Fıkradır, geçmiş yıllarda bir tüccar alış veriş için Aydın
taraflarına gitmiş. Gece bir evde misafir etmişler önüne güzel
yemekler getirmişler, sonrasında da yemiş (incir) ikram etmişler. O
zamana kadar hiç yemediği bu meyvenin tadı damağında kalmış. Yıllar
sonra yine aynı yere misafir olmuş, yine güzel yemekler yemiş ama
ardından yemiş gelmemiş. Bunun üzerine demiş ki “geçtiğimiz
yıllarda gelmiştim, yemekten sonra bana mor, içi çok küçük taneli
bir şey getirmiştiniz, ondan yok mu?” Bu tarif üzerine ev sahibi
patlıcan getirmiş, ikram etmiş, misafirin ısırmasıyla tükürmesi bir
olmuş ve “Bunu hem uzatmışsınız, hem de tadını kaçırmışsınız…”
demiş.
Seçim sonuçlarına itiraz anayasal bir hak. Tamam geçtiğimiz
yıllarda da oldu, hatta Kadir Topbaş son seçiminde mazbatasını
CHP’nin itirazlarından ötürü 9 gün sonra alabildi. Şimdi de yapılan
geçersiz oy sayımlarında bile fark yarıya düştü ama dünya bizi
izliyor ve seçim sistemimizi ve demokrasimizi eleştiriyor…
Para piyasaları tedirgin. Seçmenler tedirgin. Seçim sonrasına
ilişkin yazılan senaryoları tam da sonuçlarla boşa çıkarmışken
İstanbul üzerinden bir gerginlik yaratılmasından herkes endişe
duyuyor…
CHP’nin adayının da, AK Parti’nin de seçim sonrası süreci çok
kötü yönettiği açık.
Sayın İmamoğlu madem kazandığından emin, sakince anayasal ve
yasal süreçlerin bitmesini beklese daha iyi olmaz mı idi?
AK Parti yıllardır İstanbul’u yönetiyor, bu kadar kötü seçim
organizasyonu mu olur? Niye sandıklara sahip çıkmadılar?
CHP’lilerin sandık oyunları yaptıklarını düşündükleri zamanlarda
kendileri ne ile meşgullerdi? Günde sekiz miting yapacak kadar
bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile çalışan bir lidere sahip
olan AK Parti’nin bu enerjisizliği neden kaynaklanıyor?
Şimdi her kafadan bir ses çıkaran ve seçim sonuçlarına ilişkin
yorumlar yapan, itirazlar sıralayan siyasiler seçim öncesinde
nerelerdelerdi?
Özellikle bazı kaybedilen yerlerde adaylara yönelik eleştirilere
kulak tıkayan, gözlerini kapatmayı tercih edenler sonuçlar ortaya
çıkınca ya arazi oluyorlar veya herkesten çok bağırıyorlar…
İlçe neticeleri ile büyükşehirler arasında fark varsa burada
adayların da bir kazandırıcı veya kaybettirici faktör olacağı
sonucuna gitmek gerekmez mi?
Nihayetinde küçük bir belde veya büyük şehir yerel yönetim
adaylarının insanlar tarafından beğenilip beğenilmeyeceğini,
mesajlarının, duruşlarının anlaşılıp anlaşılmayacağını hesaba
katmak gerekmez mi?
İşin tadı kaçıyor artık fark edelim. İnsanlar olayın yasal
kısmına, geçtiğimiz yıllarda nasıl cereyan ettiğine veya geçersiz
oy sayımlarında farkın yarı yarıya azalmasına çok aldırış
etmiyorlar…
Seçimin bir an önce neticelendirilmesini ve kamuoyunun çok iyi
aydınlatılmasını icap ettiren bir süreçteyiz. Ekonomiye ağırlık
verilmesi, güvenlik sorunlarının bir an önce giderilmesi, PKK ve
FETÖ ile mücadelenin sürdürülmesi gibi konular hükümetten
beklentiler arasında.
Demokrasilerde kazanmak da var kaybetmek de… Kaybetmeyi kimse
sevmez. Kimse istemez ama çıkan neticeyi beğenmemek sonucu
değiştirmez.
Ağzı olan konuşuyor, seçimin neticelerini farklı saiklerle izah
etmeye çalışıyor. Hepsine saygı duyuyorum, hepsinin doğruluk payı
olabilir ama sonuçları demokrasimize zarar verecek şekilde
yorumlayacak anlayış ve düşüncelerle aramıza mesafe koymamız iyi
olacaktır.
Seçim dediğimiz beş yıl sonra yeniden gelir de, demokrasi
ortamını kaybeder isek o kadar kolay yeniden tesis edemeyiz.