Sırrı Sakık'ın Yeşil ile olan ilişkisi
Abone olBDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Türkiye’nin karanlık tarihinin en önemli isimlerinden Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ile ilişkisini anlattı
BDP Muş milletvekili Sırrı Sakık, Yeşil’i 1990’da
kardeşinin düğününde tanıdığını anlatarak aralarında geçen ilginç
diyalogları açıkladı.
"Yeşil’i anlatsam roman olur” diyen Sakık
“Yeşil’in yaşadığını tahmin etmiyorum. Yaşatmazlar bunlar.
Çok şey biliyor, çok kire bulaştırmışlardı. Yeşil canı istediğinde
adam öldürürdü. Altlarında jipler, helikopterler. Bizim otele
gelirdi” dedi.
KOMUTAN TALİMATLARA İSYAN ETTİ
Sakık, Diyarbakır Silvan Jandarma Komutanı’nın Başbakan Süleyman
Demirel’in bilgisi dahilinde SHP il genel meclisi üyesi Mehmet
Mengi’yi öldürtme planını belgelediklerini anlatarak 1993’te Muş
Altınova beldesinde yaşayan Nasır Öğün, eşi ve 7 çocuğunun
yakılarak öldürüldüğünü, kendi köyü Zengü’nün ateşe verildiğini ve
80 yaşındaki amcazadesi, iki oğlu, kızı ve şöförünün yakılarak
öldürüldüğünü savundu. Sakık, bu olay üzerine jandarmaya gittiğini
belirterek “Muş Jandarma Alay Komutanı makamında hüngür
hüngür ağlıyordu. Vali aynı şekilde perişandı. ‘Burada insanlığa
karşı suç işleniyor ama ben bir şey yapamıyorum’ diyordu. Üstten
geldi talimatlar diyordu” dedi.
PARA VERMEYEN KALMADI
O dönemdeki ölüm listesinden herkesin haberi olduğunu anlatan
Sakık, “Büyük bir ranta dönüşmüştü. Her iş adamının
bürosunda bir MİT elemanı, bir polis, polis şefi, bir asker böyle
her yerden nemalanan birimler çıkmıştı. Ciddi paralar gidiyordu.
Eminim ki burada para vermeyen Kürt işadamı kalmadı” diye
konuştu. Sakık kendisinden de para istendiğini ama vermediğini
belirtti.
"YEŞİL CANI İSTEDİĞİNDE ADAM ÖLDÜRÜRDÜ"
Yeşil’i 1990’da kendi köyünde kardeşinin düğününde gördüğünü, “Tim
Ahmo”‘ olarak bilindiğini ifade eden Sakık, şunları anlattı:
“Ben Yeşil’i anlatırsam roman olur. Bir ara peşimize
takmışlardı. 1991 seçimlerinde köyden geliyoruz, gece yolda bizi
durdurdular. İndirip, enseme silahı dayadı. Sonra beni öne
bindirdi. Onlar arkada oturdu. Şoföre ‘sür’ dedi gittik. Artık
infaza gidiyoruz, o psikolojideyiz. Enseme silah dayamış, dedi ki
‘Sırrı Bey korktun mu?’. Dedim ki ‘ben insanım. Enseme dayamışsın
silahın namlusunu, korkmadım desem yalan olmaz mı?’ Sonra getirip
benim otelin önünde bıraktılar. Dedi ki ‘ben akşam otelinize
gelebilir miyim?’ Dedim otel açık. Gelebilirsiniz. ‘Sizlerle
görüşmek istiyoruz’ dedi. ‘Ne görüşeceksiniz’ dedim. ‘DEP davasını
görüşeceğiz’ dedi. Dedim ‘sen yargıç değilsin’. ‘Devlet görüşmek
istiyor’ dedi. Kim? ‘İşte Demirel, Çiller’. Ondan sonra bizi tuzağa
düşürüp infaz edileceğimize dair şey oluştu. Yaşadığını tahmin
etmiyorum. Yaşatmazlar bunlar. Çok şey biliyor, çok kire
bulaştırmışlardı. Kürtçeyi çok iyi konuşurdu. Yeşil canı
istediğinde adam öldürürdü. Altlarında jipler, helikopterler. Bizim
otele gelirdi.”