Siyaset küremi cilalayıp masaya koydum. Hani şu camdan olan,
içinde dumanlar dönen, falcıların “Aaa! Burada bir yol görünüyor…”
dediği cinsten.
Ama bu küre öyle her şeyi söylemiyor. Soruyu doğru sormazsan seni
“bu konularda yorum yapamıyorum” diye azarlıyor. Neyse…
Dedim ki:
"Ey bilge küre… Kılıçdaroğlu CHP’ye döner mi?"
Küre bir süre sessiz kaldı. Sonra içinden ince bir duman çıktı,
hafif bir çıtırtı duyuldu. Gördüğüm ilk şey:
Ankara’da yeni bir genel merkez binası… Henüz iç dekorasyonu
yapılmamış ama koltuk savaşları başlamış.
Bir tabela asılıyor: “Burası kesinlikle yeni bir parti binası
değildir.”
Altında küçük puntolarla: “Ama olur da gerekiyorsa, olur…”
Küre mırıldandı:
“Özgür Özel ve arkadaşları, 'önlem olsun' diye erken kamp çadırı
kuruyor.”
Dedim: "Daha seçime 3 yıl var?"
Küre güldü: “Bu ülkede 3 yıl 300 yıla eşdeğer siyaset
açısından.”
Bir de Ekrem İmamoğlu çıktı küreden. Ama yalnız.
Etrafında eskiden 50 kişi varken şimdi sadece 4 kişi kalmış.
Biri sosyal medya sorumlusu, biri danışman, biri danışmanın
danışmanı, diğeri kahve getiren.
İçlerinden biri hafifçe eğilip şöyle dedi:
"Başkanım ben itirafçı olayım mı? Diğerleri öyle yapmış
da..."
Siyaset küresi bir anda kıpkırmızı oldu.
“Mutlak butlan!” diye bağırdı.
Dedim: "O ne ya? Yeni bir enerji içeceği mi?"
Yok, meğer mahkeme kararıymış. Eğer o karar çıkarsa, CHP’de
kurultay sil baştan…
Kılıçdaroğlu “çekilin kenara ben geldim” diyerek sahneye
dönüyormuş.
Küre o an tedirginleşti.
“Partiyi bu hale getirenlerle mücadele edeceğim” diyen Kılıçdaroğlu
gözükünce, küre bir anlığına karardı.
Sonra tekrar açıldı, ışıklar yanıp söndü.
İçinden bir ses:
“Büyük temizlik başlıyor.”
Ama asıl temizlik nerede yapılacak belli değil:
Genel merkezde mi, yoksa yeni açılan “hiçbir şey olmayan ama her
şey olabilecek” binada mı?
Velhasıl sevgili dostlar, CHP şu an öyle bir noktada ki:
Falcılar, müneccimler, siyaset küreleri full mesai çalışıyor.
Kimin gerçekten ne planladığını kimse bilmiyor.
Ama bir şey çok açık:
CHP'de “saflar sıkılaştırılsın” derken, herkes birbirinden
kaçıyor.
Sonuç olarak canım kürem
Siyaset
küresi der ki:
CHP’de asıl sorulması gereken soru "kim döner"
değil,
“Kim kalır?”
Siyaset Kürem Dedi Ki: Bu Daha Başlangıç
CHP’ndeki gelişmeler, parti içi mücadelelerin henüz sona
ermediğini, aksine yeni bir evreye geçtiğini gösteriyor.
Kılıçdaroğlu’nun dönüş ihtimali, yalnızca hukuki değil, sembolik
bir krize dönüşmüş durumda.
Özgür Özel’in ekibi kampanya hazırlıklarını “erken planlama” olarak
sunarken, bu hamle parti içi dengelere karşı alınan bir pozisyon
olabilir.
İmamoğlu’nun yalnızlaşması, bir klikler savaşının başladığını
gösteriyor olabilir.
CHP’de şu an yaşananlar, sadece kişisel iktidar mücadeleleri değil,
aynı zamanda ideolojik bir hizalanmanın işareti.
Belki de tek çözüm: Harry Potter CHP’ne
katılması.