Dünyanın gözü önünde yaşanan Gazze katliamı, yalnızca İsrail’in
vahşetiyle açıklanamaz. İsrail bir suç örgütüdür, tamam. Ama bu
örgütü dokunulmaz kılan görünmeyen bir düzen vardır. İşte o düzeni
konuşmadıkça, ölü çocukların hesabını soramayız. Katillerin
görünmeyen düzeninde...
ABD, Demokrasi Maskesi, Emperyal Yumruk
İsrail’in arkasındaki asıl gölge ABD’dir. “Demokrasi” diyen
Washington, söz konusu İsrail olduğunda bir anda sağırlaşır. Çünkü
ABD’nin derdi demokrasi değil, kendi çıkar imparatorluğunu ayakta
tutmaktır. Emperyal faaliyetlerinin özünde petrol, silah ve finans
vardır. İsrail ise bu sistemin Ortadoğu’daki kanlı
jandarmasıdır. Yani Tel Aviv’in attığı her bomba, aslında
Pentagon’un onayıyla düşer.
Netanyahu: Katliamın Kuklası mı, Oyuncusu
mu?
Netanyahu’nun dünyaya meydan okuyan kanlı pervasızlığı sadece
İsrail iç siyasetiyle açıklanabilir mi? Hayır. Arkasında ABD’nin
çıkarları, Avrupa’nın suç ortaklığı, finans baronlarının desteği
var. Yani Netanyahu yalnızca bir katil değil, görünmeyen düzenin
kirli piyonudur. O piyon olmasa bir başkası gelir. Çünkü sorun
kişide değil, sistemdedir.
Siyonizmin Harcıyla Yoğrulmuş Düzende Para ve Kan Aynı
Merkezden Akıyor!
Parayı bugünkü haline getiren, Siyonizmin harcıdır. Modern
finans sistemi, insanlığın emeğini birkaç merkezde toplayan bir
zincire dönüştü. O zincir kimlerin boynunda sıkılıyorsa, kan da
oradan akıyor. İsrail’in tanklarını besleyen sadece Washington
değil, aynı zamanda dünya finansının görünmeyen damarlarıdır.
Avrupa’nın-Almanya’nın İkiyüzlülüğü Kanlı Sistemden
Besleniyor. Yumruğun Arkasındaki Politika…
Almanya’da Filistin gösterisine katılan genç bir kızın burnunu
kıran polis… O yumruğun sahibi yalnızca bir coplu devlet memuru
değil, İsrail’e koşulsuz biat etmiş Avrupa’dır. “İsrail’i
eleştirmek antisemitizmdir” yalanına sığınarak, İsrail’e dokunan
her sesi boğmak istiyorlar. Berlin’deki yumruk, Tel
Aviv’deki bombanın kardeşidir.
Ubeyde’nin Şehadeti Susturma Çabası
İsrail’in şehit ettiği Kassam Tugayları sözcüsü Ebu Ubeyde… O,
yalnızca bir askeri figür değil, Gazze’nin sesi, direnişin diliydi.
Onu hedef almak, gerçekte bir sesi öldürme çabasıdır. Çünkü İsrail
biliyor ki ses kaldıkça umut da kalır. Ve onlar umudu yok etmek
istiyor.
Ama Ubeyde’nin şehadeti sıradan bir kayıp değildir. O, İslam
dünyasının korkak liderlerine, ölmenin değil; ölüme
yürüyerek gitmenin, şehadetin yalnızca cesurların ve gerçekten
Allah’a teslim olanların makamı olduğunu gözünü kırpmadan
gösterdi. Onun kanı, Kudüs’ün, Gazze’nin ve Mescid-i Aksa’nın bir
gün mutlaka özgür olacağının müjdesidir.
Düzen Yıkılmadan Hesap Sorulmaz
Gazze’de çocuklar ölürken, Batı başkentlerinden yalnızca
“endişeliyiz” açıklamaları geliyor. Endişe değil, kan var ortada!
Ve bu kanın faili yalnızca Netanyahu değil; Beyaz Saray’dan
Berlin’e, Londra’dan Paris’e kadar uzanan bir suç zinciridir.
O yüzden İsrail’i lanetlemek yetmez. ABD’nin emperyalizmini,
Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü, finansın görünmeyen zincirlerini de
teşhir etmek zorundayız. Çünkü bu düzen yıkılmadan, hesap
sorulmaz.
Şimdi bize düşen, sadece öfkeyle lanet okumak değil; Gazze’nin
çocuklarına, Kudüs’ün taşlarına, Mescid-i Aksa’nın gölgesine söz
vermektir. Bir gün mutlaka, bu kanlı düzen çökecek. Ve o gün
geldiğinde, şehitlerin kanı yerde kalmayacak, Ubeyde’nin müjdesi
hakikat olacak: Kudüs özgür olacak!