Sevinirken biraz vicdanlı olun!

"Darbeci sevmeyenler" bu cezalara öyle sevindiler öyle sevindiler ki, sosyal medyada parmak şıkırtılarını, kahkahalarını duymamanız imkansız...

Nesrin YILMAZ nesriny@internethaber.com

Türkiye tarihi günlerinden birini yaşadı dün...

Bir çok sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet, çokça sanık hakkında "şok" cezalar verildi...

11 sanık tahliye edildi...

Çok uzun yıllar konuşulacak bir dava ve kararlar...

"Darbeci sevmeyenler" bu cezalara öyle sevindiler öyle sevindiler ki, sosyal medyada parmak şıkırtılarını, kahkahalarını duymamanız imkansız...

Bazen, "bu kadar da olmaz" diyorum...

Mustafa Balbay 34 yıl 8 ay ceza aldı...

Tutuklandığında oğlu 8 aylıktı, şimdi 5 yaşında...

Sanırım ayda bir kez koklayabiliyor oğlunu, Deniz babasını dışarda hiç görmedi.

8 ay gördü, onu da hatırlaması imkansız.

 

Eğer cezası onanırsa Mustafa Balbay içeriden çıktığında Deniz 40 yaşında olacak...

Büyük ihtimalle evlenmiş ve çocuk sahibi de olacak...

Siz oğul babaları...

Hani siz, erkek evlatlarınızla dışarı çıkıyorsunuz ya baba-oğul...

Hani göğsünüzü gere gere...

Hani resimlerinizi paylaşıyorsunuz sosyal medyada...

Hani birlikte dolaşıyorsunuz, tatilde, deniz kıyısında...

Çapkınlıklar yapıyorsunuz, alemlere akıyorsunuz...

Hani belki...

Hani oğlunuzun yakışıklılığıyla kabarıyor göğsünüz, cümle aleme anlata anlata bitiremiyorsunuz...

İşte Mustafa Balbay bunları oğluyla, Deniz de babasıyla hiç yaşayamayacak...

Ve malesef şu an 13 yaşındaki kızıyla...

Mahkemenin kararına yorum yapmıyorum, bu kararları göbek atarak karşılayan vicdansızlara soruyorum...

Empati yapmayı becerebiliyor musunuz?

En çok ihtiyacı oldukları zamanda babalarının yanlarında olamayacağını düşünen bu çocuklara kalp gözünüzle bir bakabiliyor musunuz?

Nazlıcan...

Bir kızın babasına en çok ihtiyacı olan zamanda...

Daha 15 yaşındaydı...

Babasını demir parmaklıklar ardına gönderdiğinde...

 

Babası, dün, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı...

Siz, kız babaları...

Hani, "tek aşkım" dediğiniz kızlarınızla gidiyorsunuz ya "mekanlara"...

Hani, "her şeyim" diyerek el ele tutuşup, sarılıp kızınızla, fotoğraflar yüklüyorsunuz ya sosyal medyaya..

Hani, "prensesinizle" kahve keyfi yapıyorsunuz ya uluorta...

Hani, "dünyanın en güzel kızıyla" saatlerce telefonda konuşuyorsunuz ya...

Hani, koruma iç güdüsüyle onu gideceği yere bırakıp, sonra bıraktığınız yerden alıyorsunuz ya saat kaç olursa olsun...

Nazlıcan babasıyla bunları hiç yaşayamayacak artık...

Siz bunlara seviniyorsunuz...

Çocukların yüreklerinde açılan koca koca yaraların kabuklarını kaldırıyorsunuz cümlelerinizle...

Bir de tuz ekliyorsunuz üstüne, daha çok canları yansın diye...

Vicdansızlığınız, bir insanın kaybetmesi karşısında öyle ayyuka çıkıyor ki...

İnsanlığımdan utanıyorum yazdıklarınızı okuduğumda...

....

Şimdi kalkıp, "ama bunlar da darbeci Nesrin Hanım, ne yapsınlar yani ceza verilmesin mi" diye yorum yapacak, bir insanın evlatlarından ayrılmasına, minicik bir hücrede bir başına kalmasına, hayatının kalanını dört duvar arasında geçirmesine sevinenleri korumaya çalışacaksınız.

Baştan da söyledim.

Ben burada mahkemenin kararını eleştiren bir yazı yazmadım, ben elini vicdanına götüremeyenleri...

Empatiyle küs olanları...

Hamuru kinle yoğurulmuşları...

Kalbi baştan başa çamur olanları yazdım...

Bir babanın evlatlarından ayrılmasına, sevdikleriyle arasına yıllar girmesine kahkahalarla gülen, gülebilen merhametsizleri yazdım...

Azıcık insaf...

Birazcık vicdan...

Bir tutam merhamet...

Allah aşkına, bu gece çocuklarınızı seyredin uyurken, ve kendinizi o babaların ya da çocuklarınızı o çocukların yerine koyun...

Mahkemenin kararını onaylıyorsunuz anladık, bari sevinirken azıcık vicdanlı olun...