Salgın bitmedi...

Salgınla yaşama çabaları salgının bittiği ve her şeyin normale döndüğü anlamını taşımıyor.

Prof. Dr. Zakir Avşar zakiravsar@internethaber.com

Salgın devam ediyor.

Hem de ilk dönemlerdeki gibi yayılarak, etkileyerek ve can alarak…

İnsanların sıkıcı tedbirler ve uzun ekonomik durgunluk döneminden sonra buldukları kısmi özgürlük ikliminde sanki salgın yokmuş gibi davranmalarını anlamak mümkün ama anlamlı ve doğru olarak nitelemek mümkün değil.

Bireysel sağlık ancak toplumsal dikkat ile mümkün. Hepimizin diğerimizin sağlığına yönelik hassasiyetlerini en üst seviyede tutması özünde kendimiz için yarar sağlıyor.

Maske takarak, mesafeyi koruyarak, temizliğe dikkat ederek yaşamak hem toplum için zaruri, hem de kendi sağlığımız açısından.

Yasaklar, kısıtlamalar ekonomik, sosyal, kültürel bakımdan olduğu kadar ruh sağlığı bakımından da çok olumsuz etkilere yol açıyor.

Uzun vadede covid-19’dan kurtardığımız insanları bu dönemde içine düşecekleri başkaca sorunlardan kurtarmak çok daha zor olacak.

Bu bakımdan yasaksız ve kısıtlamasız bir süreç yönetimi ve insanların kurallara uyduğu ortamla ancak daha az hasarla salgından kurtulabiliriz.

Umut verici haberler geliyor.

Aşı çalışmaları, tedavi yöntemlerinde başarılar salgının önünün alınacağına dair beklentileri kuvvetlendiriyor.

Fakat dikkat edilirse bunlardan hiçbirisi bu günden yarına mümkün görünmüyor.

Hep gelecekte, belirsiz bir zaman dilimini içeriyor.

Yarın da olabilir, üç ay sonra da, bir yıl sonra da…

Yaz mevsimi dolayısıyla salgının etkisinde kısmi bir azalma var ama dünyanın soğuk bölgelerinde yine çok tehlikeli boyutlarda.

Ülkemizde erişilen bilgi birikimi ve tedavi deneyimleri ile tespit edilen hastadan daha fazla iyileşen hasta sayısına ulaştık.

Sağlık tesislerimiz de yeterli.

Ancak herkesin kabul ettiği bir gerçek var ki, işin sürdürülebilirliği çok da pahalı.

Ülkemize böylesine ek bir maliyetin sonuçta hepimize yansıyacağı açık.

Maliyetleri düşürmek için, sonrasında karşılaşacağımız astronomik faturalar için önce bireysel sağlığımıza, akabinde toplumsal sorumluluklarımıza dikkat etmemiz şart.

Sevinci ve üzüntüleri paylaşmayı severiz.

İnsanız bu gerekli de.

Ama normal bir zaman diliminde değiliz.

Asker uğurlamaları, düğün ve nişan merasimleri, cenaze törenleri yani geleneklerimizde var olan, özünde son derece insani ve bize yakışan sosyal ve toplumsal faaliyetler şu anda salgının yayılmasında en önemli faktörlere dönüştü.

Uzmanlar ve yetkililer uyarıyor.

Ciddiye alalım.

Bir süre bu tür etkinliklerde daha dikkatli olalım.

Önerilen tutum ve davranışları benimseyelim.

Hastalarını tedavi etmek için hayatlarını ortaya koyan, şimdi aramızda olmayan şehit sağlık çalışanlarını, doktor, hemşire, hastabakıcıları düşünelim ve daha insaflı, vicdanlı olalım.

Bize bu yakışır.

Emekler boşa gitmesin.