Gazeteci Cemal Kaşıkçı Suudi Konsolosluğu'na girerek
bir daha kendisinden haber alınamayalı neredeyse iki hafta
oldu.
Haber alınamadı diyorum ama Cemal Kaşıkçı'nın öldürüldüğü
yönünde çok güçlü deliller var.
Mesela olayın ilk gününden bu yana medyada öldürülme anına
dair "görüntüler ve ses
kayıtları" olduğu söylendi.
Hatta Yeni
Şafak ses kayıtlarının bir kısmının
deşifresini yayınladı.
Yine "suikast
timi" ile ilgili görüntüler ve ses
kayıtlarına dair bilgiler Sabah
gazetesinde ve Akşam
gazetesinde yayınlandı.
Yani görüntüler ve ses kayıtlarının en azından bir kısmı
Türk medyasının elinde. Bunu anladık.
Fakat ne hikmetse biz olayın detaylarını hep yabancı haber
ajanslarından ya da basın kuruluşlarından öğrenerek
ilerliyoruz.
İstanbul'un göbeğinde konsolosluk binasında bir cinayet
işleniyor.
Üstelik adamı kıtır kıtır keserek, parçalara ayırarak yok
ediyorlar.
Cinayetin işlenme şekli bir yana, bir devletin kendi
konsolosluk binasında, kendi devlet görevlileri tarafından işlenen
bir cinayet var ortada.
Eşi benzeri görülmemiş bir olayla karşı karşıyayız.
Normal şartlarda olayla ilgili tüm bilgilerin ve son
dakikaların Türkiye'den dünyaya yayılması beklenir değil
mi?
Ama öyle olmuyor.
İsmini bilmediğimiz "bir Türk
yetkili" olayın başından itibaren
önce Reuters ardından CNN
İnternational, Associated Press, Al
Jazeera derken Allah ne verdiyse tüm
yabancı haber kuruluşlarına tek tek
konuşuyor.
Hatta bazen bu Türk yetkilinin sayısı ikiye çıkıyor.
Türkiye'de bu zamana kadar yapılan "özel" haberlerin hiç
birisinde bir yetkili açıklaması yok.
Ya bizim gazetecilerde bi sorun var ya da boyuna dışarıya
konuşan o Türk yetkilide.
Sizce de garip değil mi?
FAZLA
DEŞELEMEDEN...
Gariplikler elbette bununla da sınırlı değil.
Medyamızın yine başından beri Cemal Kaşıkçı haberlerini
veriş biçiminin Müge Anlı programlarından bir farkı
yok.
Olayın en çarpıcı detayı neredeyse en önemli unsuru haline
geldi: "Testere"
Günlerce testere üzerinden yorumlar yapıldı, manşetlere
taşındı.
Tam bununla ilgili söylenebilecek her şeyi tüketmişken
imdada "bavullar" yetişti.
İki haftadır Türkiye'deki habercilik testere ve bavul
üzerinden olayın en magazinel yönü köpürtülerek
geçiştiriliyor.
Biz bunu yaparken New York Times, Kaşıkçı için gelen 15
kişinin Prensle yakınlığını ve rejimle bağlantılarını ortaya
çıkarıyor.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik Cemal Kaşıkçı olayıyla
ilgili ne demişti hatırlarsınız : Türkiye
Kraliyet ailesine dostluğunu gösterip olayı fazla deşelemeden,
aksine iyi niyetle adımlar atarak Kral Selman’a yardımcı
oluyor…"
Sonuçta tüm dünyanın gündeminde yer alan böylesi büyük bir
olayda testere/bavul
haberciliğinin üstüne böyle bir yorum da
gelince insan; "acaba medyamızda olayı bu nedenle mi
fazla deşelememek taraftarı" diye
düşünmeden edemiyor.
twitter.com/Htckubra
Facebook Hatice Kübra