Seçim travmasını bir an önce atlatmak lazım!

İşin tadı kaçıyor artık fark edelim. Seçimin bir an önce neticelendirilmesini ve kamuoyunun çok iyi aydınlatılmasını icap ettiren bir süreçteyiz.

Prof. Dr. Zakir Avşar zakiravsar@internethaber.com

Fıkradır, geçmiş yıllarda bir tüccar alış veriş için Aydın taraflarına gitmiş. Gece bir evde misafir etmişler önüne güzel yemekler getirmişler, sonrasında da yemiş (incir) ikram etmişler. O zamana kadar hiç yemediği bu meyvenin tadı damağında kalmış. Yıllar sonra yine aynı yere misafir olmuş, yine güzel yemekler yemiş ama ardından yemiş gelmemiş. Bunun üzerine demiş ki “geçtiğimiz yıllarda gelmiştim, yemekten sonra bana mor, içi çok küçük taneli bir şey getirmiştiniz, ondan yok mu?” Bu tarif üzerine ev sahibi patlıcan getirmiş, ikram etmiş, misafirin ısırmasıyla tükürmesi bir olmuş ve “Bunu hem uzatmışsınız, hem de tadını kaçırmışsınız…” demiş.

Seçim sonuçlarına itiraz anayasal bir hak. Tamam geçtiğimiz yıllarda da oldu, hatta Kadir Topbaş son seçiminde mazbatasını CHP’nin itirazlarından ötürü 9 gün sonra alabildi. Şimdi de yapılan geçersiz oy sayımlarında bile fark yarıya düştü ama dünya bizi izliyor ve seçim sistemimizi ve demokrasimizi eleştiriyor…

Para piyasaları tedirgin. Seçmenler tedirgin. Seçim sonrasına ilişkin yazılan senaryoları tam da sonuçlarla boşa çıkarmışken İstanbul üzerinden bir gerginlik yaratılmasından herkes endişe duyuyor…

CHP’nin adayının da, AK Parti’nin de seçim sonrası süreci çok kötü yönettiği açık.

Sayın İmamoğlu madem kazandığından emin, sakince anayasal ve yasal süreçlerin bitmesini beklese daha iyi olmaz mı idi?

AK Parti yıllardır İstanbul’u yönetiyor, bu kadar kötü seçim organizasyonu mu olur? Niye sandıklara sahip çıkmadılar? CHP’lilerin sandık oyunları yaptıklarını düşündükleri zamanlarda kendileri ne ile meşgullerdi? Günde sekiz miting yapacak kadar bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile çalışan bir lidere sahip olan AK Parti’nin bu enerjisizliği neden kaynaklanıyor?

Şimdi her kafadan bir ses çıkaran ve seçim sonuçlarına ilişkin yorumlar yapan, itirazlar sıralayan siyasiler seçim öncesinde nerelerdelerdi?

Özellikle bazı kaybedilen yerlerde adaylara yönelik eleştirilere kulak tıkayan, gözlerini kapatmayı tercih edenler sonuçlar ortaya çıkınca ya arazi oluyorlar veya herkesten çok bağırıyorlar…

İlçe neticeleri ile büyükşehirler arasında fark varsa burada adayların da bir kazandırıcı veya kaybettirici faktör olacağı sonucuna gitmek gerekmez mi?

Nihayetinde küçük bir belde veya büyük şehir yerel yönetim adaylarının insanlar tarafından beğenilip beğenilmeyeceğini, mesajlarının, duruşlarının anlaşılıp anlaşılmayacağını hesaba katmak gerekmez mi?

İşin tadı kaçıyor artık fark edelim. İnsanlar olayın yasal kısmına, geçtiğimiz yıllarda nasıl cereyan ettiğine veya geçersiz oy sayımlarında farkın yarı yarıya azalmasına çok aldırış etmiyorlar…

Seçimin bir an önce neticelendirilmesini ve kamuoyunun çok iyi aydınlatılmasını icap ettiren bir süreçteyiz. Ekonomiye ağırlık verilmesi, güvenlik sorunlarının bir an önce giderilmesi, PKK ve FETÖ ile mücadelenin sürdürülmesi gibi konular hükümetten beklentiler arasında.

Demokrasilerde kazanmak da var kaybetmek de… Kaybetmeyi kimse sevmez. Kimse istemez ama çıkan neticeyi beğenmemek sonucu değiştirmez.

Ağzı olan konuşuyor, seçimin neticelerini farklı saiklerle izah etmeye çalışıyor. Hepsine saygı duyuyorum, hepsinin doğruluk payı olabilir ama sonuçları demokrasimize zarar verecek şekilde yorumlayacak anlayış ve düşüncelerle aramıza mesafe koymamız iyi olacaktır.

Seçim dediğimiz beş yıl sonra yeniden gelir de, demokrasi ortamını kaybeder isek o kadar kolay yeniden tesis edemeyiz.