Saldırıyı MOSSAD ve PKK yaptı
Abone olİstanbul'daki sinagog saldırısıyla ilgili bir açıklama yapan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, birbirinden çarpıcı iddialarda bulundu.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, çarpıcı iddialarda
bulundu.Sinagogların bombalanmasın MOSSAD-PKK işi olduğunu sevunan
Perinçek, "Polis kaynaklarından aldığımız bilgiye göre, güvenlikle
görevli MOSSAD ajanları, eylemden bir saat önce Sinagog’un
çevresinden çekilmişlerdir" dedi. MOSSAD-PKK marifeti Özetler: *
Polis kaynaklarından aldığımız bilgiye göre, güvenlikle görevli
MOSSAD ajanları, eylemden bir saat önce Sinagog’un çevresinden
çekilmişlerdir. * Türkiye’nin millî meselesi, “ABD güdümlü bölücü
ve gerici terörle mücadele” dir. ABD ve İsrail ise, Türkiye’den
“İslamcı teröre karşı mücadele” piyonluğu yapmasını istiyorlar.
Daha vahimi, ABD ve İsrail, bölücü ve gerici terörü örgütlemekte ve
desteklemektedirler. * Sinagog yakınındaki bombalamalar,
Süleymaniye’deki çuval eyleminin devamıdır. * Ortadoğu’da yeni bir
eksen oluştu: ABD-İsrail-Kukla Kürt Devleti ekseni. * Kukla Devleti
ilan etmek için ABD’nin iki planı var: Birincisi, Kukla Devleti
Türkiye’nin bekçiliğinde kurmak. İkincisi, Kukla devleti Türkiye’ye
rağmen kurmak. * Irak’taki kukla yönetimin temsilcisi Talabani,
hükümet tarafından alayiş mümayişle karşılanmıştır. Türkiye’yi
kuşatan ve içerde kaos örgütleyen ABD ve İsrail’in piyonları ile
işbirliği ortadadır. * Türkiye’de yeniden harekete geçirilmiş olan
terör, o Kukla Devleti kurmak ve Türkiye’yi Kıbrıs’tan atmak için
örgütleniyor ve iktidar da, o kukla devlet ile işbirliğine gidiyor.
Bu iktidardan kurtulmak ve Milli Hükümet kurmak, bugün Türkiye’nin
en yakıcı meselesidir. * Türk ve Kürdüyle ve Sünni ve Alevisiyle
bütün milletimizi, ABD ve İsrail kaynaklı dış tehdide ve içerde
onların örgütlediği bölücü ve gerici teröre karşı kenetlenmeye ve
Millî Hükümet için mücadeleye çağırıyoruz. İşçi Partisi Genel
Başkanı Doğu Perinçek, bugün (19 Kasım 2003 Çarşamba) saat 13.00’te
İP İstanbul İl Merkezi’nde basın toplantısı yaparak; “İstanbul
sinagogları yakınındaki patlamalar” ile ilgili açıklamalarda
bulundu. Perinçek şunları belirtti: İşçi Partisi olarak, 15 Kasım
2003 günü İstanbul Kuledibi ve Şişli sinagogları yakınında
gerçekleştirilen terör eylemlerini araştırdık ve bulgularımızı her
zaman olduğu gibi yurt ve dünya kamuoyuna açıklıyoruz. Askerî
istihbaratın topladığı bilgilere göre, bu terör eylemlerinin
arkasında MOSSAD bulunmaktadır. CIA ile işbirliği yapmış olmaları
ciddî olasılıktır. 250 kiloluk patlayıcı PKK’dan alınmıştır.
Eylemde kullanılan elemanlar ise, Türkiye’nin çok iyi tanıdığı,
İslamcı maskesini kullanan, SüperNATO güdümlü bir terör örgününe
bağlıdırlar. Bu örgütün adı bizde bulunmaktadır. “BOMBA MUSEVİYE
ÖLENLER MÜSLÜMAN” !!! Polis kaynaklarından aldığımız bilgiye göre,
güvenlikle görevli MOSSAD ajanları, eylemden bir saat önce
Sinagog’un çevresinden çekilmişlerdir. Terör eylemlerinden bir saat
sonra ise, İsrail yetkilileri, El Kaide’yi suçladılar. Bu olgular,
terör eyleminin öncesi ve sonrasıyla MOSSAD tarafından
planlandığına işaret etmektedir. Bir tarihte CIA tarafından
güdüldüğü bilinen El Kaide, ABD ve İsrail eylemlerinin yüklendiği
bir günah keçisi haline getirilmiştir. 17 Kasım 2003 günlü New York
Times, “Bomba Museviye, ölen Müslüman” başlığını atarak, aslında
olayın arkasındaki gücü de açıklamaktadır. Parmaklar “İslamcı”
örgütleri göstermekte, fakat eylem Müslümanları hedef almaktadır.
TÜRKİYE’YE KAOS OPERASYONU Esas hedef, Türkiye’dir. İstanbul
eylemlerini, İslamcı, Arap veya Türk örgütleri yapmaz ve
yapmamıştır. Eylemler, yalnızca ABD’nin, İsrail’in ve kuklalarının
işlerine yaramıştır. Nitekim bombalamalardan sonra Amerikancı
basın, kampanya halinde özellikle Arap ülkelerini, İran’ı ve İslamî
örgütleri bombalamaya başlamışlardır. Böylece Ortadoğu ülkeleri ve
halkları, hem patlayıcı maddelerin, hem de psikolojik savaşın
hedefi olmuşlardır. Diğer taraftan İsrail ve ABD yetkilileri,
Türkiye’ye teröre karşı işbirliği çağrıları yapmışlar ve İslam
ülkelerini hedef alan kendi terör tanımlarını yeniden Türkiye’ye
dayatmışlardır. Türkiye’nin millî meselesi, “ABD güdümlü bölücü ve
gerici terörle mücadele” dir. ABD ve İsrail ise, Türkiye’den
“İslamcı teröre karşı mücadele” piyonluğu yapmasını istiyorlar.
Daha vahimi, ABD ve İsrail, bölücü ve gerici terörü örgütlemekte ve
desteklemektedirler. ABD-İSRAİL-KUKLA KÜRT DEVLETİ EKSENİ ABD Irak
savaşında batağa saplandı. Amerikan ordusunun içine düştüğü
durumun, Vietnam savaşından beter olduğunu CIA raporları
belirlemektedir. ABD, bütün Irak’ı kapsayan merkezi bir devlet
kuramadı ve kuramıyor. Bu durumda ABD’nin Kuzey Irak’taki Kukla
Kürt devletini pekiştirmekten ve bu devleti ilan etmekten başka bir
çaresi kalmamıştır. Aslında Irak savaşının asıl hedefi de buydu. Bu
Kukla devlet, ikinci bir İsrail, daha doğrusu İsrailcik olarak,
İsrail’in himayesine verilmiştir. İsrail, 150 bin Kürt Yahudisini
buraya yerleştirmeye hazırlanmaktadır ve orada Yahudi sermayeli bir
kredi bankası açmıştır. Özeti Ortadoğu’da yeni bir eksen oluştu:
ABD-İsrail-Kukla Kürt devleti ekseni. KUKLA DEVLETİN İLANI
HAZIRLIKLARI Kukla Kürt devletinin ilanı, ABD’nin gündemine
girmiştir. Ne var ki Kukla Devlet, ancak Türkiye, İran, Suriye ve
hatta Rusya’nın sindirilmesi koşullarında ilan edilebilir ve ayakta
tutulabilir. ABD, öncelikle bölge ülkelerini pasifleştirmek, bu
ülkeleri kaosa sürüklemek ve zaafa uğratmak amacıyla “Task-Force
21”, yani “Görev Kuvveti 21” adlı bir özel örgüt kurdu. ABD General
John Abuzaid komutasındaki bu özel kuvvete verilen görev, Ortadoğu
ülkelerinde operasyon yapmaktır. Operasyonların MOSSAD ile birlikte
yürütülmesi öngörülmüştür. İlk operasyonların Suudi Arabistan ve
Türkiye’de gerçekleşmesi anlamlıdır. Bu iki ülke, son Irak savaşı
öncesinden beri ABD’den uzaklaşmaktadırlar. KUKLA DEVLET İÇİN İKİ
ABD PLANI Kukla devletin ilan edilmesi için, ABD’nin iki planı
bulunmaktadır. Birincisi, Kukla Devleti Türkiye’nin bekçiliğinde
kurmak. Özal’dan beri izlenen politika buydu. Ancak Millî
Kuvvetler, 1995’ten bu yana bu uygulamaya karşı koydular. Bu
durumda Türk Ordusunun hizaya getirilmesi ABD için öncelikli
meseledir. İkincisi, Kukla devleti Türkiye’ye rağmen kurmak. Bu
planın uygulanması için de, Türkiye’nin iç kargaşalığa itilmesi
gerekiyor. Görüldüğü gibi her iki planın uygulanması, Türkiye’nin
direncinin kırılmasına bağlıdır. Türkiye’ye karşı bir kaos
operasyonuna başlanacağı, İşçi Partisi tarafından açıklanmıştı.
İşte son terör eylemleri göstermektedir ki, bu operasyon
başlamıştır. Son üç-beş gün içinde olanlar, bunu kanıtlıyor: -
Ankara’da YÖK’ü protesto kisvesi altında polise karşı şiddet
eylemleri başlatılıyor. - Gemlik’te Apo’ya özgürlük perdesi altında
şiddet kullanmaya yönelik bir miting tertipleniyor ve oraya
Türkiye’nin her yerinden insan taşınıyor. - İstanbul’un ortasında
Beyoğlu Emniyeti uzun süre taşlanıyor. - Sinagogların yakınında
bombalar patlatılıyor. -İstanbul Adliyesi’nde bir saat boyunca
Apo’ya destek eylemi gerçekleştiriliyor. Bu eylemlerin bakılınca,
ABD-İsrail ekseni ve piyon olarak da ABD güdümlü bölücülük ve ABD
güdümlü irtica görülmektedir. ORDU GÖREVSİZLİĞE! DENKTAŞ
GÖREVSİZLİĞE! ULUSAL KANAL GÖREVSİZLİĞE! Eylemlerin öncesine
dönersek, Milî Kuvvetleri zaafa uğratmak için 25 Ekim Cumhuriyet
yürüyüşünün içine “Ordu Göreve” pankartlı provokatörler sokulmuş ve
7 Kasım 2003 tarihli Hürriyet gazetesinde “Bu iş darbeye gidiyor”
başlığı atılmıştır. Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ün Kuzey
Irak ve Kıbrıs’ta kararlılık açıklamaları, ABD güdümlü holding
medyası tarafından yaylım ateşine tutulmuştur. Öte yandan Türkiye,
Annan planıyla Kıbrıs üzerinden baskı altına alınmış, Kıbrıs
seçimlerine ABD ve İngiltere açıkça müdahale etmiş, orada Denktaş’a
karşı mavi bayraklı bozguncu takımını destekleyen açık eylemlere
başlamışlardır. Sinagog eylemleri için, KKTC’nin 20. kuruluş
yıldönümünün seçilmesi ayrıca anlamlıdır. Kapsamlı bir yalan
bombardımanıyla yürütülen Kaos operasyonu, Türkiye’nin millî
medyasının etkisiz hale getirilmesi ve tasfiyesi planını da
içermektedir. Nitekim Ulusal Kanal, kablodan çıkartılıyor; bu
kanunsuzluğu kaldıran RTÜK kararı hükümet tarafından uygulanmıyor
ve arkasından Ulusal Kanal’ı ulusal çapta yayın kapsamından
çıkartmak için yeni kanunsuzluklar geliyor. İKTİDAR TÜRKİYE’Yİ
HEDEF ALAN ABD VE İSRAİL İLE BİRLİKTE Birbiri peşi sıra gelen terör
eylemlerinden sonra “hükümetin acz içinde olduğu” belirtildi. Bizce
bu saptama işin özünü vermiyor, hatta gerçeği bulandırıyor. Tayyip
Erdoğan yönetimi, bugün Türkiye’yi kuşatmış ve kaosa sürüklemekte
olan ABD ile açık işbirliği halindedir. Bu iktidar, defalarca
belirttiğimiz gibi Türkiye’yi içerden vurmak için işbaşına
getirilmiştir ve görevini yapmaktadır. İKTİDARIN KUKLA TALABANİ’YLE
TÜRKİYE’YE KARŞI İŞBİRLİĞİ SUÇU Nitekim bugün Irak’taki kukla
yönetimin temsilcisi Talabani, bu hükümet tarafından alayiş
mümayişle karşılanmıştır. Türkiye’yi kuşatan ve içerde kaos
örgütleyen ABD ve İsrail’in piyonları ile işbirliği, ortadadır ve
Tayyip Erdoğan yönetiminin işlediği büyük suçu sergilemektedir.
KUŞATMAYI YARMAK İÇİN MİLLİ HÜKÜMET YAKICI MESELE Bu suçların devam
edeceği görülüyor. Şimdiden ve ısrarla belirtelim, önümüzdeki dönem
gerçekleştirilecek terör eylemlerinin arkasındaki kuvvet, İslamcı
değil, fakat ABD-İsrail güdümlü bölücülük ve gericilik olacaktır.
Türkiye’de yeniden harekete geçirilmiş olan terör, o Kukla Devleti
kurmak veTürkiye’yi Kıbrıs’tan atmak için örgütleniyor ve iktidar
da, o kukla devlet ile işbirliğine gidiyor. Bu iktidardan kurtulmak
ve Milli Hükümet kurmak, bugün Türkiye’nin en yakıcı meselesidir.
Türkiye, çevresindeki kuşatmayı ancak bu iktidardan kurtularak
yarabilir. Türk ve Kürdüyle ve Sünni ve Alevisiyle bütün
milletimizi, ABD ve İsrail kaynaklı dış tehdide ve içerde onların
örgütlediği bölücü ve gerici teröre karşı kenetlenmeye ve Millî
Hükümet için mücadeleye çağırıyoruz.