RUHUMUZA VE ZİHNİMİZE GİDEN YOLA BİR RUHSAT
ARTIK..
Ruhsatsızlık, kimliksizlik.
Gücü ve cesareti yetenin kendi kendine oluşturduğu
başıboş bir dünya.
Deli dumrulun kurduğu köprü kadar yasal, cennete bilet
satan, ortaçağ papazı kadar fani ve yalan bir dünya.
Korsanı, kaçağı bitmez mi bu ülkenin?
Hadi bitmedi, azalsın bari.
Dünyada yüz karası sayılan şeyler; bir toplumun her
anlamda yozlaşması, hak ve adaleti hiçe sayıp başkalarının hakkı
üzerinden dükkan açması, hangi dinde, hangi kültürde,
normalleştirilebilir.
Kimsenin kimseden, hatta devletten, kanundan, yasadan ne
korkusu ne de kaygısı var. Aklına esen, fetvasını verip; yasal
olmayan her şeye imzasını atıyor.
Başında eğitimci, sağlıkçı yazan insanların hukuksuz,
yasadışı işlerle haşır neşir olmaları, toplumun etiğe, ahlaka
verdiği değerin, eğitimli insanlara yansımasını gösteriyor bu
durum.
Özellikle psikolojik danışmanlık,eğitim koçluğu,
eğitim merkezi, enstitü ya da terapi
merkezi,akademi
Adı altında açılan, eğitim ve sağlık alanında
hizmet veren yerlerin aslında ruhsatsız oldukları ve kacak, izinsiz
çalıştıklarını biliyor muydunuz?
Nasıl bir lükstür ki bu?
İzin yok, ruhsat yok, yönetmelik yok, denetim
yok.
Emin olun bu kurumların kaçak çalışan maden ocaklarından
hiçbir farkı yok.
Ocaklarda canları kaybediyoruz. Buralarda ise ruhları,
zihinleri, çocukların geleceklerini kaybediyoruz. Çünkü bu
merkezlerde çoğunlukla meslek elemanları çalışmıyor. Hasta
bakıcının hastanede, hastaya iğne yapması kadar tehlikeli ve
ahlaksızca durumlar yaşanıyor ve yaşatılıyor. Psikolog sandığımızın
aslında sosyoloji mezunu, fizyoterapist sandığımızın beden eğitim
öğretmeni, konuşma terapisti sandığımızın ilk okul öğretmeni olarak
hizmet verebiliyor,
İnsan sağlığını hiçe saymak, boşluklardan yararlanarak
ruhları ve zihinleri istismar etmek bu kadar kolay
olmamalıdır.
Buradan milli eğitim ve sağlık bakanlığı yetkililerine
sesleniyorum .ivedilikle bu tür kurumların ruhsat sürecine dahil
edilerek toplumsal istismarların önüne geçilmesi
gerekmektedir.