Uzun zamandır gündemimizi meşgul eden yerel
seçimlerde son yüz metreye girildi. Adaylar seçimi
kazanabilmek ve ipi en önde göğüsleyebilmek için
bütün marifetlerini gösteriyorlar.
Bu marifetlerin en önemlisini seçim vaatleri
oluşturuyor. Her aday yönetmeye aday olduğu şehrin
sorunlarına yönelik değişik vaatlerde bulunuyor.
Adeta bir seçim vaadi pazarı kuruldu.
Vaat veren verene…
Bu vaatler arasında neler yok ki…
Ulaşım sorunlarını çözmekten, sokaklardaki çöplere varıncaya
kadar akla hayale gelmedik vaatler.
Trilyonluk projelerden tutun da şehri âdeta bir cennete
çevirecek çevre düzenlemeleri…
Dedim ya vaatler arasında adeta yok yok…
Ancak bir şey dikkatimi çekti. Seçim vaatleri arasında
aile ve eğitime yönelik vaatler neredeyse hiç
yok.
Trilyonluk devasa projeler arasında en önemli kısmı
unutuyoruz. Ailemizi ve çocuklarımızı…
Acaba belediyeyi yönetmeye talip olanlar aile ve eğitimi
devlete mi havale ettiler. Eğer öyleyse bu büyük bir
hata.
Çünkü değişim önce en küçük dairede başlar,
daha sonra dalga dalga yayılarak genişler.
Tıpkı şimdi anlatacağım hikâyede olduğu gibi…
Yirmili yaşlarındaki idealist bir delikanlı
hedefine dünyayı değiştirmeyi koymuştur.
Yıllarca bunun için mücadele eder ama dünyayı değiştirme
yolunda bir arpa boyu yolu yol kat edemez. Yaşı da
ilerlemiştir. Hedefini küçültür. “Madem ki
dünyayı değiştiremiyorum” der, “o zaman ülkemi
değiştireyim bari”.
Yıllarca bunun mücadelesini verir ancak ülkesini değiştirmekte
de başarılı olamaz. “Bari şehrimi değiştireyim”
der ve bunun için mücadeleye başlar. Ama yine başarılı
olamamıştır.
Yaşı oldukça ilerlemiştir artık. Mahallesini
değiştirmeye talip olur lakin bunda da başarılı olamaz.
“Hiç olmazsa ailemi değiştireyim” der.
Ailesini değiştirmeye çalışırken bir şeyi fark
eder ve şöyle der: “Eğer ben kendimi değiştirip
iyi bir insan olsaydım ailem beni örnek alıp iyi bir aile olacaktı.
Ailem örnek bir aile olsaydı mahallemdeki insanlar bizi örnek alıp
iyi bir mahalle olacaktı. Mahallem iyi olsaydı şehrim, şehrim iyi
olsaydı ülkem, ülkem iyi olsaydı dünya iyi bir
olacaktı.”
Evet, sayın başkan adaylarımız, iyiliklerin ve
güzelliklerin kaynağı ailedir.
Milletlerin ve ülkelerin temelini aileler
oluşturur. Bu temel ne kadar sağlam olursa
toplum o kadar dayanıklı olur ve uzun süre
varlığını devam ettirir. Sağlam aile yapısına sahip olmayan
toplumların fertleri huzur içinde olmadığı gibi bu tür toplumların
ömürleri de uzun olamamaktadır.
Toplumların ömürlerinin uzun olmadığı ülkelerin
şahsiyetli bir şekilde ömür yaşamaları da kısa
olacaktır.
Aileyi koruyamazsak gelecek nesilleri
kaybederiz. Kaybedilmiş geleceğe yönelik madde merkezli
vaatler ya da yatırımlar akim kalacaktır.
Toplumun en temel taşı olan aile mutlu olursa
toplum da mutlu olur. Onun için sizden trilyonluk devasa
projeleriniz yanında aile ve eğitim için yapacağınız
projelerinizi de duymak istiyoruz.
Tabi varsa…
Lütfen siyasi çekişmeleriniz arasında, büyük büyük
hedefleriniz arasında aile ve çocuklarımızı
unutmayınız.
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
instagram.com/msbeser