusu. Nükleer enerji
ekonomik alanda güçlü olmak istemenin bir işareti mi? Yoksa nükleer
güç olmak diğer alanlar da sesinin yükseltmenin bir garantisi
mi?
Türkiye yoksulların sesi olma iddiasında: Fakir güneyin zengin
kuzeye karşı sözcüğü gündemde. Küresel ekonomik eşitsizliğe karşı
sesini yükseltecek. Bu bir dönemin Bağlantısızlar hareketini
andırıyor. Ama bağımsızlıkçı, sosyalist tınılar, hatta Üçüncü
Dünyacı bir politika havası da var. Ama sistemden nemalanıp sistemi
eleştirmek çözüm olur mu? Ancak adaletli bir dağılım ve kaynakların
paylaşımını bir kez dillendirmek kötü bir şey değil. Adil, vicdanlı
bir politikanın sözcüsü olmak reel politikaya uyar mı?ABD İLE
İLİŞKİLER ARTIK İNİŞLİ ÇIKIŞLI OLACAK
- Amerika ile ilişkiler bundan böyle inişli çıkışlı olacak. Buna
ister kriz isterse bundan olması gereken ilişki biçimi diyelim. Ama
iki ülke de bu duruma alışmak zorunda. Türkiye, Amerika ile her
konuda toptancı bir ilişki anlayışı yerine her sorunun kendi
özgünlüğü içinde, reel politik yarar-zarar hesabıyla yaklaşacak;
Amerika'yı da buna zorlayacak. İki ülke kendi çıkar hesapları
çerçevesinde belli olaylarda birlikte, zaman zaman zıt politikalar
izlenebilecek.
- Türkiye bundan böyle cephe ülkesi olmayacak. Zaten Soğuk savaş sonrasında böyle bir ihtiyaç kalmadı. Ancak, Amerika hala bu duruma kendini adapte edebilmiş değil. Amerika ile ilişkiler iki eşit ülke zemininde geliştirilmeye çalışılacak.
İSRAİL İLE İLİŞKİLER DÜZELMEYECEK
- İsrail ile ilişkiler önümüzdeki yıl da düzelmeyecek. En azından
İsrail'de bir hükümet değişikliği olmadan bu hayata geçmeyecek. Bu
durum Türk-Amerikan ilişkilerle doğrudan etkileme kapasitesine
sahip. İsrail ile ilişki olmadan bölge barış zor gerçekleşir. Ama,
İsrail bölge barışı istemiyorsa kendi bileceği bir iş.
- Yeni Osmanlı ya da Osmanlı Milletler Topluluğu olmayacak belki
ama bazıları bu tanımlamaları psikolojik operasyon malzemesi olarak
kullanacak. Ama bu terimlerin kamuoyunun ruhunu okşadığını da
bilmek lazım. Emperyalist değil belki ama emperyal bir ruh hali
oluşacak. Pratikte ne olacağını ise göreceğiz.