Bu köşeyi takip edenler bilirler. Kolay kolay bu şekilde yazı
kaleme almamaya gayret ederim. Lakin olanlara şahitlik ettikçe
biriken öfkemi kalem yardımı ile bu şekilde de olsa atayım
istedim.
Geçtiğimiz hafta içinde öyle garip, öyle
ilginç, öyle sıra dışı olaylar
yaşadık ki insan hangi birine hayıflanacağını, hangi birisine
üzüleceğini, hangi birisine yanacağını şaşırıyor.
Dahası ben geçtiğimiz hafta diyorum ama artık neredeyse her
hafta bu vakıalar cereyan ediyor maalesef. Ülke olarak
gittikçe bir tımarhaneye dönmeye başladık resmen…
İşin ilginç olan tarafı ise biraz sonra bahsedeceğim üç olayın
gerçekleşmesinde devletin bir şekilde katkısı
var…
İlk olay bir devlet televizyon kanalı olan TRT’de
yaşandı.
Doç. Dr. Teyfur Erdoğdu canlı yayın
sırasında bombayı patlattı:
“Rüyamda sık sık Allah’ı görürüm, Peygamberi
görürüm, Kâbe’yi görürüm…”
Hadi Peygamberi görmeyi ve Kâbe’yi
görmeyi geçtim “Allah’ı görürüm” ifadesi
karşısında insanların tepkisi ne olur?
En azından “Nasıl yani ya” gibi bir
şaşkınlık ifadesi gösteririz değil mi?
Ama o da ne…
Programın sunucusu hanımefendi hayranlıkla “Aa, ne
kadar güzel” diye onaylıyor.
Konuk hanımefendi de “Ne kadar enteresan, ne kadar
mübarek bir insansınız” diye balıklama atlıyor.
Ne oluyoruz yahu…
Sokaktaki bir vatandaşın bile dile getirmeyeceği bir olayı bir
doçent söylüyor ve bunu yine bilmiş, görmüş, kültürlü
insanlar hayranlıkla dinliyor.
Sokaktaki vatandaşın bile “Bi dakka ya, Allah’ı
nasıl görüyorsun” diye sorgulayacağı olayı koskoca
devlet televizyonunda program yapan
insanlar gayet normal karşılıyor ve tasdik
ediyor.
Hadi avamdan insanlar neyse de koskoca doçent niye
böyle bir şeyi uluorta söyler ki…
Neresinden baksan tel tel dökülen bir vaka…
Geçelim efendim ikinci olaya…
Nikâhsız ve gayri meşru ilişki yaşayan iki
“sanatçı!” kavga ediyor.
Erkek olanı kadına şiddet uyguluyor.
Kızılca kıyamet kopuyor.
Normal zamanlarda olsa bu olayı gündemime bile almazdım ama…
Devletin “Aile” bakanı telefon açıp
bayan sanatçıya geçmiş olsun diyor ve
“arkandayız” diyor.
Bi dakka yahu…
Sen “aile” bakanı değil miydin?
Ne zamandır nikâhsız ve gayri meşru ilişkiler yaşayan
insanlara kol kanat germeye başladın. Evet insani olarak
meseleye yaklaşılırsa elbette bir bayanın şiddete maruz kalması
karşısında reaksiyon gösterilmesi gerekir.
Lakin bunu bir "bakan" kimliği ile kamuoyuna
duyurarak yaparsanız bir sıkıntı var demektir.
Sen önce bir her geçen artan boşanma olaylarına
bir çare bul…
Aileyi terk eden çocuklara bir derman ol…
Ondan sonra vaktin kalırsa da ilgilenme bu konuyla.
Çünkü sen adı üstünde “aile” bakanısın…
“Nikâhsız birliktelikler”, “Gayrı meşru
ilişkiler” senin ilgi alanına girmiyor.
Neyse, gelelim üçüncü olaya…
Bu sefer durağımız Uganda…
Başrolde yine bir devlet yetkilisi var.
Uganda Büyükelçimiz ve kâtibi,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümü
resepsiyonuna Romalı kıyafetleriyle
katılıyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti ve Roma…
Ne alaka…
Kel alaka…
O kadar kel alaka ki Ugandalı yetkililerin bile
şaşkınlığı yüzlerinden okunuyor.
O kadar garip olaylar ki insan “ne oluyoruz” diye
sormadan edemiyor.
Hakikaten ne oluyor bize…
Basiretimizi mi yitirdik…
Devlet aklımızı mı kaybettik…
Yoksa toplum olarak çok mu gerildik…
Gerildik ve böyle saçma sapan bir şekilde boşalıyor muyuz?
Bir an önce kendimize gelmemiz dilek ve temennileriyle…
SOSYAL MEDYA
TAKİP
twitter.com/msbeser
facebook.com/msbeser