Soysal Kırbıs gerçeğini anlattı
Abone olSoysal, mütabakat üzerinde yapılan anlaşmanın gerçeği yansıtmadığnı söyleyerek medyayı suçladı.
Kıbrıs Vakfı Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mümtaz Soysal,
İsviçre'de tamamlanan Kıbrıs müzakerelerine ilişkin olarak, "Gerek
Türkiye hükümeti yetkililerince yapılan açıklamalar, gerekse Türk
medyasının büyük bölümünce yayılan hava gerçeği yansıtmamaktadır"
dedi. Kıbrıs Vakfı'nda bir basın toplantısı düzenleyen Mümtaz
Soysal, yapılan son görüşmelerde Türk tarafının görüşmelerin
sonucuna ilişkin belirttiği 'zafer kazanıldığı' söylentilerinin
doğru olmadığını ortada iki ya da dört tarafça üzerine mutabakata
varılmış bir 'anlaşma' olmadığını söyledi. Önümüzdeki hafta TBMM'de
ve yarın dış politikaları görüşmek üzere özellikle Kıbrıs sorununa
ilişkin toplanacak olan Milli Güvenlik Kurulu'nda konunun masaya
yatırılacağını kaydeden Soysal, BM'nin ortaya koyduğu metinle
ilgili olarak, "Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği'nce yazılıp
tebliğ edilmiş ve iki ayrı halkoylamasına sunulması istenmiş
yaklaşık 9 bin sayfalık bir metnin ortada. Halkalar bu metnin kabul
etmekle üzerinde anlaştıkları bir metni değil, anlaşmazlıkları ve
çatışma tohumlarıyla dolu bir sözde çözüm taslağını kabul etmiş
olacaklardır" diye konuştu. Çözümün iddia edilenin aksine 'iki eşit
egemen devlet' arasında ve onların birbirlerini tanıyarak, ortak
rızasıyla bulunmuş bir çözüm olmadığını kaydeden Soysal, KKTC'nin
egemen devlet olarak 'tanınmamışlığı'nın devam ettiğini ileri
sürdü. Referenduma sunulucak olan formların ne Türkçe, ne Rumca ve
Yunanca olmadığını belirten Soysal, halkın İngilizce metinle,
içerisinde ne yazdığı belli olmayan bir metinle karşı karşıya
olduğunu belirterek, "Bulunan çözüm, özetle, Avrupa Birliği'yle
'Kıbrıs Cumhuriyeti' adıyla 'katılım andlaşması' imzalayarak tam
üye durumuna gelmekte olan şimdiye kadarki Güney Kıbrıs Rum
Cumhuriyeti'ne kuzeydeki yönetimin yamanması niteliğindedir.
Halkoylamasına sunulan metin, KKTC ile AB arasında imzalanan ve AB
ülkeleri parlementolarından geçirilmesi gereken yeni bir protokol
ile 'AB Müktesebatanın parçası' olarak birincil hukuk kaynağı
durumuna getiriyor. Bu kouda sadece AB'nin karar ve yürütme organı
olan komisyonun bir uyarlama senedi çıkarma vaadi var. Dolayısı ile
metne nüfus, yerleşim, mülkiyet ve başka bakımlardan Türk tarafının
haklarını saklı tutmak üzere konmuş olan ve 'derogation' denen
geçici istisnalar bu durumda bile ikincil hukuk olarak kalacak ve
uzman hukukçuların belirttiği gibi her zaman AB Adalet Divanı'nca
iptal kararlarına konu olabilecektir" diye konuştu. Soysal, ortaya
çıkan haritanın daha önceki Annan Planları'yla sunulan haritalardan
birinin Karpaz'sız olanının aynısı olduğunu söyledi. Soysal, "Daha
önce Türk tarafınca istendiği gibi 'düz çizgi' olmaktan çok uzak,
Batı'da en verimli Güzelyurt arazisini terkeden, girintili
çıkıntılı bir harita kabul edilmektedir. Kıbrıs Türk Devleti,
KKTC'nin ada yüzölçümünün yüzde 36'sından yüzde 28'e inmakte,
toprağın yaklaşık 5/1 ni vermektedir. Terkidelen 64 köy yanında,
son derece verimli toprağı olan Yeşilırmak gibi Türk köyüde
terkediliyor. Bırakılan topraklardaki yaklaşık 60 bin kişilik nüfus
aşamalı olarak oralardan ayrılıp kuzeye ve doğuya göç etmek zorunda
kalıp yeniden yerleştirilecektir" dedi. BM'nin taraflara sunduğu 9
bin sayfalık metni özetleyerek, kamuoyunu ve yetkilileri uyaran
Soysal, bir zafer olarak iyileştirildiği söylenen Annan Planı'nın
karşılığında Rum tarafına da sağlanan iyileştirmeler yanında
çeşitli yönleriyle özde adadaki türk varlığının iyimser tahminlere
göre 10-15 yıl, kötümser tahminlere göre çok daha kısa bir süre
sonunda eritmek olduğunu olduğunu ve ada ile Türkiye arasındaki
bağları önce zayıflatmak sonra da büsbütün koparmak amacını güden
bir metin olduğunu vurguladı. Soysal, basın toplantısında ayrıca
Kıbrıs Türk halkının yapılaacak olan oylamada 'evet' demesi halinde
kendi devletini kendi eliyle yıkarak bir başka tarihsel rekorun
sahipleri olacaklarını iddia etti.